D_Masthead_970x250
Adaların satılması gibi bir öneri, her ne kadar Alman hükümeti/devleti tarafından dillendirilmediyse de...
Geçen hafta Yunanistan Başbakan’ı son altı ayda hazırladığı üçüncü ekonomik paketi Almanların beğenisine sunmak için bu ülkeye gitti. Amaç önce Alman hükümetini sonra da Avrupa Birliği’ni hazırlanan son paketin ülkeyi içinde bulunduğu krizden çıkarmaya yeterli olacağı konusunda ikna etmekti.Bu ziyarette bazı Alman milletvekillerinden, kimsenin tahmin edemeyeceği bir teklif geldi: bazı adaları satmak. İktidarda bulunan Hristiyan Demokrat Birlik Partisi ile Hür Demokrat Parti'nin bazı milletvekilleri tarafından getirilen bu öneriye göre, Yunanistan sahip olduğu 3054 adanın bazılarını satarak, elde ettiği geliri borçlarını ödemekte kullanmalı.Yunan Başbakanı’nı şaşırtan tek gelişme bu değildi. Bild gazetesi, Papandreu’nun Almanya’ya gittiği gün ona hitaben bir mektup yayımladı. Bu mektupta Yunanlılara sosyal güvenlikten, tarım sübvansiyonlarına, borçlanmadan çalışmaya kadar pek çok konuda eleştiriler getiriliyordu.Bu, Yunanistan’da yaşanan krizle ilgili dördüncü yazım. Her defasında Yunanistan eğer bir yardım alacaksa bunu AB’den değil IMF’den alması gerektiğini, IMF’yi tercih etmiyorsa dahi, kurumsal olarak AB yerine, bazı Birlik üyelerinden yardım alması gerektiğini söyledim. Bunu “Beni dinlemediler, AB’de ısrar ettiler” gibi bir tarzda yazmadığımı söylememe gerek yok sanırım.  Fakat, AB’den gelen tavrın Yunanistan’ın ülke gururuna ne kadar ters olduğunun; hiçbir ülkenin, yaşadığı bir ekonomik kriz nedeniyle, bu tür bir tavrı hak etmeyeceğinin yeniden vurgulanması gerektiğini düşünüyorum.Adaların satılması gibi bir öneri, her ne kadar Alman hükümeti/devleti tarafından dillendirilmediyse de, ne ekonomik ne de politik bir tavır olabilecek ciddiyette. Hele söz konusu ülke, AB’nin üyesi ise, durum hem bu ülke hem de Birlik için daha da vahim demektir.AB’nin Yunanistan’a kanat germek istemesinin en önemli nedeni gerçek bir Birlik olduğunu göstermek ihtiyacı olabilir. Ancak, son gelişmelere bakılırsa, durum giderek bundan uzaklaşıyor. Bunun birinci nedeni, geçen hafta adaların satılması önerisinin dile getirilmesi; ikinci nedeni ise Başbakan Papandreu’nun hazırladığı paketi doğrudan AB’ye sunmak yerine önce Almanya’ya beğendirmeye çalışması.Papandreu geçen Cuma günü, her ne kadar önce Euro Bölgesi Başkanı Jean-Claude Juncker, ardından Almanya Başbakanı Merkel ile görüşmüş olsa da, pakete asıl onay verecek kişinin Merkel olduğu biliniyor. Neyse ki, Merkel’in beğenisini kazanan son pakete destek verilecekmiş gibi görünüyor.Ancak paket onaylanacak ve başarı ile uygulanacak olsa bile, Yunanistan ekonomisini çok zor bir yıl bekliyor. 2009’da yüzde 2 civarında küçülen ekonomi için 2010 yılı tahminleri çok daha karamsar. Bütçede yapılan kesintiler, vergilerde artışlar ve ücret indirimleri nedeniyle Yunan ekonomisinin bu yıl yüzde 4’ün üzerinde küçülmesi bekleniyor.Geçen hafta, krizin başlangıcından beri en yüksek katılımlı ve sert protestolara sahne olan gösteriler yapıldı. Halkın ekonomi konusunda hükümete desteği devam etse bile,  Papandreu’nın politik kariyeri, miras aldığı ekonomi nedeniyle büyük darbe almış durumda.Bence bu noktada kritik soru şu: AB’nin Yunanistan’a yardım etmesi, ‘Birliği’ güçlendirecek mi? Bana sorarsanız hayır etmeyecek. Bu süreç başarıyla tamamlansa bile AB bu sınavda başarısız oldu. HENÜZ açıkça söylenmiyor olsa dahi bence Yunanistan AB’den yardım istediğine pişman oldu. Olmadıysa bile olacak.

İlgili İçerikler