Bu küçümsenecek bir olasılık değil. Güneş'te meydana gelen patlamalar oldukça güçlü ve milyarlarca megaton gücünde olabiliyor. Araştırmacılar, Güneş patlamalarının internetin, uydu iletişiminin, elektrik şebekelerinin ve teknolojinin sonunu getirebileceğini ileri sürüyorlar.
İnternet yaşamımıza dahil olalı çok olmadı ama artık onun bağımlısıyız. Belki de esiriyiz demek daha doğru. İnternet herkesin sosyalleşme aracı; onun yoluyla bilgiye hızlı bir şekilde erişebiliyoruz; finanstan hizmet sektörüne, ulaşımdan iletişime tüm sektörler ve teknoloji internete bağımlı.
Ancak internet, bizi nereye götüreceğini öngöremediğimiz bir teknoloji.
İnsanlık tarihi boyunca her bilimsel ve teknolojik buluşun, insan ve toplum yaşamında ciddi sıçramalar yarattığını ve beraberinde ciddi değişimlere, toplumsal geçişlere ve kültürel evrimlere neden olduğunu biliyoruz.
Ama bugünkü süreçte çok daha farklı kırılmalar ve tedirgin edici sorular var; "İnternet durursa ne olur?" gibi.
Günümüzde interneti durduracak güç olarak Güneş patlamaları adresleniyor.
NASA, Güneş patlamasını Güneş'ten gelen güçlü radyasyon sağanağı olarak tanımlıyor. Normalde canlı yaşam için zararlı olan bu radyasyon Dünya atmosferi tarafından durduruluyor.
Ancak çok şiddetli Güneş patlamaların GPS ve iletişim sinyallerinin bulunduğu katmana zarar verebileceği; ozon tabakasını bile yok edebileceği, dolayısıyla DNA mutasyonlarına neden olabileceği ve ekosistemleri bozabileceği ileri sürülüyor.
Bizim enerji ve yaşam kaynağımız olan Güneş, özünde kızgın bir küre ve farklı katmanlardan meydana geliyor.
Merkezden dışarı doğru gidildiğinde ilk katman, 350.000 km genişliğinde olup sıkışmış gazlardan oluşur ve burada sıcaklık yedi milyon dereceye kadar ulaşır. Bu sıcaklık nedeniyle hidrojen çekirdekleri ile elektronları birleştiren elektromanyetik kuvvetler ortadan kalkar. Buna plazma deniyor; bu, maddenin 4. halidir.
Plazma, elektrik yüklüdür; füzyon sonucu oluşan gama fotonlarını sıkıştırır ve hapseder. Gama fotonu bu bölgeden çıkmaya çalışırken parçacıklarla çarpışa çarpışa ilerler ve her çarpışmada enerji kaybeder. Bu çarpışmalar bölge dışına çıkıncaya kadar devam eder ve enerjisi her çarpışmada biraz daha azalır.
Fotonun bu katmandan çıkışı tam bir milyon yıl sürer.
Önünde başka bir katman daha vardır. Burası 200,000 km kalınlığında ısı yayımsal bölgedir. Burada sıcak gazların soğuk olanlarla yer değiştirmesi sonucu oluşan dalgalar gürültülü bir ses yaratır. Bu kaosun sesidir.
Foton bu bölgeyi bir haftada terkeder. Bu bölgenin sıcaklığı yüzeye doğru gidildikçe 5000 dereceye kadar iner.
Güneş’in yüzeyi hareketli bir alandır ancak başka bir güç burada fotonu hapseder. Çok güçlü olan bu engelin adı manyetizmadır.
Elektrik yüklü ve sürekli hareket halindeki gaz kütle güçlü bir manyetik alan oluşturur ve Güneş'in dönüşü ile manyetik alan bükülür, bir lastik band gibi eğilir ve yer yer düğümler oluşur. Enerji salınımı buralarda engellenir; bu bölgeler "Güneş lekeleri" olarak adlandırılırlar. Zamanla içten dışa doğru büyük baskı oluşur ve bu baskı sonucu biriken enerjinin salınımı ile büyük patlamalar meydana gelir.
Ancak birikmiş enerji dengesiz bir şekilde ortaya çıkar. Bunlara "Güneş patlamaları" diyoruz, bunlar milyonlarca atom bombasına eşit büyük enerjili patlamalardır. Patlama, elektromanyetik dalgalarla birlikte elektron, iyon ve atom bulutlarını dış uzaya fırlatır. Bu bulutların Dünya'ya ulaşması genellikle bir veya iki gün sürer.
Dünyanın da bir manyetik alanı vardır ancak katı formda olan gezegen manyetik alanı ile birlikte döner ve Güneş'te gördüğümüz manyetik alan düğümleri olmaz.
Bugün biliyoruz, atmosferdeki uydu sistemlerinin bulunduğu katman Güneş patlamaları riski altında ancak bu yeni bir olgu değil, geçmişte örnekleri görüldü.
1859'da tarihe ‘Carrington Olayı’ olarak geçen ve İngiliz gök bilimci Richard Carrington tarafından kaydedilen en güçlü Güneş patlaması fırtınası kuzey yarım küredeki iletişim ağını geçici olarak devre dışı bırakmıştı.
15 Mayıs 1921'de New York'ta gerçekleşen 3 günlük bir kozmik fırtına nedeniyle ABD ve İngiltere de dahil Dünya'nın çeşitli yerlerinde elektrik ve telgraf sistemleri zarar görmüştü.
O zamanlar teknolojik bağımlılık bu denli büyük değildi ve bu nedenle oluşan zararın boyutları da Dünya üzerindeki yaşamı etkileyecek boyutta olmadı.
Günümüzdeki teknolojik bağımlılık göz önüne alındığında bugün oluşacak güçlü bir Güneş patlaması ve sonrasında oluşacak kozmik fırtınanın, tüm elektrik şebekelerini, tüm bilgisayarları, GPS 'e dayalı uydu iletişimini ve mobil ağları, ulaşımı yani pek çok şeyi devre dışı bırakacağı ve büyük zararlar verebileceği öngörülüyor.
Kaliforniya Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, benzer fırtınalar 100 yılda bir meydana geliyor ve Dünya'yı bir 'internet kıyametine' sürükleyebileceği belirtiliyor.
Korkulan oldu diyelim; Dünya üzerinde ve yaşamımızda sırasıyla neler değişir?
İlk gün bankacılık, telefon ve cep telefonu ağlarının tümü, iletişim, ulaşım gibi çalışması internete bağlı alanların büyük bölümü durma noktasına gelecektir.
İlk günün ertesinde internete bağımlı elektrik dağıtım sistemleri çalışamaz duruma geldiğinden internete bağlı olan tüm sistemler duracak veya kapatılacaktır. Bunun sonucunda ulaşım ve dağıtım duracak; benzin istasyonlarında dağıtım yapılamayacak, süpermarketler yiyecek temini ve dağıtımında bulunamayacaktır. Temel ihtiyaçların temininde bile sorunlar ortaya çıkacaktır.
Neredeyse tam bir savaş hali demek oluyor.
Son 100 yılda bilimsel ve teknolojik alanda en büyük ilerlemeyi gerçekleştiren insan türü, yine bu zaman diliminde en büyük dünya savaşlarını gördü; atom bombasını ve onun gölgesinde soğuk savaşı yaşadı; yetinmedi savaşı uzaya taşıdı; çevreyi yok etti, büyük depremler ve büyük pandemiler yaşadı ve yaşamaya devam ediyor.
"Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz" sorusunu Oxford Üniversitesi'nden filozof Nick Bostrom şöyle yanıtlıyor: Akıllı medeniyetler, belki de kendilerini yok ettikleri içindir!
Kaynakça: