Bütün dünya gözlerini Avrupa’ya dikmiş ve Cuma günü başlayacak AB Zirvesi’nden çıkacak mesajlara odaklanmış durumda. Geçen haftaya kadar bu bekleyişi tanımlamak için “endişeli bir ruh hali”nden bahsedebilirdik. Ama haftanın son iki gününde ibre olumluya döndü. Sorunlu ülkelerde rekor kıran faizler geri çekilmeye, borsalar sertçe yükselmeye başladı. Ta ki, dün geceyarısına kadar…
Dün gece piyasalar kapanmadan önce kredi derecelendirme şirketi S&P toplam 15 Euro Bölgesi üyesini notları konusunda uyardı ve negatif izlemeye aldı. Notları AAA olan altı ülkenin notlarının 3 ay içinde yüzde 50 olasılıkla düşeceği söyledi. Bu altı ülke Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya, Finlandiya ve Lüksemburg. ABD borsaları günü yükselişle tamamlasalar da, kazançlarının yarısını geri verdi. Bugün ise Avrupa borsaları çok ciddi olmasa da düşüşteler.S&P’nin bu mesajını nasıl yorumlamak gerekir?
Genel eleştiri, her zaman olduğu gibi, şirketten gelen açıklamanın zamanlamasının yanlış olduğu yönünde. Bir taraf, tam da çözüm için bir aşamaya gelinmişken bu hamlenin tansiyonu gereksiz yere daha da artıracağını savunuyor. Yani pişmek üzere olan aşa su katıldığını söylüyor. Başka bir taraf ise, bu uyarı için çok geç kalındığına inanıyor. Özellikle Fransa ve Avusturya için ve kısmen de Hollanda için bu uyarının hatta not indiriminin çoktan yapılmış olması gerektiğini söylüyor.Basit düşünelim. Kredi notu ne işe yarar? Not, bir ülkenin (ya da şirketin) kredibilitesini gösterir. Bu ülkenin ne kadar riskli olduğuna işaret eder ve piyasaya bunu dikkate alarak ülkeye borç vermesi gerektiğini gösterir. Dolayısıyla, mantıklı bir çıkarımla borçlanma faizinin ne olması gerektiği konusunda yol gösterir. Oysa, gerçekte durum hiç de öyle değil. Fransa ve Almanya’nın notları AAA olsa da Fransa’da faizler, Almanya dan çok daha yüksek. ABD’nin notu bu altı ülkeden daha düşük ama borçlanma maliyeti hepsinden daha düşük.
Yine her zaman olduğu gibi, açıklamanın ekonomik nedenlerden çok siyasi nedenleri olduğunu söyleyenler var. İlginç olan şu ki; bunu söyleyenlerden biri Fransa Merkez Bankası Başkanı Christian Noyer.
Bu arada 17 üyeli Euro Bölgesi’nde neden sadece 15 ülkenin negatif izlemeye alındığını, kalan 2 ülkenin hangileri olduğunu merak ediyorsanız, sizi bekletmeyim: Yunanistan ve Güney Kıbrıs. Yunanistan’ın ineceği daha alt bir düzey olmadığı için, Güney Kıbrıs ise zaten negatif izlemede olduğu için görünümleri değişmedi. Bakın 17 üyenin notları nasıl…
Bu işin bir tarafı…Diğer taraftan baktığımızda ise S&P’den gelen açıklamanın AB’yi bir icraata zorlama etkisi olduğunu da görmek mümkün. Dün başrol oyuncuları Merkel ve Sarkozy bir kez daha buluştular ve Euro Bölgesi için daha sıkı birliktelik için şartların zorlaştırılmasına yönelik görüş birliklerini açıkladılar. Muhtemelen izleyen yıllarda, Maastricht Kriterlerinin uygulanması için yeni kurallarla çevrili bir sistem göreceğiz. Kriterleri ihlal edenlere ise yaptırımlar uygulanacak. Ama şimdilik Almanya ve Fransa tarafından kabul edilen bu görüşün diğer üyeler tarafından da benimsenmesi için uzaktan gelen kalın bir ses gerekiyordu. O ses dün S&P’den geldi.