Uluslar arası ticaretin yaklaşık %60’ı dolar ile yapılır
“Yahu bu dünyanın her yerinde neden dolar kullanılır?” diye bir soru aklınıza gelir mi hiç? Ya da şu soru: “Kriz ABD’de doğdu, ekonomisi büyük zarar görüyor. Öyleyse neden dolar hala değer kazanıyor?” Bir tane de ben ekleyeyim: “FED faiz oranlarını neredeyse 0’a indirmiş olmasına ve tahvil faizleri çok düşük seviyelerde olmasına rağmen, ABD tahvilleri nasıl oluyor da bu kadar talep görebiliyor?” Bu üç soru bence çok önemli. Ama bunları önemli yapan şey sadece cevapları değil, aynı zamanda verilecek cevapların bir süre sonra değişebilme olasılığı. Fazla uzatmadan birincisi ile başlıyorum. Doların Gücü Amerikan doları, dünya ticaretinde en yaygın kullanılan para birimi. Uluslar arası ticaretin yaklaşık %60’ı dolar ile, yaklaşık %20’si euro ile, kalanı ise diğer para birimleri ile yapılır. Uluslararası rezervlerin de büyük bölümü bu iki para biriminden ve altından oluşur. Bugün tüm dünyada yaklaşık olarak 7 trilyon dolar değerinde döviz, yaklaşık 4 trilyon dolar değerinde altın rezervi tutuluyor. Doların bu kadar yaygın kullanılmasının en önemli nedeni, 1944-1971 yılları arasında geçerli olan Bretton-Woods para sistemidir. 2. Dünya Savaşı sonrasında 44 müttefik ülkenin ABD liderliğinde kurdukları, ABD dolarının altına, diğer para birimlerinin de dolar üzerine altına sabitlendiği bu sistemin önemli bir özelliği, sistemdeki paralardan sadece doların altına dönüştürülebilir olmasıydı. Bu da, elinde dolar biriken ülkelerin, nasıl olsa istedikleri zaman bunu altınla değiştirebilecek olmalarının getirdiği rahatlıkla, dolar tutmaya devam etmeleri gibi bir alışkanlık yarattı. 1971’de sistemin çökmesine rağmen, dünya ticaretinin çok büyük bölümünü yapan bu ülkeler doları kullanmaya ve rezerv para olarak tutmaya devam ettiler. Daha çok ülke bu parayı rezerv olarak kullanmaya başladıkça, bu trend güçlenerek devam etti. Dolayısıyla bunun psiko-sosyal bir etkisi de var. Diğer taraftan ABD dünyanın en büyük ekonomisi olarak ve büyük bir dış ticaret hacmine de sahip. ABD’nin politik ve ekonomik gücü arttıkça, ABD doları da uluslar arası piyasa da bir tür güvenilir liman oldu. Altın ise kriz dönemlerinin güvenli limanı olarak bilinir. Bu nedenle küresel kriz süresince hemen herkes doların değer kaybetmesini, altının çok daha yükselmesini bekledi. Ancak gelişmeler bunu doğrulamadı. Bunun nedenlerini yarın detaylı olarak okuyacaksınız. Şimdilik şunu söyleyerek bitiriyorum: Doların önümüzdeki aylarda ve özellikle 2010’da hızla değer kaybedeceği bir döneme giriyor gibi görünüyoruz. Uluslararası Mali Reform Komitesi, geçen perşembe doların rezerv para olarak kullanılmasının sisteme zarar verdiği ve bunun sona erdirilmesi gerektiğini açıkladı. Rusya’nın öncülük ettiği bazı ülkeler dış ticarette doları kullanmak yerine kendi para birimlerini kullanmaya başladılar. Putin bu konudaki düşüncelerini sıklıkla yineliyor. Sayıları artan bazı ülkeler döviz rezervlerinde doların payını azaltmaya başladı. Uluslararası mali sistem, yoksul ya da gelişmekte olan ülkelerin, çok düşük faizlerle gelişmiş ülkelere borç verdiği bir yapıya döndü. Bunu ve diğer soruların cevaplarını yarın aktarmaya çalışacağım. Kaçırmamanızı ısrarla öneririm.