2009’da dünya gündeminin birinci maddesi şüphesiz küresel krizdi. Fakat, 2009, aynı zamanda son zamanlarda dünyada en çok seçimin yapıldığı yıllardan biri oldu.
Bu yılın kalan dört ayı bittiğinde, seksenden fazla ülkede meclis ya da başkanlık seçimi tamamlanmış olacak. Yani aşağı yukarı ülkelerin %40’ında bu yıl seçim yapılmış olacak.
Bunlar arasında, İsrail, Hindistan, Güney Afrika, Almanya, İran, Bulgaristan, Afganistan gibi sonuçları Türkiye’yi yakından ilgilendiren ülkeler de bulunuyordu.
Seçimlerden sonuncusu geçtiğimiz Pazar günü Japonya’da yapıldı. Geçtiğimiz gün Türkiye 30 Ağustos’u kutlarken, Japonya’da seçmenler, sonuçları tüm dünyada yankı getireceği tahmin edilen meclis seçimleri için sandıklara gittiler. Gerçekten de öyle oldu ve elli yıldır iktidarda bulunan Liberal Demokrat Parti, büyük oranda ekonomik durgunluğun etkisiyle, uzun süredir adeta ev sahibi olduğu meclisi büyük oranda boşalttı.
Seçimin galibi ise, 1993’te Liberal Demokrat Parti’den ayrılan Yukio Hatoyama liderliğindeki Japonya Demokrat Partisi oldu. 480 sandalyeli meclise, Demokrat Parti’nin 308 milletvekili ile girmesi bekleniyor. Partinin sloganı ise duymaya alışık olduğumuz bir şey: Değişim! Bu bizim için tanıdık bir ifade olabilir fakat, elli yılı aşkın süredir aynı parti tarafından idare edilen Japon halkı için öyle olmasa gerek.
Müstakbel Başbakan Hatoyama’nın üç iddialı vaadi var. Bunlar, yıllardır resesyonda olan ekonominin yeniden canlandırılması, çocuk bakımı yardımlarının artırılması ve ülkede hayli güç sahibi olan bürokratların iktidarının törpülenmesi.
Bunları görünce çocuk bakımı da nereden çıktı demiş olabilirsiniz. Hemen söyleyeyim. Japonya, dünya üzerinde 15 yaş altı nüfusun toplam nüfusa oranının en düşük olduğu ülke. Dahası, 65 yaş üzeri nüfusun toplam nüfusa oranının da en yüksek olduğu ülke. Yani, yaşlı nüfusun en yüksek; genç nüfusun en düşük olduğu ülke Japonya. İşte bu yüzden, genç nüfusun artması için destek aranıyor.
Ekonomiye gelince…
Japonya dünyanın ikinci büyük ekonomisi. 2008’de milli geliri 4.9 trilyon dolar. Fakat, aşağı yukarı on beş yıl var ki, Japon ekonomisi istikrarlı bir büyüme kaydedemiyor. Faiz oranları yıllar boyunca sıfır ya da sıfıra yakın kalmış olmasına rağmen, beklenen hareketlilik yaşanmadı. Küresel kriz ise ihracat ve sanayi üretiminin büyük oranda gerilemesine neden oldu.
Japonya Demokrat Partisi ve lideri Hatoyama’nın arkasında, beklentileri yüksek bir halk desteği var. Fakat bu, seçmenin yeni bir değişim için elli dört yıl daha bekleyeceği anlamına gelmez.