Gündem çok yoğun olduğu için iki gün önce açıklanan büyüme oranları konusunda yazmak bugüne kaldı. Dün bu konuda çok şey yazıldığı için, ben büyüme oranlarına farklı bir açıdan yaklaşmak ve bunları 2001 krizindeki büyüme oranları ile karşılaştırmak istedim. * * * Geçtiğimiz gün 2008’in son çeyreğine ait büyüme oranları açıklandı. Böylece 2008 yılının geneline ait büyüme verisini de görmüş olduk. Ekonomimiz son çeyrekte %6.2 küçülürken, yılın genelini ise ilk aylardaki yüksek büyüme sayesinde %1.1 büyüme ile tamamladı. TÜİK, büyüme oranlarını açıklarken, 17 alt sektöre ait büyüme oranlarını ve gayrisafi yurt içi hasıla büyüme oranını birlikte veriyor. Böylece sektörlere ait büyüme oranlarını da görebiliyoruz. Örneğin, inşaat sektörünün ne kadar büyüdüğünü ya da küçüldüğünü de anlayabiliyoruz. Bu 17 sektörden en büyükleri, yani milli gelir içinde payı en yüksek olan sektörler, sırayla, imalat sanayi, ticaret, ulaştırma, inşaat ve mali kuruluşlar. İmalat sanayi son çeyrekte %10,8 küçülürken, inşaat %13,4, ticaret %15,4, ulaştırma %7,1 küçülmüş. Mali kuruluşlar ise %9,5 büyümüş. Yani ana sektörler içinde büyüyen tek sektör mali sektör. Şimdi ilk üç sektöre daha yakından bakalım... En Büyük Üç Sektör İmalat sanayi, ticaret ve ulaştırma sektörlerinin GSYİH içindeki payı %51,7. Yani ülkede bir yılda yapılan üretimin yarısından çoğunu bu üç sektör gerçekleştirmiş. Aşağıdaki grafik bu üç sektörün 2001-2008 döneminde çeyreklik büyüme oranlarını gösteriyor. Her üçü de en yüksek düzeylerine 2004 yılında ulaşmış. İzleyen yıllarda büyüme devam etse de hızı azalmış. Eylül 2008’de sıfıra doğru gerileyen büyüme oranları son çeyrekte ise negatife geçmiş. Grafiğin sol tarafında 2001 yılındaki küçülme dönemini görüyorsunuz. Dikkat ederseniz her üç sektör de hızlıca küçüldükten sonra, iki çeyrek daha dip seviyelerde kalıyor ve sonra, 2002’nin başından itibaren yeniden pozitif büyüme dönemi başlıyor. İşte bu, uzun zamandır duyduğumuz U tipi resesyona bir örnek. (Biliyorsunuz, U ve L tipleri de var) Gelelim bugüne... İmalat sanayi son çeyrekte %10,8 küçülmüş. Bu 2001’le karşılaştırıldığında ‘
devede kulak kalır’ desek yanlış olmaz. Çünkü 2001 krizinden bu sektör üç sektör peş peşe 9,1, 9,1 ve 12,6 oranlarında küçüldükten sonra büyüme başlamış. Tabii, işe kötü tarafından bakarsanız, ‘
henüz yolun üçte birini aldık’ da diyebilirsiniz. İnşaat sektörü 2001 krizinde beş çeyrek peşpeşe büyük oranlarda küçülmüş. Bu krizde ise sektör küçülme döneminde dördüncü çeyreğini doldurdu. Yani, az önceki gibi kötümser de baksanız, yolun çoğunu tamamlamışız. Ticarette de benzer bir durum var. 2001 krizinde sektör dört çeyrek küçüldükten sonra yeniden büyümeye başlamış. Bu krizde ise ticaret (2001’deki kadar yüksek oranlarda olmasa da) iki çeyrektir küçülüyor.
İyimser ya da kötümser olmak size kalmış. Ama ortada duran bir gerçek var. Hem yurt içi hem de yurt dışı talep geriliyor. Oysa 2001 krizinde yurt dışı talepte, yani ihracatımızda bir sorun yaşamadık. Bu krizde ise ihracatımızda aşağı yukarı %30’luk (40 milyar dolar) bir düşüş olacak. Bu krizi diğerinden farklı yapan ve reel sektör açısından toparlanma sürecini zorlaştıracak olan faktör de işte tam olarak bu.