Twain demiş ki; “Bankacı hava güneşliyken size şemsiye verip, iki dakika sonra yağmur başladığında geri isteyen kişidir”.
Mark Twain’i tanırsınız. Hani şu ‘Tom Sawyer’ın yazarı. Twain demiş ki; “Bankacı hava güneşliyken size şemsiye verip, iki dakika sonra yağmur başladığında geri isteyen kişidir”. Kulağa hoş geliyor ama, Mark Twain bu sözü söylerken bankacının verdiği şemsiyeyi muhtemelen bir başkasından ödünç aldığını unutmuş olabilir. Bankacılığın yaklaşık 600 yıllık bir tarihi var. Bilinen ilk modern banka Banco di San Giorgio, 1406’da İtalya’da kurulmuş. Temel fonksiyonu borç almak ve vermek, para muhafaza etmek olan bankalar zamanla ve özellikle son otuz yılda bambaşka alanlara el attılar. Uzun süre bu yeni işlerinden muazzam para kazandılarsa da, krizle birlikte trilyon dolarlarla ifade edilen zarar ettiler. Bunlardan biri de Citigroup. Dünya piyasaları bir süredir finans devi Citigroup’un yaşadığı mali sıkıntılar ve bu şirketi kurtarmaya yönelik yardımlar ile hareketli günler geçiriyor. Geçtiğimiz hafta, bu tür gelişmelerin yoğun yaşandığı bir dönem oldu. Nihayet ABD hükümeti elinde tuttuğu imtiyazlı hisse senetlerini adi hisse senetlerine çevirme kararını açıklayınca, Citigroup için yeni bir umut doğdu. Bunun yeterli olup olmayacağı tartışıladursun, gelin biz Citi’nin bu günlere nasıl geldiğine bakalım. İşte Citigroup’un hikayesi… Citigroup 1998 yılında, Citicorp ve Travelers Group’un birleşmesiyle kuruldu. Bu nedenle adının yarısı Citicorp’tan diğer yarısı ise Travelers Group’tan geliyor. Citicorp 1812 yılında kurulmuş ve zamanla dünyanın en büyük bankalarından biri olmuş. Travelers ise hikâyesi çok da eskilere gitmeyen fakat oldukça büyük bir sigorta şirketi. Birleşme sonrasında Citigroup, yüzden fazla ülkede 300 binden fazla insanı istihdam eden, bankacılıktan sigortaya, konut kredilerinden, yatırım bankacılığına kadar sektörün hemen her alanında faaliyet gösteren bir mali kuruma dönüştü. Birkaç yıl önce ise Akbank hisselerinin %20’si satın alarak, Türkiye’deki varlığını güçlendirdi. 2007 yazında hisseleri 55 dolar civarında seyrediyordu. Önce konut piyasasından kötü haberler gelmeye başladı. Kredi alanlar borçlarını geri ödeyemiyordu. Konut piyasasında beş yıllık refah dönemi bitmiş, gerileme dönemi başlamıştı. Citigroup bu dönemde sub-prime mortgage yatırımlarından 5.9 milyar dolar zarar etti. Aynı günlerde, çoğu ABD’de olmak üzere birçok bankanın hedge fonlarından zarar haberleri gelmeye başladı. Bear Stearns’ün iki fonu battı. Fonlardan para çıkışı başladı ve bu da bankaları acil nakit bulma telaşına soktu. Çok sayıda pozisyon zararına kapatıldı. 2007 Kasım’ında Deutsche Bank Citigroup için hisse fiyatı tahminlerini aşağı çekti. Kasım 2007’de hisse fiyatı 30 dolara kadar düştü. Banka altı ay içinde yaptığı iki açıklama ile çalışanlarının %10’unu işten çıkaracağını açıkladı. Lehman Brothers’ın iflasının ardından 2008’in sonlarına doğru etkisini ağırlaştıran kriz, Citi’yi iyice sarsmaya başladı. Önce hükümetin açıkladığı TARP fonundan 25 milyar dolar kullanıldı. Ardından hükümetten banka aktiflerinde görünen ve 308 milyar dolara yakın kredi ve menkul kıymet için desteğe ilave olarak 20 milyar dolar daha istendi. Bu süreçte 57 bin kişinin daha işine son verileceği açıklandı. Hisse değeri 1.5 dolara kadar geriledi. İki yıl içinde Citigroup’un piyasa değeri 300 milyar dolardan 8 milyar dolara düştü. Okuduğunuz yazının buraya kadarki bölümünün Citi’nin iki yıl önceki halini gösterdiğini düşünün; bugünkü büyüklüğü sadece bu satır kadar. Üç gün önce ABD hükümeti elinde tuttuğu imtiyazlı hisse senetlerini adi hisse senetlerine dönüştürüleceği açıklandı. İmtiyazlı hisse senedi, adi hisse senedi ile tahvil arasında kalan ve adi hisse senedinden bazı farklara sahip melez bir menkul kıymet. İmtiyazlı hisse senedi sahipleri genellikle oy hakkına sahip değillerdir. Ancak, sabit miktarlarda ve adi hisse senedi sahiplerinden daha önce temettü alırlar. Devletin elinde tuttuğu imtiyazlı hisseleri, adi hisselere çevirmesi Citi yönetiminde söz sahibi olmasını sağlıyor. Hatırlarsanız birkaç ay önce benzer bir tedbir AIG için alınmış ve devlet %80 pay sahibi olmuştu. Bu müdahale gelecekte zor duruma düşecek bankalar için de benzer önlemler alınması ihtimalini gündeme getirdiği için önem taşıyor.