Çocuğunuz, uzun süre uğraştıktan sonra yaptığı resmi size gösterdiğinde, pek bir şeye benzetemeseniz de...
“Doğrucu Davut” olmak şart mı yani?.. Ara sıra yalan söylemek hayatı kolaylaştırmaz mı?.. Hani şu “zararsız” yalanlardan?..Çocuğunuz, uzun süre uğraştıktan sonra yaptığı resmi size gösterdiğinde, pek bir şeye benzetemeseniz de, “Bu ne rezalet!” demezsiniz herhalde. Tersine, harcadığı emekten dolayı onu överken, küçük bir yalan söylemekte sakınca görmezsiniz:
- Aferin çocuğum, çok güzel olmuş!..Konuk olduğunuz evin hanımı, kan-ter içinde yaptığı yemeği önünüze koydu. Tattınız. Aman Tanrım! “Yahu kadın, bu yaşına gelmişsin, hâlâ yemek yapmasını beceremiyorsun!” mu diyeceksiniz? Elbette hayır. Ne söyleyeceğiniz belli:
- Elinize sağlık, çok lezzetli!..İçinizde büyük bir sıkıntı var. Kendi kendinizi yiyip duruyorsunuz. Yanınızdaki neşeli insanlara belli etmemeye çalışıyorsunuz. Ama yine de biri fark edip ne düşündüğünüzü soruyor. En uygun cevap, yalan olanı:
- Hiçbir şey düşündüğüm yok; dalmışım...Yaşı biraz geçkince bir kadın, zamana savaş açarak gençler gibi giyinmeye ve makyaj yapmaya karar almış. Belli ki, kendisi için çok önemli - ve belki de son - bir raunda hazırlanıyor. Yeni görüntüsünden sevinçli bir heyecana kapılmış. “Nasıl buldun?” diye sorarak sizin de onaylamanızı istiyor. Ona tam istediği cevabı veriyorsunuz:
- Gayet şık, çok yakıştı!..Bunlar, “doğru” değil, “uygun” yanıtlar. Çoğu zaman, gerçeklerden en az bizim kadar yorgun olan karşımızdaki kişinin duymak istediği şeyler. Zararsız yalanlar...Bunları söylemekle günaha girmezsiniz. Dürüstlük ilkenizden ödün vermiş de sayılmazsınız.Aranızda “Asla yalan söyleyemem” diyecekleriniz çıkabilir, “İstesem de beceremem ki, yüzüm kızarır” tezine sarılacak kadar “dürüstlük timsali” olanlarınız da vardır belki. Hatta prensiplere hayattan daha çok bağlı olanlarınız bile çıkabilir…Siz yine de bu kadar katı, yüzeysel ve uzlaşmaz olmayın bence.Yalanı tek bir ceza maddesiyle yargılayıp mahkûm etmeyin.İzlemediyseniz, mutlaka görmenizi önereceğim
Roberto Benigni’nin ünlü
Hayat Güzeldir filmi baştan sona yalanla doludur. Güldüren, ağlatan ve düşündüren mükemmel yalanlarla...
Bana öyle geliyor ki, insanlar büyük ve tehlikeli yalanları sıkça söylerken, küçük ve zararsız olanları telaffuz etmekte nedense tutuk davranıyorlar.Oysa bunlar, bin bir güçlükle dolu hayatta, insana biraz da olsa iyimserlik, özgüven ve yaşama sevinci veren sözler, küçük mutluluklar...Küçük mutluluklara ise büyük ihtiyaç duyuyor insanlar.Zaten ne demiş akıllı bir adam:
- Yaşam küçük mutluluklardan ve büyük rezaletlerden oluşur!..