Birçok ülke gibi Türkiye de ABD dolarının aşırı dalgalanmasından büyük zarar gören bir ülke.
2008 yılında dünya ihracat toplamı 15 trilyon doların üzerinde gerçekleşti. 200’den fazla ülkenin birbirleri arasında yaptığı ticaretin yaklaşık üçte ikisi ABD Doları ile yapıldı. Kalan kısmında ise sırasıyla euro, sterlin ve yen gibi para birimleri kullanıldı.Bu ticarette fazla veren ülkeler rezervlerini artırırken, açık verenler ise ihtiyaçlarını dışarıdan borç ve portföy yatırımları yoluyla karşılamaya çalıştılar. Tıpkı ticarette olduğu gibi, rezervlerde ve borçlanmada da en çok kullanılan para birimi ABD doları.Doların değerindeki ani değişimler (krizin kötüleşme döneminde dolar değer kazandı, iyileşme döneminde değer kaybetti) rezerv ve borç sahibi ülkelerin hesaplarında da önemli değişimler yarattı. Doların istikrarlı bir para birimi olduğu inancıyla kurulan bu sistem, paranın istikrarı bozuldukça her iki tarafa da zarar vermeye başladı.Birçok ülke gibi Türkiye de ABD dolarının aşırı dalgalanmasından büyük zarar gören bir ülke. 2008 yılı ihracatımız 132 milyar dolardı. Bu yıl sonunda ihracatın 95-100 milyar aralığında gerçekleşmesi bekleniyor. Son verilere göre ihracatımızdaki gerime oranı yüzde 30 dolayında. Ama önceki yazılarım da altını çizdiği gibi bu oran, ihracatımızın dolar bazındaki gerilemesini gösteriyor.TÜİK tarafından açıklanan veriler, ihracatta miktar bazında gerilemenin yüzde 10 civarında olduğunu ortaya koyuyor. Kalan yüzde yirmi ise doların değer kazanmasından ve emtia fiyatlarının gerilemesinden kaynaklanıyor.Geçen hafta Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Çağlayan ile birlikte, önce Pakistan’a ardından İran’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin İran ayağında düzenlenen iş forumu açılışında yaptığı konuşmada Erdoğan, İran ile Türkiye arasında yapılan ticarette, bu iki ülkenin yabancı paralar yerine kendi paralarını kullanmasının, iki ülke içinde olumlu sonuçlar doğuracağını vurguladı.Son birkaç yılda bazı ülkeler dış ticarette dolardan başka para birimleri kullanılması için girişimlerde bulundu. Bunlar arasında Brezilya, Arjantin, Rusya, Çin, İran ve Venezuela başta geliyor. Türkiye de Rusya, Irak, Cezayir, Mısır gibi ülkelerle yaptığı ticarette kendi para birimlerinin kullanılması için adım attı. Buna son olarak İran’ın da eklendiğini görüyoruz.Türkiye’nin mevcut dış ticaretinde en çok kullanılan para birimi yüzde 47,3 ile ABD doları. Bunu yüzde 46,7 ile euro ve yüzde 3,2 ile sterlin izliyor. TL’nin payı ise yüzde 2,1.İhracatımızda kalıcı ve sürdürülebilir bir artış için şu üç unsurda mutlak iyileşme gerekiyor.1-Dış ticarette kullanılan paraların ağırlıkları daha dengeli dağılması gerekiyor. Böylece ihracat gelirleri para birimlerinin dalgalanmasından daha az etkilenir.2-İhracat pazarlarımızda çeşitlenme artmalı. Böylece bölgesel gerilemelerin ihracatımıza olumsuz etkileri yumuşayacaktır. Örneğin içinde bulunduğumuz kriz sürecinde Avrupa ülkelerine ihracatımızın yüzde 55’ini değil de daha az bir kısmını yapıyor olsaydık; bunun yerine Afrika ve Orta-Doğu’daki payımız daha yüksek olsaydı, ihracatımızdaki gerileme bu kadar yüksek olmazdı. Bu arada, Afrika’ya ihracatımızın, toplam ihracata oranında son dönemde keskin bir yükseliş olduğunu da belirtmekte fayda var. Bu, olumlu bir işaret.3-Son olarak, ama belki de en önemlisi, ihracatta mutlaka sektörel çeşitlenme sağlanması gerekiyor. Türkiye, ilelebet tekstil, hazır giyim, otomotiv ve demir-çelik öncülüğünde ihracat yapamaz. Katma değeri daha yüksek ürünlere yönelmek ve dönemler itibarı ile ticarette sektörel gelişimleri takip etmek gerekiyor.