Geçen hafta BRIC grubunun en büyük üyesi ve BRIC dönem başkanı Çin, Güney Afrika’yı bu gruba...
Geçen hafta BRIC grubunun en büyük üyesi ve BRIC dönem başkanı Çin, Güney Afrika’yı bu gruba üye olması için davet etti. Böylece on yıldan bu yana dört üyesi olan grubun üye sayısında ilk kez bir artış olasılığı belirdi. BRIC, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in baş harflerinden oluşan bir kısaltma. İlk kez 2001 yılında Goldman Sachs ekonomisti Jim O’Neill tarafından kullanılan bu kısaltma, dünya nüfusunun yüzde 40’ı ve dünya yüzölçümünün beşte birini oluşturan dört gelişmekte olan ülkenin, gelecek yıllarda dünya ekonomisindeki seslerinin yükseleceğini iddia eden bir raporda geçmişti. Tabir çok tuttuğu için gerisi geldi. 2003’te açıklanan yeni bir rapor, Çin’in birkaç yılı içinde Almanya’dan daha büyük ekonomi haline geleceğini (şu anda geçmiş durumda), 2015’te Japonya’yı (bu yıl geçecek), 2041’de ise ABD’yi geride bırakacağını iddia etti. Artık herkes BRIC diyor, gruba yeni üyeler ekleme girişimleri yapılıyordu. Bu nedenle zaman zaman BRICS, BRICT, BRIMCK, BRICK gibi genişletilmiş BRIC versiyonları da gördük. Bunların içinde en fazla tutulanı BRIMC oldu. BRIC ve üzerine, Meksika ile Güney Kore. Zira bu iki ülke de ekonomik olarak yüksek performans gösterdiği gibi, yurtiçi hasılaları da büyüktü. BRIC yıllar boyunca kağıt üzerinde kalan güzel bir örnek oldu. Ta ki 2009’a kadar. BRIC ülkeleri ilk kez Haziran 2009’da Rusya’da bir araya geldiler. Onu Brezilya buluşması izledi. Birkaç ay sonra da Pekin’de buluşacaklar. Geleceğin ekonomik devleri artık siyasi birer güç olma arayışı içindeler. İşte bu noktada durup Güney Afrika’ya yapılan davete “Bu da nereden çıktı şimdi” demek gerekiyor. Çünkü Güney Afrika, hiçbir zaman, bir öneri olarak bile BRIC ile karşılaştırılmadı. Öyleyse gelin bir bakalım sayılar ne diyor… BRIC ülkeleri hem yüzölçümü hem de nüfus açısından dünyada ilk 10 içindeler. Oysa Güney Afrika her iki kriter açısından da oldukça altlarda kalıyor. BRIC ülkeleri arasında gayrısafi yurtiçi hasılası (GSYİH) en düşük olan ülke, dünya sıralamasında 12. olan Rusya. Ama Rusya ekonomisi bile, dünyada 32. sırada olan Güney Afrika’dan dört kat büyük. Hemen not edeyim, 2009’daki büyüklüğü 287 milyar dolar olan Güney Afrika ekonomisi, Türkiye’nin de yarısından daha düşük. Güney Afrika’nın 2009 ihracatı 68 milyar dolar. Cezayir, Slovakya ve İran’dan daha düşük ihracat yapan G. Afrika, dünya ihracat sıralamasında kırk birinci. Oysa BRIC içinde sıralamada en geride olan Brezilya dahi dünyada yirmi üçüncü sırada yer alıyor. Benzer bir durum doğrudan yabancı yatırımlarda da geçerli. Büyüme hızlarına baktığınızda da Güney Afrika’nın BRIC ülkelerinden farklı bir performans gösterdiğini göreceksiniz. Afrika genelinden çok daha iyi olsa da ekonomisi madenlere bağlı olan ülkenin istikrarlı bir büyüme grafiği yok. “Güney Afrika” dendiğinde aklınıza ne geliyor? Çoğunuz altın ya da değerli taşlar diyorsunuz sanırım. Haklısınız; Güney Afrika BRIC ülkeleri gibi bir sanayi ülkesi değil. Hiç yok demiyorum; sadece sanayi ülkesi değil diyorum. Bu arada yıllar boyunca altın üretiminde dünya lideri olan bu ülkenin unvanını geçen yıl Çin’e kaptırdığını da hatırlatayım. BRIC’i keşfeden Goldman Sachs, 2007’de açıklanan “BRICs and Beyond” raporunda bazı ülkelerin 2050 yılı GSYİH tahminlerini yapıyor. Bugünkü BRIC ülkeleri 2050 yılında 1.3.4 ve 6. sıralarda yer alacakken, listede Güney Afrika’nın adı bile geçmiyor. Öyleyse Güney Afrika neden BRIC’e davet edildi? Çünkü Güney Afrika, Afrika coğrafyasında güçlü olan Çin ve güçlenmekte olan Brezilya ve Hindistan için nüfusu 1 milyara, dış ticaret hacmi 1 trilyon dolara yakın olan ve dünyanın en büyük maden rezervlerine sahip olan Afrika kıtası için bir kapı niteliğinde. Çin’in Afrika’da 41 büyükelçiliği, halen faaliyet gösteren 900 şirketi var. Şu anda 12 bine yakın Afrika’lı öğrenci Çin’de üniversite eğitimi alırken, Çin hükümeti Afrika ülkelerine çok düşük faizli krediler, hibeler dağıtıyor. Afrika’da kamu binaları, yollar, limanlar ve köprüler inşaa ediyor, kendine özel serbest bölgeler kuruyor. Çin kadar olmasa da Brezilya da, yoğun bir ticari ve siyasi atak içinde. Yani, Güney Afrika’nın BRIC’e davet edilmesi, ekonomik gerçeklerden ziyade, siyasi güdülerin bir sonucu.