CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, metamfetamin gerçeklerini açıklayınca, ne gariptir, ses iktidardan çok kamu kurumlarından geldi.
Uluslararası uyuşturucu baronlarının özellikle büyük kentlerde çatışmaya girecek kadar pervasız hale gelmesi, Türkiye'ye gelecekken yolda durdurulan uyuşturucu yüklü gemilerle ilgili haberlerin uluslararası medyaya sızması gizli saklıymış gibi Kılıçdaroğlu hakkında ardı ardına suç duyurularında bulunuldu.
Belki milli ve yerli uyuşturucu baronlarından yeterince söz etmediği, o kişilerin rolü ve önemi üzerinde yeterince durmadığı içindir!
Ancak vahameti sokaktan anlamak mümkün.
AKP, aslında bu vahameti iyi bilen bir parti.
Sadece bu nedenle 2017'de, Uyuşturucu ile Mücadele Şurası düzenlendi, bu konuda bir eylem planı açıklandı. Planın başarılı olamadığını anlamak için öyle kapsamlı bilgi sahibi olmaya gerek yok.
Bugün sokak sokak hakimiyeti ele alan uyuşturucu baronlarıyla gerçekten mücadele edenler, operasyon sayılarının, yakalanan kişi sayısının bir başarı değil başarısızlık göstergesi olduğunu da kabul ediyorlar.
Yıllarını emniyette, bu alanda çalışarak geçiren, doğal olarak ismini açıklamak istemeyen "yetkili" bir polis, şunları anlatıyor misal:
"Çok büyük boyutlu operasyonlar yapılıyor. Ancak bir akşam, bütün torbacıları, kullanıcıları gözaltına alırsanız bile ne konulacak yer ne bir merkez var. Engtegre çalışma gerekir ama ipin ucu sadece burada değil. En basit örneği vereyim; torbacıyı yakalayacaksınız, gerekli soruşturmayı yürüteceksiniz, bağımlı ile bağını keseceksiniz, bağımlıyı tedaviye göndereceksiniz. Aile sizinle işbirliği yapacak. Bağımlı merkezinde yeterince uzman olacak. Bir de sanki uyuşturucuyu işsizler içiyor gibi bir algı yaratılıyor. Doğru değil. Her sosyal sınıftan kullanıcı var."
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sürekli rakamlardan söz ediyor. Ancak o rakamların bir başarısızlık itirafı anlamına geldiğini söyleyen polisler de var:
"Çok yönlü çalışmalar var, doğru. Çoğu zaman ihbarlarla yol alınıyor. Zira sosyal medya satışları, sokaklar çoğu zaman ihbarla önüne düşer, bazen ayağına takılır. Büyük satıcıya ise normalde operasyon yapılır. Esrar, operasyonlarla pahalı hale geldi. Bonzai kolaylaştı. Sentetik. Herkes yapabilir. Metamfetamin daha da kolaylaştırdı. Alıcı rolünde bağlantı kurmadan operasyon zor. Keşke sorun operasyonla, yakalamakla bitse. Günlük 10-15 kişi yakalıyorsunuz bir kentte. Haftada 100-200 kişi yakalıyorsunuz. Başarı sayılır bu ama bir de diğer boyutu var. Her ay aynı sayıda kişiyi yakalıyorsanız, sürekli eleman temin ediliyor ve satış devam ediyor demektir. Bu aynı zamanda bir başarısızlık."
Açık bir tablo var. Alıcı varsa satıcı her zaman bulunuyor. Alıcının artması ise kolay erişimle mümkün. Bu da ancak ülkeye bol miktarda uyuşturucu girebilmesine bağlı. Uyuşturucu varsa, satıcı da alıcı da artıyor.
Son beş yılda, birçok uyuşturucu ile mücadele derneği kuruldu. Kısa bir taramayla, merkezlerde görev yapan idarecilerin, müdürlerin bir bölümünün uyuşturucu satıcısı çıktığına yönelik haberler kolaylıkla bulunabilir. Sosyal medyayı etkin kullanan, tedavi olmaya da çalışmış genç bir kullanıcı da şunları söylüyor:
"Sigara gibi içiyorduk lisede. Tek içimlik alıyordu arkadaşlar. Boş yerde içiyorduk. Meğer herkes içiyormuş. Biz de kafamız boşalıyor, farklıyız sanıyorduk. Sonra kova yapmayı öğrendik, her gün içtik. Sınava bile öyle girdim, kazanamadım. İşe girdim, atıldım. Meğer herkes içtiğimiz an gözümüzden anlıyormuş. Canıma tak etti. Para da bulamıyorum. Atladım gittim hastaneye. Sıra gelmiyor ki. Başkasına gittim, anamın babamın iznini istediler. AMATEM'lerden birine girdim. Şimdi kapandı orası. Gidiyorum, geliyorum. Kapıdan her çıkışta torbacı geliyor yanıma. Kimse de müdahale etmiyor. Meğer içeride yatanlara bile satıyormuş. Dedi ki ‘abi, bizim en büyük pazarımız bura. Rahat rahat satıyorsun.' Orayı da bıraktım."
13 yaşında esrarla okulda tanıştığını, sonra kimyasala döndüğünü söyleyen bir genç de uyuşturucuya ulaşmanın kolaylığını şöyle aktarıyor:
"Torbasını 5 liraya kadar bulmak mümkündü. Taksiciye söyle mahallelerden birine gitsin getirsin. Sonra evde yetiştirmeye başladık. O da uğraştırıyor. Bonzai çıkınca rahatladık. Sonra haplar geldi. Bulmak kolay. Birkaç kişiye sorarsan sana bir kullanıcı adı verir. Girersin sosyal medya hesabına. Domates istersin, birazdan getirir. Oyunların üzerinden bile almak mümkün. Kimse kimseyi tanımıyor. Alan, veren razı. Her semtte birilerini de bulursun. Arada değişir, yenisi belli eder kendini birkaç kişiye. Sonrası kolay."
Polis de erişimin kolaylığının farkında. Ancak ertesi gün yerine yenisi konulan torbacılarla baş etmek hiç kolay değil.
"En büyük dertlerden biri sosyal medya. Bir hesap açılıyor, ertesi gün yenisi, ertesi gün yenisi. Bakıyoruz uyuşturucunun nasıl yapılacağını anlatan siteler var. Kapattırıyorsun yenisi açılıyor. Erişilemeyen paylaşım ağları kuruluyor. Ancak ihbarla bulabilirsiniz. Kadın geliyor. Diyor ki ‘Temizliğe gidip kazanıyorum. Oğlum para vermezsem dövüyor beni. Ayılınca gelip özür diliyor. Ne olur tutuklayın. Ölecekse de yanımda ölmesin' diyor. Cezaevleri tıklım tıklım. Yatarak tedavi kararı da verilebilir. Ama yer yok. Tamam kapasiteler artıyor ama yetersiz."
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün raporuna göre, 2021'de yakalanan metamfetamin miktarına bu yılın daha ilk dört ayında ulaşıldı. Yıl bittiğinde rekor kırılması bekleniyor. İlk kez 2009'da Türkiye'de satışı görülen metamfetaminin kullanımı her geçen yıl artıyor. Yakalamaların artması da emniyet yetkilisinin dediği gibi başarıdan çok başarısızlığın ve ülkeye sokulan miktarın her geçen yıl arttığının göstergesi.
Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunmak kolay. Özel dosyalar göstermek, bütün bilgilerin elinde olduğunu söylemek de kolay.
İşin içine emniyeti, jandarmayı katıp, Kılıçdaroğlu sanki onlara seslenmiş gibi meşruiyet sağlamaya çalışmak da öyle.
Belli ki bazı kapılar açık, bazı yollardan geçmek, bazı insanlar için kolay hale getirilmiş.
Zor olan hakikatle yüzleşebilmek.
Gökçer Tahincioğlu kimdir? Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı. Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü. Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor. |