Dün istihdam ile başladığım Orta Vadeli Program analizine bugün büyüme ile devam ediyorum...
Dün istihdam ile başladığım Orta Vadeli Program analizine bugün büyüme ile devam ediyorum. Önceki program ekonominin 2009’da yüzde 6 daralacağını ve yurtiçi hasılanın cari fiyatlarla 608 milyar dolara gerileyeceğini tahmin ediyordu. Ancak toparlanmanın beklenenden çabuk ve hızlı olması ile bunlardan daha iyi sonuçlar alındı. 2010 yılı için ise yüzde 3.5 oranında büyüme ve 641 milyar dolar yurtiçi hasıla hedeflenmişti.
2009’un ortalarında başlayan ve 2010 yılında devam eden hızlı iyileşme ile ulusal hesap projeksiyonlarında da gözle görülür değişiklikler yapıldı. Hafta sonu açıklanan 2011-2013 programı 2010 büyüme tahminini yüzde 6.8, yurtiçi hasılayı ise 730 milyar dolar olarak ortaya koyuyor.
Geçen yıl yapılan 2010 tahminleri yurtiçi hasılanın 641 milyar dolar olacağına işaret ederken, bu yıl hasılanın 730 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bir yıl içinde hasıla tahminlerinde 90 milyar dolara yakın sapma olması pek de alışık olduğumuz bir şey değil. Zira ortada cari fiyatlarla dolar bazında yüzde 15’lik büyüme var. Pekiyi buna sebep ne? Birincisi beklenenden hızlı toparlanma. İkincisi, dolar/TL kurundaki hızlı gerileme. Üçüncüsü ise DPT’nin hazırladığı planda (gerekliliği rahatlıkla sorgulanabilir olan) temkinliliğin (!) dozunun yüksekliği. Bu sapmalar, bazılarının ‘Temkinlilik’ yerine başka nitelemeler kullanmasını da haklı kılıyor. Dolar/TL kurunun düşmesinin yurtiçi hasıla ve kişi başına geliri yükseltici etkisini göz ardı etmemek gerekir. Geçen yıl ortalama dolar/TL kuru 1.5570 olarak hesaplanmıştı. Bu yıl ise 1.5070 olarak hesaba dahil ediliyor. Bu da dolar bazında yurtiçi hasılanın 730 milyar dolara yükselmesine neden oluyor. Kur geçen seneki gibi ortalama 1.5570 olsaydı bu yılki hasıla 730 yerine 705 milyar dolar olacaktı. Bu, gelecek yıllara yönelik kur tahminlerini de sorgulanabilir kılar. 2010 için 1.5070 olan tahmin, 2011’de 1.5560, 2012’de 1.5860, 2013’te 1.6260. Oysa, hali hazırda hızla değerlenen TL’nin gelecek yıllarda (en azından 2011’de) yükselmesine neden olacak bir gelişme yok gibi görünüyor. Bunları söylerken, değerlenen TL’den memnun olunmaması gerektiğini özellikle vurgulamam gerekir.
Bir parayı istikrarlı para yapan şey sürekli değer kazanması değildir. İstikrar, diğer paralara karşı fazla dalgalanmamaktır. Yani, TL’nin değerlenmesi ona istikrar kazandırmaz. Tersine ülke ekonomisine orta ve uzun vadede tedavisi çok zor hasarlar bırakabilir. Bakın; TL değerlenirken, GSYİH ve kişi başına gelirde bir artış yaşanıyor. Gerileyen dolar kuru, Türkiye ekonomisinin kamu borcu/yurtiçi hasıla oranını düşürüyor. İthalden (ithalat arttığı için) alınan KDV’yi ve gümrük vergisini artırıyor. Fakat bunların hepsi kısa vadede olumlu gibi görünen gelişmeler. Kur böyle devam ederse orta ve uzun vadede ise karşımızda parlak bir manzara göremeyebiliriz. Nedenini ve nasılını yarın, Orta Vadeli Program’daki dış ticaret tahminleri ile birlikte konuşmaya devam edelim…