Az önce TÜİK tarafından açıklanan işsizlik oranı beklentilerden bir miktar faklı gerçekleşti. Gelin önce ana verilere bakalım.
· İşgücü, geçen aya göre 78 bin, geçen yıla göre 1 milyon 250 bin kişi artarak 24 milyon 831 bine yükseldi.
· İstihdam geçen aya göre 105 bin, geçen yıla göre 1 milyon 488 bin kişi artarak 21 milyon 267 bine yükseldi.
· İşsiz sayısı geçen aya göre 27 bin, geçen yıla göre 238 bin kişi azalarak, 3 milyon 564 bine geriledi.
· İşsizlik oranı geçen aya göre binde 1.6 puan, geçen yıla göre yüzde 1.77 puan azalarak yüzde 14.35’e geriledi.Şimdi bu verileri yorumlamaya çalışalım...
Tespitler
1-İşsizlik oranı geçen aya ve yıla göre düşüş gösterse de hala yüzde 14.35 ile oldukça yüksek düzeyde.
2-İstihdam mevsim etkilerine en açık değişkenlerden biri. Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada öyle. Son yıllarda istihdam sayısında en düşük değer Şubat , en yüksek değer ise Temmuz aylarında görülüyor ve istihdam hacmi yıl içinde 20 milyon ile 22 milyon arasında dalgalanıyordu.
Bu nedenlerle bugün açıklanan Şubat ayı verisinde de istihdamda bir düşüş beklenebilirdi. Ancak, 2010 Şubat’ında istihdamda azalma değil artış oldu. Aşağıdaki grafikte gördüğünüz en düşük düzeyler Şubat aylarında gerçekleşmiş.3-Ocak ayına göre tarım, sanayi ve hizmet sektörleri istihdamında artış varken, sadece inşaat sektörü istihdamında gerileme var. Geçen yılın Şubat ayına göre ise tüm ana sektörlerin istihdamında artış var. Tarım sektörü istihdamı geçen yıla göre 640 bin, sanayi istihdamı 256 bin, inşaat sektörü istihdamı 157 bin, hizmet sektörü istihdamı 426 bin kişi artmış. Tarım dışı sektörlerde istihdam artışı toplam 826 bin.
4-Geçmiş yılların verilerine bakıldığında, gelecek aylarda işsizlik oranında azalma, istihdamda artış beklememiz gerekiyor. Bu yaz, istihdam hacmi şimdiye kadarki en yüksek düzeyine ulaşabilir.
Bu noktada bir konuya dikkatinizi çekmek isterim. Bütün dünyada İnsanlar ve piyasalar, istihdam piyasasına yönelik bir yargıya ulaşmak için haklı olarak işsizlik oranına bakarlar. Ancak bugün Türkiye’de işsizlik oranının yanında bir de istihdam hacmine bakmakta fayda var.
Bunun nedenini daha önce yazmıştım; kısaca hatırlatayım. Türkiye, gelişmiş ve kendine yakın gelişmişlik düzeyine sahip ülkeler arasında, işgücü/nüfus oranının en düşük olduğu ülke. 70 milyonun üzerinde nüfusumuz var fakat bunun yaklaşık 25 milyonu istihdam piyasasında. Bir kısmı çalışıyor, bir kısmı işsiz. Ancak kalan 45 milyon insanın; ki büyük kısmı kadınlardan oluşuyor, yavaş yavaş piyasaya girmeye başladığını görüyoruz. Yani Türkiye’de işgücüne katılım oranı yükseliyor. Bu da işsizlik oranının düşmesine (matematiksel olarak) engel oluyor. Bu ayki verilere bakın: Geçen aya göre istihdam 105 bin kişi artmış. İlk bakışta, işsiz sayısının da yakın miktarda düşmüş olmasını bekleriz. Ancak işsiz sayısı sadece 27 bin kişi azalmış. Çünkü, Şubat ayında istihdam piyasasına giren 78 bin kişi var.
İşte bu nedenle bugünün Türkiye’sinde objektif bir yargıya ulaşmak için sadece işsizlik oranına değil, istihdamdaki değişime bakmak gerekiyor.
5-İşsizlik sadece Türkiye’de değil, birçok ülkede yüksek oranlarda. AB ortalaması neredeyse yüzde 10, ABD’de oran yüzde 10’un hemen altında. İspanya’da işsizlik yüzde 20’nin üzerinde. İşsizlik büyük bir hızla yükseldi ama düşüşü o kadar hızlı olmayacak. Son iki ayda Avrupa’da gerilimi artıran borç krizini de göz önüne aldığımızda bu bölge için ‘iyimser olmak için çok erken’ diyebiliriz.
6-AB için 2010 büyüme tahmini yüzde 1’in altında. Büyük olasılıkla, borç krizi nedeniyle gerçekleşmenin bunun altında olduğunu göreceğiz. Bu nedenle ana ihracat pazarımızda talepte canlanma göremeyeceğiz. Diğer taraftan Euro’nun değer kaybediyor olması da Türkiye için büyük bir dezavantaj. Son altı ayda €/$ yaklaşık yüzde 18 değer kaybetti. (Türkiye için) Ne yazık ki; yakın gelecekte bu düşüşün devam etmesi bekleniyor. Bunlar bölgeye yönelik ihracatımızda gerilemeye (ya da beklenenin altında bir artışa) neden olacağı gibi, istihdama da olumsuz etki yapacaktır.