Salı günü Türkiye’de bir ilk yaşandı. Ekonomi Bakanlığı, Türkiye’de ithalatın artış nedenlerinden birinin, sanayinin...
Salı günü Türkiye’de bir ilk yaşandı. Ekonomi Bakanlığı, Türkiye’de ithalatın artış nedenlerinden birinin, sanayinin üretim yapısındaki aksaklıklar olduğunu kabul etti. Bazıları için bunun hiçbir anlamı olmayabilir ama o gün dış ticaret ve sanayi açısından ilk kez bir özeleştiri örneği gördük.
Toplantıyı özel kılan başka bir özelliği ise sadece ithalatı ele almasıydı. Bir Bakan, kendisine maledilen cari açık ve ithalat gibi bir sorun hakkında iki saate yakın konuştu, soruları cevapladı.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından Salı sabahı yapılan İthalat Basın Toplantısı bence üç açıdan önemliydi.
Bunlardan biri ithal edilen malların Türkiye’de üretilip üretilmediklerine göre sınıflandırılmasıydı. Şimdiye kadar ithalata hiç bu açıdan bakılmamıştı. Sonuç da hayli ilginçti. İthalatımız (1) ülkemizde hiç üretilmeyen ya da çok az üretilen mallar, (2) ülkemizde kısmen üretilen ama talebi karşılayamayan mallar, (3) ülkemizde üretildiği halde marka, fiyat, imaj vb. nedeniyle ithal edilen mallar olarak üç grup altında toplanmıştı ve gruplardaki mal ithalatının sırasıyla 100, 100 ve 40 milyar dolar olduğu söyleniyordu.
İkincisi 2011’de 240 milyar doları aşan ithalatın yaklaşık yüzde 30 artmasının nedenlerinin açık açık sıralanmasıydı. Nedenler, iç talepteki canlılık, dış talep, emtia fiyat artışı ve 2011'in ilk yarısına kadar aşırı değerli kalan TL ve sanayimizdeki üretim yapısı olarak beş başlık altında toplandı. Bu, açıklamanın çok kritik bir boyutuydu zira, ülkedeki üretim yapısının kısmen ithalatı gerekli kıldığı ilk kez resmi olarak açıklanmış oldu.
Hiç duymaya alışık olmadığımız bir konu da şuydu: Bakan Çağlayan, iç talebin ve dış talebin ithalat üzerinde etkileri olduğunu söyledikten sonra, emtia fiyat artışlarının 2011 ithalatını 21 milyar dolar yukarı çektiğini ve TL’nin aşırı değerli olduğu dönemde ithalatın da hızlı yükseldiğini açıkladı. Fakat ithalatın bunların birinin değil, hepsinin bir sonucu olduğu ve hatta üretim yapımızın da bunda etkili olduğunu söyledi.
Üçüncüsü, ithalatın ve cari açık sorununun parasal değil reel araçlarla çözümü için yürürlükte olan ve yürürlüğe girecek araçların ilk kez toplu olarak lanse edildiği bir açıklama izledik. Çözüm yollarını beğenip beğenmemek size kalmış ama ilk kez bir Bakan çıkıp “Ben bu sorunu yeni teşvik sistemi ile Girdi Tedarik Stratejisi ile, Özel Ekonomi Bölgeleri ile, etkili doğrudan yabancı yatırımlar ile çözeceğim; yerli ve yabancı yatırımcılara da yatırım için hedef sektör göstereceğim” dedi.
Ben Türkiye’de böyle bir tarza pek de alışık olmadığımızı ve bu tarzı beğeneceğimizi düşünüyorum. Salim günü Türkiye, sorunları detaylarıyla ortaya koyan, bunların nedenlerini sistemli bir şekilde açıklayan, çözüm araçlarını teker teker sıralayan ve kısa vadeli değil uzun vadeli çözüm için çalışıldığını söyleyen bir Ekonomi Bakanı izledi.