Hubble Uzay Teleskobu (HUT) ya da orijinal adıyla Hubble Space Telescope (HST), görevini önümüzdeki yıllarda James Webb Uzay Teleskobuna devretmeye hazırlanıyor.
O, evrenin tartışmasız en yetenekli fotoğrafçısı; 30 yıllık uzay görevi süresince Dünya'ya hayal bile edemeyeceğimiz görüntüler ulaştırarak olağanüstü güzellikte bir evrenle tanışmamızı sağladı. Bunlar arasında ünlü "Yaratılış Sütünları" ve yaklaşık 15 bin galaksinin yer aldığı "Hubble Ultra Derin Alan" olarak bilinen büyüleyici resim de var.
Teleskoplar bizim uzaydaki gözümüz.
Bugüne değin uzaya gönderilmiş en gelişmiş ve en büyük teleskop olarak kabul edilen Hubble, adını Amerikalı astronom Edwin Hubble'dan alıyor.
Biliyorsunuz Edwin Hubble, tam 100 yıl önce ilk kez başka galaksilerin varlığından bizi haberdar eden, daha sonra da bu galaksilerin birbirinden uçarcasına uzaklaştığını ve uzayın genişlediğini kanıtlayan bilim insanı.
Hubble, bir NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) projesi, maliyeti tam olarak 1,5 milyar dolar ve toplam ağırlığı ise 11 ton. Nisan 1990'da uzay mekiği Discovery tarafından taşınarak Dünya etrafındaki yörüngesine yerleştirilmişti. Bakım ve onarımı astronotlar tarafından uzayda yapılmak üzere tasarlanmış; bugüne kadar uzay boşluğunda beş kez onarımdan geçtiği biliniyor.
Bu yörüngende 28.000 km/s hızla yol alırken Dünya'ya renkli ve renksiz sürekli fotoğraflar gönderdi, Hubble. Dünya atmosferinin dışında bir yörüngede olması ona net görüntü alma olanağı sağladı; Dünya'ya ilettiği resimler bu anlamda benzersizdiler.
Geçtiğimiz hafta uzaya fırlatılan James Webb Uzay Teleskobu (JWST) ABD, Avrupa ve Kanada uzay ajanslarının ortak yatırımı ve maliyeti 10 milyar dolar; Hubble 1,5 milyar dolar idi. Adını 2002'de NASA'nın Apollo programından sorumlu müdürü olan James E. Webb'ten alan JWST, Avrupa yapımı "Ariane 5" roketine konulup, Fransız Guyanası'ndan fırlatıldı. Hubble Dünya çevresinde çok daha yakın bir yörüngede bulunurken Webb 1,5 milyon kilometre uzaklıkta, yani Ay uzaklığının dört katı uzakta bir yörüngede dönüyor olacak. Ayrıca çok daha büyük bir ayna sistemine sahip ( 6,5 metre çapında); ayna parçalar halinde uzaya gönderilmiş ve uzayda origami gibi açılması tasarlanmış. Bu açılmanın iki hafta gibi bir süre alacağı belirtiliyor.
Hubble, Dünya'ya hayal gücümüzü aşan, inanılmaz güzellikte fotoğraflar çekip gönderdi. Bunlar içinde en etkileyici olan "Hubble Ultra-Derin Alan" olarak adlandırılan fotoğraf.
Bu fotoğraf, bugüne kadar görünür ışık ile en uzak mesafeden alınmış en detaylı görüntülerden oluşmakta.
Hubble Ultra Derin Alan görüntüleri ilk olarak 2004 yılında yayınlandı; 24 Eylül 2003 ve 16 Ocak 2004 tarihleri arasında çekilmiş fotoğrafların bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş evrenin bir bebeklik resmi. Yaklaşık 10.000 galaksi içeren bu resim, 13 milyar yıl öncesinden gelen, insan gözünün algılayabileceği ışıkla evrenden bugüne kadar alınmış en uzak resim olup kozmoloji tarihinin en önemli fotoğrafı olarak kabul ediliyor.
Bu bölge daha sonra Hubble ve diğer teleskoplar tarafından defalarca incelenmiş, NASA tarafından daha sonra yayınlanan versiyonu (eXtreme Deep Field -XDF) daha temiz ve daha derin bir görüntüye sahip. Bu yüzden fotoğrafın adı "Hubble ultra derin alan". Burada farklı yaşlarda, farklı büyüklüklerde, farklı şekillerde ve farklı renklerde 15 bin dolayında galaksi bulunuyor ve şimdiye kadar çekilmiş evrenin en derin fotoğrafı; Büyük Patlama'dan yaklaşık bir milyar yıl sonraki galaksileri görmek mümkün.
Bu galaksiler karanlık çağ sonrası, yani bundan 13 milyar yıl önce, oluşan gökadalar. Görüntüler bize evrenin yaşı, genişleme oranı ve evrenin geçirdiği evrelerle ilgili birçok çığır açıcı bilgiler sunmakta.
Hubble'ın ardılı olan ve 25 Aralık'ta fırlatılan JWST yani Webb'in yapabileceği keşifler bizleri heyecalandırmaya yetiyor. Bu süper teleskop, Hubble'a kıyasla uzayın çok daha derinlerini ve zamanın daha da gerisini görmek üzere tasarlandı. En heyecan verici özelliği Büyük Patlama sonrası oluşan ilk yıldızların da ilk ışıklarını görmemizi sağlayacak olması.
JWST, Hubble ile karşılaştırıldığında onu avantajlı kılan üç temel özellik öne çıkıyor: Kızılötesi dalga boylarını algılaması, ayna sisteminin çok büyük oluşu ve Dünya'dan çok uzak bir yörüngede konuşlanması.
Bilim insanları Webb teleskobunun evreni, kızılötesi dalga boylarında algılayarak insan gözünün göremediği ışığı yakalayacak olmasını çok önemli buluyorlar. Bununla evrenin daha önce göremediğimiz başka köşelerini ve daha önce algılayamadığımız farklı özelliklerini keşfetmeyi umuyorlar. Biliyorsunuz, Hubble görünür ışığı izleyerek bizleri erken evrene götürmüştü, şimdi JWST ile kızılötesi dalgaları takip ederek zamanda çok daha geriye giderek çok farklı bir evrenle karşılaşabileceğimiz düşünülüyor.
Yukarıdaki resimlerde bu farkı "Yaratılış Sütünları" için görebiliyorsunuz: Üstte görünür ışık, altta kızılötesi ile alınmış görüntüler yer alıyor.
Webb'in İkinci özelliği Hubble'ınkinden çok daha büyük ayna sistemine sahip olması ki, bu da onun daha çok ışık toplama yeteneğine sahip olacağı anlamına geliyor. Bu özelliği ile Hubble'dan yüz kat daha da hassas olduğu ve zamanda çok daha geriye gidebileceği öngörüsü destekleniyor.
Ayrıca Hubble, Dünya çevresinde daha yakın bir yörüngede bulunurken Webb 1,5 milyon kilometre, yani çok daha uzakta bir yörüngede bulunacak. Teleskop, bugün yıldızların ve gezegenleri oluşturan toz bulutlarının içine de yakından bakabilecek ve atmosferlerinin bileşimini yani hangi moleküllerden oluştuğunu görebilecek. Bu özelliği ile diğer gezegenlerdeki yaşam arayışımıza da yardımcı olabileceği öne sürülüyor.
Hubble Uzay Teleskobu, 30 yıldan bu yana evreni izliyor, resimliyor ve bizlere iletiyor. Bu süre içinde 1.4 milyon resim çekti, veri iletti ve bilim insanlarının bilimsel dergilerde yayınladığı 20 bin dolayında bilimsel makale için veri sağladı.
Her şeyin ötesinde Hubble, evren algımızı tümüyle değiştirdi; hayal sınırlarımızı aşan çok farklı bir evrenle karşılaştık.
İnsanlık tarihi boyunca, gözü hep gökyüzünde sorularına yanıt arayan insanın uzaydaki gözü oldu Hubble; her gün NASA'dan gelen o eşsiz fotoğraflarda onunla birlikte uzayın sonsuzluğunda yolculuk yaptık ve yapmayı sürdüreceğiz; 10 yıl daha birlikteyiz.
Sonsuz teşekkürler Hubble, tüm güzel resimler için!
Sonrasında evreni kızılötesi ışınların rehberliğinde izleyeceğiz. Kızılötesi gözlüklerimizi takıp uzaya farklı bir pencereden bakıyor olacağız. Belki de sormayı düşünemediğimiz veya sormasını bile bilmediğimiz sorularımız da olacaktır!
2022'nin bu ikinci günü, sizlere Jacques Brel'in anlam yüklü dizeleri ile (ve Z. Duygu Kıyak'ın tercümesiyle), her anında yaşadığınızı doyasıya hissettiğiniz mutlu ve huzurlu bir yıl dilerim:
"Hiç bitmeyecek hayaller ve bunlardan birkaçını gerçekleştirecek şiddetli bir arzu dilerim size. Sevilmesi gerekeni sevmenizi ve unutulması gerekeni unutmanızı dilerim. Size tutkular dilerim, sessizlikler dilerim. Uyandığınızda kuş cıvıltıları ve çocuk kahkahaları dilerim. Başkalarının farklılıklarına saygı duymanızı dilerim, çünkü bir kişinin fazilet ve değerinin keşfedilmesi gerekir. Zorluklara, kayıtsızlığa ve çağımızın olumsuz değerlerine direnmenizi dilerim. Araştırmadan, maceradan, hayattan, aşktan hiçbir zaman vazgeçmemenizi dilerim, çünkü hayat muhteşem bir maceradır ve aklı başında hiç kimse sert bir savaş vermeden ondan vazgeçmemelidir. Size özellikle kendiniz olmanızı dilerim, kendiniz olmaktan gururlu ve mutlu, çünkü gerçek kaderimiz mutluluktur."
Her şeyin gönlünüzce olduğu bir 2022 dileğiyle..