Bazen kendi insanlarımı buluyorum. William Zinsser da onlardan biri. Uzun süre aç kalmışım da şapur şupur dalmışım gibi okuyorum onu.
“6.45 Yayın” sayesinde karşılaştık. On Writing Well diye bir kitabı var. İyi Yazmak Üzerine masada* duran hali.
William Zinsser geçtiğimiz salı günü bu dünyadan başka bir yere gitti. Umarım ilham vermeye-almaya devam ediyordur. Dilerim, güzelce dinlenip gülümsüyordur.
1922 yılında doğmuş Zinsser, gazeteciliğe 1946 yılında New York Herald Tribune’da başlamış. 1970’lerde Yale Üniversitesi’nde yazmak üzerine dersler vermiş.
Kitabı, her yere taşımalık, dönüp dönüp okumalık, birlikte yatıp kalkmalık.
Altını çizmeden okuyamıyorum. William Zinsser:
- Yale’de beş yıldır nesir yazma dersi veriyordum.
- 2004’te Writing About Your Life isimli bir kitap yazdım.
- Yazı yazmak zor, yalnızlıktan beslenen bir işti.
- İyi nesrin merkezinde [...] kişisel alışveriş vardır. [...] İki çok önemli özellik çıkar: İnsanlık ve sıcaklık.
- Basitlik: Bir işe yaramayan kelimeler, daha kısası olan uzun kelimeler, fiilde zaten anlamı verilmiş zarflar, kimin ne yaptığını bulanıklaştıran edilgen yapılar -işte bunlar bir cümleyi zayıflatan seyreltici maddeler.
- Profesyonel yazarların karşısına sürekli “bir ara bir şeyler yazmayı denemek istiyorum” diyen insanlar çıkar -yani kendi mesleklerinden (örneğin sigorta ya da gayrimenkul işinden) emekli olduklarında yazı yazmayı denemek isterler ama bu zordur. Ya da “bunun hakkında bir kitap yazabilirim” derler. Bunu yapabileceklerini hiç zannetmiyorum.
- Karışıklık: Atabildiğiniz her şey için minnettar olun.
- [...] Bu yüzden en temel kural şudur: Kendiniz olun.
- “Ben kimim ki kendi düşüncelerimi söyleyeyim” diye soruyorlar. “Ya da kendi hislerimi?” Ben de onlara “sen kimsin ki kendi düşüncelerini söylemeyesin” diyorum. “Yalnız bir tane sen varsın. Başka hiç kimse ne aynı şekilde düşünebilir, ne aynı şekilde hissedebilir.”
- Tarz ruha bağlıdır.
- “İnsiyatif alındı” ya da “öncelikler sıralandı” gibi kişisel olmayan edilgen cümlelerin içinden bu kişileri görebilmek zor.
- Kendi kimliğinize ve fikirlerinize güvenin. Yazmak bir ego işidir ve bunu kabul etseniz iyi olur. Devam etmek için bu enerjiyi kullanın.
- “Kim için yazıyorum?” Bu esaslı bir sorudur ve esaslı bir cevabı vardır: Kendiniz için yazıyorsunuz.
- Gazeteci üslubu diye bir tarz var ve bunu her kim kullanırsa onun tarzındaki tazeliği öldürür.
- Yazı yazarken önemli olan hız değil orijinalliktir.
- Ben tamamen kulağımla yazıyorum ve bir şeyi başkaları görmeden kesinlikle kendi kendime sesli okuyorum.
- İşte yazarlar da tam olarak bunu yapmalılar –gelen her yeni kelimeye bakıp “buna ihtiyacımız var mı” diye sormalılar.
- Yazmak yazarak öğrenilir.
- Duvardaki grafitilere ve ilaç prospektüslerine göz atın.
- Yoksa onlar çok aptal olduğu için mi yazınızı özetliyorsunuz?
- Bitirmeye hazır hissettiğinizde bitirin.
- Kısa, uzundan iyidir.
- Gerekmiyorsa zarf kullanmayın.
- Kafanız karışsın. Yorgun olun. Depresif olun.
- Ama üniversite dergisinde yazar olmak pek de ehlilik göstergesi değildir; oysaki hedefe emin adımlarla ilerleyen kaplumbağalar genellikle dergilere yazı yazan tavşanları geçer. [...] Yarışmayı unutun ve kendi hızınızı yakalayın. Sadece kendinizle yarışıyorsunuz.
- Modern gazetecilerin, yazılarını hızlı ve kolay okunur hale getirmek için yazdıkları cüce paragrafları -dilsiz mucizeler- düşünüyorum da...
- [...] İnsanlar umursadıkları ve sevdikleri bir şey hakkında yazıyorlarsa işlerini şevkle ve daha iyi yaparlar.
- Yazmanın bitmiş bir ürün değil, evrimleşen bir süreç olduğunu anlayana kadar iyi yazamazsınız.
- Okuyucunuzu son cümlenizde nerede bıraktığınızı hiç unutmayın.
“Ultimately, the product any writer has to sell is not the subject being written about, but who he or she is,” Mr. Zinsser wrote in On Writing Well. / “Nihayetinde, herhangi bir yazarın ürünü / eseri / işi, hakkında yazdığı konudan değil; o yazarın kim / nasıl biri olduğundan dolayı satar.”
Mr. Zinsser bunları demiş, İyi Yazmak Üzerine kitabında.**
Seni seviyorum Willy... İyi ki tanıştık... Mekânın, senin cennetin nasılsa öyle olsun...
William Zinsser anlatıyor…
* “Masa'm’da duran hali” yazıp sonra -m’yi silip onu sadece “masa”ya çevirme mücadelesi, bir tür iç çatışma.
** Bir dersinde, Paul McMillan da “sanat yoktur sanatçı vardır” demişti. Nedense o lafı da hiç unutmadım. Gözlerim kocaman açılmıştı.
Not: Kitapta çevirmenin adını göremedim, araştırınca buldum, Barış Tanyeri yapmış. 6.45 ekibine William Zinsser ile beni tanıştırdığı için çok teşekkür ederim.