Metro Turizm otobüsünde uyuyan kadının yüzüne boşalan muavin ‘sapık’ değildir.
Ona ‘sapık’ diyerek öcü muamelesi yapmak o kişiyi aramızdan uzaklaştırıyor; oysa failler canavar değil, gün içinde karşılaştığımız sıradan kişiler onlar.
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği anlatmıştı, hatırlayalım:
[...] Faillerin hemen hepsi ne sapıktır, ne de canavardır, gündelik hayatta karşılaşabileceğimiz sıradan kişilerdir.
Evli-çocuklu insanlar, öğretmenler, şoförler, doktorlar, abiler, babalar, sevgililer, nişanlılar vb.
Failleri sapık ve canavar diye tarifleyip uçlaştırdığımız zaman onları görünmez kılarız.
Hayatımızdaki kimseyle özdeşleştiremeyiz.
Faillerin kendisi de uyguladıkları şiddeti sorgulamaz, hep uzaklarda bir yerlerde suç işleyen canavar ve sapıklardan bahsedilir.
Bu bahsedişler, cinsel şiddet mitlerini besliyor; yani cinsel şiddetin ’cinsel dürtüleri kontrol edememe’ ya da ’bir tür akıl hastalığı’ ile ilgili olduğu algısını yaratıp failin yaptığı davranışın sorumluluğunu hafifletiyor.
Cinsel şiddetin ’bir güç kullanımı’ ve ’kontrol altına alma eylemi’ olduğu gerçeğini de perdelemiş oluyor.
Metro Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Çiğdem Öztürk olayın doğruluğunu ve üzüntüsünü kamuoyu ile paylaşırken Metro Turizm’in sahibi Galip Öztürk Twitter’dan şu açıklamayı yaptı:
"Paralelci pislikler vatan haini olduğunuzu biliyoruz hizmetin selameti içinmi metro ile uğraşıyorsunuz vallahi sizden herşey beklenir."
Şimdi, muavinin, üzerine boşaldığı kadın, bekliyor o hâlde ki, spermler delil olarak kullanılsın.
Bu sırada muavinden örnek sperm alınıyor, serbest bırakılıyor.
Muavin savunmasında, iddiaya göre ‘su döküldü’ diyor.
Yani, adamın biri, bir kadının üstüne otobüs yolculuğu sırasında, kadın uyurken boşalabiliyor ve ‘su döküldü’ diye üstünü kapatabileceğini sanıyor.
Artık otobüste uyuyamayacak mıyız? Bırakalım uyumayı, binemeyecek miyiz?
Yoksa tacize, tecavüze alıştık ve artık şaşırmıyor muyuz?
‘Kızın o saatte otobüste ne işi varmış’ diye soran zihniyet, bütün kadınları eve kapatıp sonra da attıra attıra mahalle turuna mı çıkacak?
Bu olayın takibi, artık kadın örgütlerinin de ötesinde. Adım adım, bir arada yaşayamaz hâle geliyoruz. Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Günlük koşturmaca ve tükenmişlik içerisinde, olanlara bir bakış atıp işimize dönüyoruz.
Ve Sayın Öztürk, yüze boşalmakla paralelci yapının nasıl bir bağlantısı var Allah aşkına? ’Vatan haini’, ‘hizmet selameti’ demişsiniz; farkında mısınız, otobüsünüzdeki muavin, bir kadının yüzüne boşalıyor! Hizmet selametinden anladığınız bu mu sizin? Ola ki ‘paralelciler’ koştu, geldi plan kurdu, sizi hedef belirledi; otobüsünüzde bir kadının -ki böylesine muhafazakâr bir toplumda- yüzüne boşalan bir muavininiz var! Bunu idrak edebilir misiniz? Sisteminizi sorgulamanızı ve alacağınız önlemlerden bizi haberdar etmenizi bekliyoruz.
Türkiye’deki en büyük problemlerden biri cinsel açlık. Cinselliği nereden öğrendi sizce o muavin? Öğrendiği kaynakları kim hazırladı? Kimin bakış açısı ile hazırlandı? Bu bir zincir rezaleti. İzlediğiniz pornolar gerçek değil bayım! Otobüste uyurken yüzümüze boşaldığınızda sandığınız gibi zevkten dört köşe olmuyoruz. Çığlık atıyoruz!
Fakat umutlu bir şey var. Sosyal medyanın gücü. Eskiden olsa bu olay, bize ulaşmayabilirdi. Ekşi Sözlük’ten ana akım medyaya ulaştı.
Bu gücün farkında olalım. Susmayalım. Paylaşalım. Davayı takip edelim.
İlk önce kendi gücümüzün farkında olalım.
Referans noktamız, maruz kaldığımız, bu ecüş bücüş durumlar olsa dahi, dünya bundan ibaret değil, olmamalı.
‘Otobüste erkek yok muymuş, ağzını burnunu kırsaymış’ tartışmalarına rastladım. Ağız, burun kırmakla, yine erk’e başvurmakla, bastırıp yok etmekle düzelir mi bu mekanizma sanıyorsunuz?
Müfredata cinsellik dersleri koyulmalı!
Bu arada, Türkiye’ye girişi engellenenlerin şanslı olduklarını, bilinmez güçler tarafından korunduklarını düşünmeye başladım.
Haftasonu yoğun bakımdaki aile büyüğümüzü ziyarete -otobüsle- gidecektim. Kafama -ters tarafını yüzüme denk getirip- bir kask takmayı planlıyorum. Elimde zehirli su taşıyacağım. Çantama iğneler yerleştireceğim. Ve o vakte kadar hızlandırılmış Aikido dersleri alacağım. Sonra da kolumun içine bir pense saklayacağım.
Bunu da gördük!
Bu olay, yine, yalnızca tek bir kadına yapılan cinsel şiddet vakası değildir. Tüm kadınlara ‘Size istediğimiz zaman dilediğimiz haltı yaparız, ceza da almayız, serbest bırakılırız’ diyen dehşet verici bir ipi salınmışlıktır.
Çözümü, önce, hukuktan bekliyorum.
Ses çıkarmayı da hepimizden!