- Beyefendi? - ... - Beyefendiiii! - Ne var oğlum, ne bağırıyorsun? - Efendim, yine bir kutlama telefonu. "Dışardan"... - Yav, amma telefon geldi bu dış mihraklardan yaaa. Kim arıyo yine? Merkel mi? Holland mı? - Hayır efendim, bu sefer Barack Obama arıyor. - Öyle miii! Arıyo demek. Eee, eli mahkûm tabii. Arayacak, kaçarı yok! - Bağlayayım mı efendim? - Bağla bakalım. Haa, yok, dur bi dakka. Bağlama. Beklet biraz. - Efendim, zaten kaç dakikadır bekliyor. Washington'dan... Epey de yazar şimdi... - Biz aylardır arıyoruz kendisini. Bir telefonumuza döndü mü? Beklesin şimdi, işi ne! - Peki efendim. - Hadi neyse... Bağla bakalım.
* * *
- Helloooo! - Ne hellosu! Selamun aleyküm! Öğrenin bunları artık. - Sayın Erdoğan, halkın oylarıyla seçilmenizden dolayı sizi saygıyla kutluyorum. Daha önce de dediğim gibi, Washington'da sizinle yeni görevinizde birlikte çalışmak için sabırsızlıkla bekliyoruz. - Van minuuut! Sabırsızlıkla ha! Yav sen ne biçim adamsın yaa! Tam altı aydır arıyoruz, bi kere telefonumuza çıkmıyorsun. - Ee, yani, şeyy. Haliyle ABD Başkanı olarak epeyce yoğun günler geçiriyorum da... - ABD başkanıymış! Sen Başkansan, ben de Cumhurbaşkanıyım. Hatta Başbakanım. Dahası AKP Başkanıyım... - Yanlış anlamayın. Mutlaka siz de yoğunsunuzdur da... Son zamanlarda Michelle'nin işleri, Malia ve Sasha'nın alışverişleri falan... - Tamam tamam, anlaşıldı. Mayıs ayında konuşmaya başladığımız şeyleri en kısa zamanda sonuçlandıralım. - En kısa zamanda. Eylül başında görüşmek üzere Sayın Cumhurbaşkanı. - Haydi o zaman, güle güle bakalım.
* * *
- Efendim, yine telefon. Rusya lideri Vladimir Putin arıyor. - Ha, onu bekletmeyelim. Bağla hemen. - Allooo! - Vilademir, nasılsın, iyi misin? - Redjep Tayyip, salaaam! Bravo, sen de birinci turda götürdün. Tebrik ederim. - Senin yüzde 83 raytinginin yanında benim yüzde 52'min lafı mı olur! - Seçildiğimde yüzde 63 falandı. Ukrayna'yla savaş başlayınca böyle oldu. - Yapma ya! Demek şimdi ben komşulardan biriyle savaşsam, yüzde 20 artış garanti desene? - Tabii ki. Bu arada malum, Batı yaptırımlarından dolayı bizim sebze ve meyve durumumuz kötü. Size zahmet iyilerinden seçip bize... - Zamanında o kadar domatesimizi kurtlu falan diye geri gönderdiğinizi unutmadık. - Bir daha tekrarlanmaz, merak etme. - Şu Cemaat okullarını da sekiz defa söyledik, hâlâ kapatmadınız. - O da kolay, kafanı takma. - Oldu o zaman. Bu arada bizi artık AB'ye karşı Şangay Örgütü'ne alırsın artık. Yeter oyaladığın. - Lafı ağzımdan aldın. İlk zirvede sizin üyeliğiniz gündem maddesi, hemen hallederiz. - Tamam o zaman. Haydi benim balkona çıkmam lazım. - Balkona mı? Hayrola, klimalar çalışmıyor mu? - Yok öyle değil. Balkon konuşması yapacağım. Halk bekliyor. - Anladım. Başarılar. Anayasal değişiklikler ve muhalefetle mücadelede bir yardımım olursa memnuniyetle. - Soracağım şeyler var. İlk fırsatta konuşalım. Sen de şu Suriye politikanı bi daha düşün bu arada. Haydi selametle.
* * *
- Beyefendi, beyefendi! - Ne oldu, yine mi yabancı bir lider telefon ediyor? - Evet efendim. Yani, hayır efendim. Yabancı lider de... Telefonda değil, buralara kadar gelmiş. - Kim o be? - Almazbek Atambayev. - O da kim ki? - Kırgızistan Devlet Başkanı, efendim. Hani vaktiyle Türkiye'de okumuştu. Size de "abi" diye hitap ederdi. - Haa, tamam, hatırladım. Ne istiyor ki şu arada? - Tebrik etmek istiyormuş efendim. - Yok canım! Kesin para istiyordur yine. Sav gitsin. - Peki efendim. - Dur bakalım, dur. Fikrimi değiştirdim. Çağır gelsin. - Tamam efendim. Hemmen!..
* * *
- Selamun aleyküm, Tayyip Abi. - Vay, Elmas Bey, hoşgeldin kardeşim. - Abi, çok tebrik ederim. Bu zamanda ilk turda bu kadar oyla... - Tamam tamam. Sen de benim şükranlarımı ilet Moğolistan halkına. - Kırgızistan, Tayyip Abi. - Ha, evet, tabii... - Şu bizim kredi işini de bir halletseydik?.. - Yav daha geçen yıl kaç yüz milyon dolar verdik! Küçücük ülkesiniz, yetmiyor mu? - Abi, hayat pahalı. Biz sizi seviyoruz. Siz de bizi anlayın. Ruslar haftaya 500 milyon dolar veriyor da. Siz Reza Zarrab Bey'i bize yönlendirseniz, o bile yeter! - Tamam söz, ilk fırsatta temin ederiz. - Abi, biz de yakında senin heykelini dikeriz Bişkek'te. - Bişkek ne be? - Bizim başkentimiz, Abi. - Haa, tamam. Yav... Sen bi dakka dursana. Gel sen de benimle balkona çık şimdi, hadi! - Balkona mı? Uygun düşer mi, Tayyip Abi? Yarın Putin'e misafir gideceğim. O ne der sonra? - Para isterken iyiydi, değil mi? Yav çık, bir şeyler söyle. Bir cümle olsa yeter. - Tamam, abi. Var öyle bi cümlem. - Söyle bakıym! - Uluu Türk Kaganatın kura albasak da, biz küçtüü boordoş Türk mamleketterinin birimdigin tüzüşübüz kerek. - Nee? Oğlum Moğolca konuşmayacaksın! - Kırgızca, abi! Türkçesi şu: Büyük Türk Kağanlığını kuramasak da, güçlü soydaş Türk ülkelerinin birliğini oluşturmamız gerek. - Güzeeel. Çok hoşuma gitti. Kredini en kısa zamanda cebinde bil. - Çok sağol, Tayyip Abi. Öpiym! - Tamam tamam. Hem artık devletlerimiz arasındaki bağları sıklaştıralım. Bunun için size yeni ve çok aktif bir büyükelçi göndereceğim. - Harika olur, abi. Göndermeyi düşündüğün kişinin adını bağışlar mısın? - Kardeşim Abdullah Gül.
@AksayHakan