Bu hale nasıl geldik? Asıl sorulması gereken bu. Yıllardır bas bas bağırıyoruz. "Tribünleri germeyin" diyoruz. "Düşman yaratarak başarı peşinde koşmayın" diyoruz. "Adaleti temin edin ki haksızlılara meydan vermeyin ki kargaşaya yol açmayın" diyoruz.
Bütün bu haksızlıkları üretenler, bunlara göz yumanlar ve sonuçta her şeyi tribünlerin sırtına yıkanlar bu sondan sorumlu.
Futbolda adaleti yerle bir eden herkes bu sondan sorumlu.
Adalet tesis edilmeyince, açıkça bazı suçlar cezasız kalınca kargaşa doğar. Herkes kendi bildiği yöntemlerle adaleti kendisi aramaya başlar.
Trabzonspor-Fenerbahçe maçı yarıda kaldı. Böyle bir olayın geleceği yıllardır belliydi. Maçlar nasıl oynanıyor diye şaşırıp duruyordu bizim gibi saf futbolseverler. "Bu gidiş gidiş değil", diyorduk. Hakikat kaybolmuştu zira. Herkes hakikate göre değil, vicdanlarına kulak vererek değil, sadece ve sadece kendi çıkarına, kendi konumuna göre bakıyordu olaylara... Kendi gibi bakmayanları düşman ilan ederek.
Şimdi medyadaki, iktidar mevkiindeki yetkililer olanları "ayıplıyor", "futbolu koruyacağız" diye ağırbaşlı havalara giriyor. Beyler biraz susun ve düşünün. Yıllardır suyun başını siz tuttunuz. Bıu ülkede futbol iflas ettiyse bu sizin eseriniz.
Bir kere bunu net bir şekilde ortaya koyalım:
Şike davasından sonra hakkını alamadığını düşünen Trabzon'un Fenerbahçe'ye gösterdiği tepki belliydi. Bu tepkiyi dikkate almadınız. Yasalara yönetmeliklere taklalar attırdınız. Dahası Trabzon'la alay eder gibi yorumlar yaptınız.
Aynı şehre Beşiktaş da geldi bir kaç hafta önce. Hiçbir olay olmadı. Her şey gayet normaldi.
Yanlış anlaşılmasın Trabzon'da Pazartesi gecesi Fenerbahçeli oyunculara reva görülenler hiç bir şekilde hoş görülemez. Bu şekilde hak yerini bulmaz. Ama artık hak hukuku düşünen kim? Herkes biliyor ki hakkı da hukuku da güçlü olan belirliyor bu ülkede. Duruma göre mazlum zalim, zalim mazlum oluyor. Tribündeki adamın elinde mali güç yok, siyasi nüfuz yok, medya yok. Hakikati istediği gibi eğip bükemiyor. Ne yapacak? O da eline ne geçerse sahaya atacak.
Maç başlar başlamaz tribünlerde öylesine bir gerginlik gözleniyordu ki 90 dakikayı hayırlısıyla tamamlamak en büyük dileğimiz olmuştu.
Sürekli kesildi maç, Konfetiler atıldı, meşaleler atıldı. Tabii başka bir sürü şeyler de.
Sadece Fenerbahçeliler değil sahada olan herkes tehlike altındaydı artık. Özellikle sahanın kenarlarına yakın olanlar. Korner atmak, taç atmak büyük cesaret istiyordu.
Maçın hakemi Bülent Yıldırım için çok zor anlardı bunlar. Bir yanda tehlike altındaki futbolcular bir yanda oyunu tamamlama isteği.
Bülent Yıldırım 55 dakika tribünlerin durulmasını bekledi.
Maçın hemen başında beş dakika ara verilmişti oyuna. Nedeni sahaya atılan maddelerdi.
Belki tribünler gerginliklerini sahaya attıklarıyla birlikte sonlandırırlar diye iyi niyetli bir yorum yapmıştım o an.
Ama Fenerbahçe'nin 22'de golü bulması ve Fenerbahçeli futbolcuların abartılı gol sevincinin ardından olaylar yeniden başladı. Bir ara daha verildi maça. Böylece 10 dakikalık uzamıştı ilk kırk beş dakika.
İlk yarının uzatma dakikalarına girildiğinde Emenike'nin Trabzon ceza sahası içinde karnını tutarak kendisini yere attığını gördük.Alışılmış bir görüntüydü bu. Özellikle milli maçlarda, Avrupa maçlarında yalandan penaltıları savunmuyor muyduk? Zaman geçirmeleri, sakatlık numaralarını "akıllılık" olarak tanımlamıyor muyduk?
Bu olay da atlatıldıktan sonratamilk yarının son dakikasına giriyorduk ki Volkan'ın koruduğu kaleye doğru yoğun yabancı madde atışı başladı. Ve maçı devam ettirmek için çaba harcayan Bülent Yıldırım'ın bile sabrı taştı.
Sonrasında önce Fenerbahçeli futbolcular biraz bekledikten sonra da Trabzonlu futbolcular sahayı terk etti.
Ve beklenen açıklama geldi;maç tatil edilmişti. Ama biz daha önce maçlar maç olmaktan çıktığı halde oyunu devam ettiren, ettirmeyince de mesleğinden olan hakemler görmemiş miydik? Sahaya yağmur gibi pet şişenin yağdığı bir Galatasaray - Fenerbahçe derbisi hatırlıyorum örneğin.
Zaten siz deplasman seyircisini maçlara almayarak gerilim ortamına teslim olmadınız mı? Maçları maç olmaktan çıkarmadınız mı? Türkiye-İsviçre maçında olanlarla övünmüyor musunuz hala?
Sonuçta kaybeden yine Trabzon oldu. Hem hükmen mağlup olacak hem sahası kapanacak.
Dahası şiddet hareketleri nedeniyle Trabzon taraftarları yerden yere vurulacak. Arbedede yaralananları hiç söylemiyorum bile.
Maç tatil edildikten sonra ne yazık ki olaylar stadın dışında da devam etti. Çok sayıda yaralı olması çok üzücü.
Şimdi herkes Trabzon'a vuracak. Kimsenin aklına bu tribünleri bu hale getiren faktörler gelmeyecek.
Ve tabi bir kez daha işin kolayı seçilecek ceza futbol seyircisine kesilecek.
Tamam şimdi en ağırbaşlı havalarınızı takınıp "futbol da futbol" deyip durun. Ceza üzerine ceza verin. Güvenilirliği olmayanın kararlarına da saygı olmaz.
Size artık kimse inanmıyor. Bir anket yapılsa en güvenilmez kurum olarak TFF ve futbol medyası çıkar. Futbolseverler sizin adaletinize inansa zaten bu olaylar olmazdı. Trabzon'lular ümidini kesmiş herşeyden. Artık nereye saldıracağını bilmiyor. En ağır cezayı verseniz umurlarında mı olacak?
Bu olanlar futbolun muktedirlerinin eseri... Eserinizi de alıp çekin ellerinizi bu güzel oyundan.