Merkez Bankası, mikrofonu eline aldı ve dün sabahtan beri piyasaya sesleniyor: “Sesim Geliyor mu?”. Dün üç kez ve nihayet bu sabah dördüncü kez döviz kurlarındaki artışı durdurmaya yönelik ciddi pozisyon aldı.
1 - Dün sabah, döviz zorunlu karşılık oranları yarım puan indirildi ve piyasaya 1.3 milyar dolar döviz likiditesi sağlandı.
2 - 1.35 milyar dolarlık döviz satım ihalesi açtı, 1.8 milyar dolar talep geldi ve 750 milyon dolar satış yapıldı.
3 - Öğleden sonra ihalenin sonuçlanmasının ardından yeni bir açıklama geldi ve TCMB, TL zorunlu karşılıkların yüzde 10'unun döviz cinsinden tutulabilme seçeneğinde oranı yüzde 10'dan yüzde 20'ye yükseltti.
Hatırlarsanız TCMB, 12 Eylül günü bir açıklama yaparak ilk kez, TL zorunlu karşılıkların yüzde 10'unun döviz cinsinden tutulabileceğini açıklamıştı. Dün bu oran yüzde 20’ye yükseltildi. Eylül’de yapılan ilk düzenlemenin ne anlama geldiği açıklamasını T24’te okumayanlar için küçük bir hatırlatma: “TL zorunlu karşılıkların döviz cinsinden yatırılabilmesi, bankalar daha az TL’yi karşılık olarak TCMB’ye yatırması ve bu yolla piyasadaki TL likiditesinin artması (ve muhtemelen piyasa faiz oranının gerilemesi) anlamına geliyor. Ayrıca bu hareket bankaların fonlama maliyetlerini aşağı çekiyor. Şu anda bankaların TL finansman maliyeti yüzde 9, döviz finansman maliyeti yüzde 3 civarında. Zorunlu karşılıkların bir kısmını döviz ile bağlayabilmek yüzde 9 maliyetli TL yerine, yüzde 3 maliyetli dövizi karşılık olarak yatırma imkanını yaratıyor. Son olarak bu düzenleme TCMB'nin döviz rezervlerinin daha da yükselmesini sağlıyor ve küresel riskin yükselmesi durumunda bankanın elini güçlendiriyor. Bu noktada bir hatırlatma yapmak faydalı olabilir.
İki gündür bazı piyasa yorumcularından, yapılan döviz satım ihalelerinin Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini eriteceği yönünde görüşler geliyor. Ben öyle düşünmüyorum. Şöyle düşünün Merkez Bankası bugünler için değilse ne için rezerv biriktiriyor? 90 milyara yaklaşmış bir rezervi olan Banka, iki gündür yüksek miktarlı olmak üzere iki aydır döviz satıyor ve toplam satış tutarı 4 milyar doları buldu. Bu kadar eleştiri 4 milyar dolar için mi? Kalan rezervlerin bitmesi için her gün 1 milyarlık satış olmak üzere 4 ay boyunca satış yapılması gerekir ki; bunun da hiçbir zaman mümkün olmayacağını tahmin edersiniz. Dolayısıyla rezervlerin erimesi gibi bir tehlike olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki; dün öğleden sonra 3. hamle rezervleri 3.5 milyar dolar artıracak.
4 - Bu sabah TCMB, bugün 1.35 milyar dolarlık bir ihale daha yapılacağını açıkladı. Açıklamanın ardından Dolar/TL kuru 1.8350’ye, Euro/TL kuru 2.4510’a gösterge faiz oranı yüzde 8.45’e geriledi. Muhtemelen bir kişi bile TCMB’den bugün bir satım ihalesi daha yapılacağını tahmin etmiyordu. Banka, beklenmeyeni (en azından bugün beklenmeyeni) yaptı ve sesini yükseltti.
Eğer piyasada gerçek ve büyük bir döviz talebi varsa bugün dünden daha fazla teklif gelmesi satış olması gerekirdi, aksi durumda tersi geçerli olurdu. Gelen talep dünden daha yüksek oldu. Az önce sonuçlanan ihaleye göre gelen talep 2 milyar doları buldu. Bu dünkü tekliften daha yüksek bir düzey. Yani büyük olasılıkla piyasada gerçekten bir döviz talebi var. Büyük olasılıkla diyorum çünkü, daha fazla teklif gelmesi tek başına bu talebin gerçek bir talep olduğunu göstermez. İhalede yapılan satışın 350 milyon dolarda kalması buna işaret ediyor olabilir. Zira tekliflerde gelen fiyatlar düşük kaldı. İhalenin ardından Dolar/TL 1.85’e, Euro/TL 2.4620’ye yükseldi.
Erdem Başçı bugünkü konuşmasında atılan adımlar hakkında soru sorulmasını istemediğini ancak aksiyonun devam ettiğini de açıkça belirtti. Bu, Merkez Bankasının hareketin devam edeceğinin net bir göstergesi.
Ayrıca, TL zorunlu karşılıklarında bir adım daha atılacağı ve karşılık oranlarının düşürülmesinin gündemde olduğu yönündeki yorumlar da, piyasaları rahatlatacak başka bir adım.
Dibin Kara, Benimki Senden Kara
Türkiye’den çıkıp dünyaya döndüğümüzde, öyle sanıyorum ki, son 2 aydır yaşanan kötü günlerin sonuna geldik. 8 Eylül günü burada iyileşmenin işaretlerinin geldiğini yazmıştım. Biraz erken davranmışım, daha kötü günler de yaşadık. Ama artık bunlar geride kalıyor olabilir. Yıl sonuna kadar, piyasalarda dünya genelinde bir toparlanma süreci yaşayabiliriz.
Bu süreçte en geride kalan yine AB olacaktır. Acaba AB ve ABD arasındaki “Tencere dibin kara, benimki senden kara” çekişmesi bitecek ve Euro/Dolar paritesinde sert bir düşüş yaşayacak olabilir miyiz? ABD yönetiminin Çin’e karşı yeniden ateşlenen yuanın değer konusundaki baskısının sebebi bu olabilir mi? Yani aslında dolar euroya karşı değerlenecekken, bunun ABD için doğuracağı etki, Doların yuana karşı değer kaybetmesi ile mi çözülmeye çalışılacak?