Rusya son haftalarda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da aktifleşiyor. Hem Libya’da, hem...
Rusya son haftalarda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da aktifleşiyor. Hem Libya’da, hem de Suriye’de arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Ama bir farkla: Libya’da Batılı ülkelere yaktığı yeşil ışıkla askeri operasyonun yolunu açtığı için, bu “arabuluculuk misyonu” Batı tarafından selamlanıyor (Zaten Rusya, bu misyonu yerine getirirken G-8 adına da davranıyor.). Ama Suriye meselesi bambaşka…
Orada Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Suriye karşıtı kararını Çin ile birlikte önleyen ülke durumunda. Bundan dolayı Batılı başkentlerden Moskova’ya karşı sert tepkiler yükseliyor. Ama Rusya aldırmıyor. Suriye’de olan bitenleri sanki görmezden geliyor, dökülen kanla ve sivillere yönelik katliamlarla ilgili tepki bile göstermiyor. Kremlin, Suriye lideri
Başar Esad’a uluslararası alanda onu koruyacağı güvencesini vermiş durumda. Rusya Dışişleri Bakanı
Sergey Lavrov Suriye konusunda yaptığı bir açıklamada, “Hiçbir devlet kendisine karşı düzenlenen ayaklanma karşısında susmaz. Biz Esad’ın vaat ettiği reformların gerçekleştirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Muhalefetin de Esad’ın diyalog çağrısına cevap vermesi gereklidir.” diyor. Öte yandan son günlerde Rusya Devlet Başkanı özel temsilcisi
Mihail Margelov, “ne olur ne olmaz” tavrıyla Suriye muhaliflerini Moskova’da bir araya getirmeye ve onlarla şimdiden iyi ilişki kurmaya çalışıyor. * * * Ülkenin dış politikasını, Batı ile işbirliği temelinde yeniden biçimlendiren Devlet Başkanı
Dmitriy Medvedev’in her alanda ABD ve AB ile yakınlaşma çabasına karşın, Rusya’nın Suriye konusundaki bu farklı tavrının nedeni ne? Bunu gerisinde sadece Batı’yı frenleme isteği mi yatıyor? Yoksa Sovyetler Birliği döneminden beri Moskova’nın geleneksel müttefiki Şam’ı koruma arzusu mu? Suriye gerçekten de Rusya’nın bölgedeki en önemli müttefiklerinden. İki ülkenin siyasi ve ticari ilişkileri istikrarlı. Şam askeri alanda Moskova’nın her zaman iyi bir müşterisi olageldi. Kremlin bu imkânları kaybetmek istemiyor. Ama bu ana faktör olamaz; Rusya Libya’da ve hatta İran’da milyarlarca dolar kaybetmek pahasına farklı politikalara yönelebildi; zaten ekonomisi bu tür zararları karşılayabilecek kadar güçlü. (Bu arada, Rusya filosunun Akdeniz’deki varlığı açısından stratejik değer taşıyan Tartus deniz üssü Suriye’de; bunun önemi az değil. Ayrıca çeşitli kaynaklara göre Suriye’deki Rus askeri danışmanlarının sayısı 2 binden fazla.) Peki, Esad’ın
Kaddafi’den, Suriye’nin Libya’dan farkı ne? Üstelik Suriye’nin pek fazla doğal zenginliği de yok. Buradaki petrol de fazla değil. Ama bu ülkenin zenginliği başka: Jeopolitik konumu. Suriye, Ortadoğu’da stratejik bir yerde bulunuyor. Deyim yerindeyse bölgenin terminali, petrol deposu, önemli bir geçiş noktası. Akdeniz ile Arap ve Müslüman dünyasının önemli bir kesişme merkezi. Bu açıdan, petrolü bol olsa da, coğrafi konum olarak “epeyce uzak bir yerlerde” bulunan Libya’dan oldukça farklı. Ve burada silah kullanmak, Libya’da olduğundan daha hassas bir mesele. Suriye’nin pek çok komşusunun ve bu arada ezeli düşmanı İsrail’in son zamanlarda genellikle sessiz kalmayı tercih etmesi de bu hassasiyete dayanıyor. Kendi nüfusunun güvenliğini Arapların özgürlüğünden daha fazla önemseyen Tel-Aviv, iyi tanıdığı ve öngörülebilir saydığı ezeli düşmanını, sürpriz gelişmelere yeğliyor. * * * Lavrov, Suriye için “Bölgenin anahtar ülkesidir, onu istikrarsızlaştırma denemeleri korkunç sonuçlara yol açabilir” diyor. “Korkunç sonuçlar”ı ararken, Suriye’de düzenlenecek bir askeri operasyonun, onun sıkı ilişki içinde olduğu İran’a uzanabileceği ihtimalini görüyoruz. İran iktidarı ise zaten uzun süredir ABD’nin temel hedefi. Suriye’de iktidar devrilirse, hem onu destekleyen Tahran ve Hizbullah ciddi güç kaybına uğrayabilir, hem de belki “Arap devrimleri”, İran üzerinden çok daha geniş alanlara yayılabilir. Kimilerine göre, bu alanın içinde bazı eski Sovyet cumhuriyetleri ve bu arada Rusya da yer alabilir. En azından bu doğrultuda senaryoların olduğunu vurgulayalım ve bunları haftaya ele alacağımızı belirterek yoruma birkaç günlük ara verelim.