Dünyada garip, bazen de beklenmedik şeyler oluyor. Yakın zamanlara kadar kendi aralarında oldukça sıkı ilişkileri olan Rusya ve Ermenistan bugün ciddi bir gerginlik yaşıyor.
Aslında gerginlik son aylarda belirgindi. Ama geçen hafta cuma günü öyle bir şey oldu ki, şaşırmamak elde değil. Başlıktaki soru da zaten geçen cumadan beri tartışılıyor: “Ermenistan Putin’i tutuklamaya mı niyetlendi?”
Bundan tam bir hafta önce bu köşede Putin hakkında yakalama kararı ne anlama geliyor? başlıklı bir yazım çıkmıştı.
Rusya-Ukrayna Savaşı uluslararası ortamı iyice zehirliyor, tehlikeleri arttırıyordu. Kısa süre önce Uluslararası Ceza Mahkemesi “savaş suçları gerekçesiyle” (Ukraynalı çocukların Rusya’ya kaçırılması ve sivillerin hayatını olumsuz etkileyen “altyapı saldırıları” nedeniyle) Rus lider Vladimir Putin ve Çocuk Hakları Komiseri Mariya Lvova-Belova hakkında yakalama kararı çıkarmıştı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi kararlarını 123 devlet kabul ediyor. Buna göre, Putin artık dünyanın önemli bölümüne gidemezdi, giderse tutuklanmayı göze almış olurdu. Örneğin, Rusya’ya en yakın ülkelerden Tacikistan da söz konusu Mahkeme’yi tanıyanlardan biriydi.
Cuma günü birdenbire bu ülkeler arasına Ermenistan’ın da katılması yolunda önemli bir adım atıldı. Uluslararası kamuoyu bu duruma şaşırdı. Rusya ise önce şaşırdı, sonra köpürdü. Sert eleştirilerin hedefinde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan vardı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Putin’le ilgili kararı 17 Mart’ta açıklanmıştı. Tam bir hafta sonra, 24 Mart’ta Ermenistan Anayasa Mahkemesi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin temelindeki Roma Statüsü’nün/Tüzüğü’nün Erivan tarafından da kabul edilmesi gerektiğine hükmetti.
Şimdi konunun parlamentonun gündemine gelmesi ve anlaşmanın onaylanması gerekiyor. Tabii eğer parlamentoda konunun karara bağlanmadan unutturulması yoluna sapılmazsa…
Peki, Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin bu açıklaması nereden çıktı?
Aslında mesele çok eskilere dayanıyor. Ermenistan, Roma Tüzüğü’nü 1999’da imzaladı. Ancak karar resmen onaylanıp yürürlüğe girmedi. Hatta 2004’te Anayasa Mahkemesi, kararın Ermenistan Anayasası’na uygun olmadığını belirtmişti.
2020’de İkinci Karabağ Savaşı’nı kaybeden ve daha sonradan defalarca Azerbaycan’ın askerî hamleleriyle karşılaşan Ermenistan, 2022’de yeniden Roma Tüzüğü’nü hatırlamış, gerekli onayların çıkarılması durumda Azerbaycan’ı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne şikâyet edebileceğinden yola çıkarak konunun bir kez daha Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmesi sürecini başlatmıştı.
İşte 24 Mart’ta bu süreçte önemli bir aşama geride kaldı. Ama bütün dünya “Putin’in tutuklanma ihtimalini” tartışırken “zamanlama oldukça manidar” olmuştu.
Bu kararın “Rusya’ya ihanet” anlamına geldiğini savunan Moskova’ya yakın Rus analistlerden Sergey Markov şöyle diyordu:
“Tam da Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne katılacak zaman buldular. Bu Paşinyan’ın küstahlığıdır. Rusya’nın ittifakı olmak bu mudur? Dağlık Karabağ’da Rus Barış Güçleri’nin süresi 2,5 yıl sonra doluyor. Biz askerlerimizi oradan çekersek, Ermenistan’dan çok daha güçlü olan Azerbaycan, Karabağ’ın tümünü kolayca ele geçirecektir.”
Daha objektif analizleriyle bilinen Rus uzman Arkadiy Dubnov ise şu ifadeleri kullanıyordu:
“Kararın gerekçesi Azerbaycan’ın saldırganlığına karşı önlem almak olsa bile, ortaya çıkan durum dünyadaki Putin’e yönelik tepkileri güçlendirecek bir tablo yaratmıştır. Bu kasıtlı mı oldu yoksa tesadüf mü, o da ayrı konu…”
Yazının başında iki ülke arasındaki ilişkilerde son aylarda gerginlik olduğuna işaret etmiştim. Rusya, tam da Ukrayna’da oldukça sıkıntılı aşamalardan geçerken Kafkasya’da ikinci bir cephe açılmasından çekiniyor. Bundan yararlanan Azerbaycan adım adım dengeleri kendi lehine çeviriyor.
Yaklaşık dört aydır Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan Laçin Koridoru Azerbaycan güçleri tarafından bloke edilmiş durumda. Karabağ’da ilaç bulunamadığından, benzin istasyonlarının çalışmadığından, elektrik ve doğalgaz kesintilerinin arttığından söz ediliyor. Karabağ yetkilileri, bu durumdan bölgede barış gücü olarak görev yapan Rusya’yı sorumlu tutuyor.
Başbakan Paşinyan hem İkinci Karabağ Savaşı’nda hem de son dönemde, Ermenistan’ın üyesi olduğu Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (KGÖA) ve Rusya’nın kendilerini korumamasından yakınıyor. Hatta yakınmalar giderek sert eleştiri ve protestolara dönüştü. Ermenistan Başbakanı KGÖA’nın Kasım toplantısında sonuç bildirisini imzalamadı. KGÖA’nün tatbikatına katılmayı da reddetti. Bir süre sonra da Avrupa Birliği güçlerinin Karabağ’da görev yapması yolunda girişimler başlattı.
Birçok yönden Rusya’ya bağımlı olan Ermenistan’ın bir anda ondan kopup Batı’yla kenetlenmesinin kolay olmadığını Başbakan Paşinyan da biliyor. Ancak Moskova-Erivan hattında gerginlik uzun süredir büyüyor.
Şimdi bir de bunun üzerine geçmişi 19 yıla dayanan Uluslararası Ceza Mahkemesi meselesi çıkınca ortalık alevlendi. Veya alevlenmeye başladı.
Rusya Dışişleri bu durumun “kabul edilemez” olduğunu Ermenistan’a bildirdi. Putin’in sözcüsü Peskov konuyu Ermeni makamlarla görüşeceklerini söyledi. Bazı ateşli yorumcular, Rusya’nın Ermenistan’ı “dost olmayan ülkeler kategorisine alabileceğini” savundu.
Putin bu konuda şimdilik susuyor. Belki de ortaya çıkan bu sürpriz durumu Paşinyan’ın açıklamasını bekliyor. Eğer tatmin olmazsa Rusya’nın bölgeyi karıştırması çok zor değil.
Hakan Aksay kimdir?Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı. Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı. Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da ‘3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu. 2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı. |