Bundan tam altı ay önce T24’deki yazımın başlığı “Lula de Silva’dan Halefine Seçim Desteği” idi. O yazıda ilk turu yapılacak olan seçimlere yönelik görüş ve beklentilerimi aktarmıştım. Zaman çabuk geçmiş… Geçtiğimiz Pazar günü seçimler yapıldı. Adı genel seçim ama, Pazar günü yapılan oylama hem Brezilyanın yeni devlet başkanını, hem milletvekillerini, hem senatörlerin üçte ikisini, hem valileri, hem de eyalet meclis üyelerini belirleyecek bir süreç. Yani bu, ‘çok’ genel bir seçimdi. Ancak doğası gereği, süreçte en fazla öne çıkanı devlet başkanlığı seçimi. Hele Lula De Silva gibi iki dönem peş peşe seçilip, hem kendi ülkesinde hem de bütün dünyada son derece yüksek bir popülariteye sahip birinin görevden ayrılacağı ve yeni bir devlet başkanının seçileceği bir seçimden bahsediyorsak bu kaçınılmaz oluyor. İşte bu nedenle bütün dünyanın gözü çıkacak sonuçlara döndü. Seçim sürecinde öne çıkan iki adaydan ilki Lula de Silva’nın özel kalem müdürlüğünü yürüten, Enerji Bakanı olarak görev yapan ama aslında Lula’nın sağ kolu olarak bilinen, İşçi Partisi adayı ve eski marksist gerilla Dilma Rousseff; diğeri ise ülke ekonomisinin merkezi olan Sao Paulo eyaletinin valisi ve Sosyal Demokrat Parti adayı José Serra. Seçim kampanyasının başlarında ibre José Serra’ya daha yakındı. Fakat zamanla ve Lula’nın desteği ile Rousseff ağır basmaya başladı. Bu süreçte mevcut başkan tarafından açıklanan ve Rousseff için bir kampanya aracına dönüşen ekonomik atılım paketi PAC2’nin altını çizmek gerekir. Zira 868 milyar dolar değerindeki paket ekonominin önümüzdeki 3 yılda ekonominin ortalama yüzde 5.5 büyümesini, büyük altyapı yatırımları yapılmasını ve bu yolla işsizliğin düşürülmesini amaçlıyordu. SONUÇLAR Brezilya Yüksek Seçim Kurulu tarafından yapılan açıklamaya göre, katılım oranının yüzde 81.9 olduğu Pazar günü yapılan oylamada 111 milyon 187 bin kişi, 400 bin sandıkta oy kullandı. 10 milyona yakın boş ve geçersiz oyun kullanıldığı seçimlerde alınan sonuçlar, anketlerde önde görülen Rousseff’in geçerli oyların yüzde 46.9’unu, Serra’nın ise yüzde 32.6’sını aldığını gösteriyor. İlk turun gerçek galibi, oyların yüzde 19.3’ünü alan Marina Silva. 2003’ten 2008’e kadar Lula de Silva hükümetinde çevre bakanı olarak görev yapan ve 19 Ağustos 2009’da İşçi Partisi’nden istifa edip, Yeşil Parti’ye geçen Silva, Lula hükümetinin çevre politikalarına muhalefet ederek büyük oy topladı ve Rousseff’in ilk turda seçilmenin engelledi. Seçimin kaybedeni ise, en çok oyu alsa da, Dilma Rousseff. Siyasi bir kişilik olarak yıldızı soluk olan Rousseff, popülaritesi yüzde 80’e yakın selefi Lula’nın politik desteğini almasına ve bunu bir de PAC2 ile süslemesine rağmen, yüzde 50 olan barajı geçemedi. Oysa son haftalarda yapılan kamuoyu yoklamalarında, oyları yüzde 50’nin üzerinde görünüyordu. İkinci turda seçilse de, ilk turdaki sonuç partisi ve ülkesi içinde Rousseff’in elini zayıflatacaktır. Seçimlerin ikinci turu bu ayın son gününde yapılacak. Sonu belirleyecek kilit rol Marina Silva’nın elinde olsa da büyük olasılıkla Dilma Rousseff, dünyanın sekizinci büyük ekonomisi olan Brezilya’nın yeni devlet başkanı olacak. İşte o zaman gözler, Bulgar bir babanın kızı olan Stella’nın (Rousseff’in gerilla iken kullandığı ad) nasıl dans ettiğine bakacak.