Gül’ün bir oyun planı var mı? Aktif siyasete dönük bu ‘oyun planı’ için ne zaman, nasıl düğmeye basar Abdullah Gül? Bilemiyorum. Kesin duyumlara sahip değilim. Ama şu rahatlıkla söylenebilir: Gül’ün bir oyun planı var, uygulamaya sokmak için de bekleyecek. Ne zamana kadar?.. Gül bugün için bazı ‘Erdoğan karşıtları’nı çileden çıkaracak kadar ihtiyatlı, eski deyişle aşırı müdebbir davranıyor. Bu muhalif odaklar, Gül’ün bir an önce meydanlara atılıp Erdoğan’a bayrak açmasından yana. Ama Gül bekliyor. Hayrünnisa Hanım dayanamadı, patladı ama Abdullah Gül sabır taşı gibi... Peki, ne zamana kadar? 2015 genel seçimine kadar.
Hayrünissa Hanım dayanamadı, patladı ama Abdullah Gül sabır taşı gibi... Peki, ne zamana kadar?
Gül’ün on ay daha kıpırdayacağına ihtimal vermiyorum. Gül, önce Türkiye’yi gözleyecek... Erdoğan-Davutoğlu ikilisinden gözlerini ayırmayacak... Tabii bu çerçevede, AKP’deki iç akıntıları yakın markajda tutacak... Gitgide kırılganlaşan Türk ekonomisini izleyecek... Irak’ıyla, Suriye’siyle, Gazze’siyle yangın yerine dönmüş Ortadoğu’ya bakacak... Ve Gül, 2015 Haziran ayındaki milletvekili seçimlerinden çıkacak sonuca göre de, oyun planı konusunda düğmeye basıp basmayacağına karar verecek.
Emin misin? Nasıl olabilirim ki? Kafaların içini okuyan bir makina daha icat edilmiş değil. Ama iki dudağının arasından bir söz çıkmadan bile dokuz kere yutkunan Sayın Gül’ün 2015 seçimlerini görmeden kımıldayacağına ihtimal vermiyorum. Doğrusu da bu galiba. Öncelikle Erdoğan-Davutoğlu ikilisi seçim sandığında ne yapacaklar? AKP genel seçimde yüzde 45’in altında kalırsa, Erdoğan’ın tek adamlığı büyük darbe yer. 30 Mart yerel seçimlerinin yüzde 43’ünü unutmayın. Bu oran, Erdoğan’ın başkan babalık için istediği anayasal çoğunluğu büyük ihtimalle getirmez. Hatta CHP önümüzdeki kurultay sonrası bi gayret silkinirse, bir CHP-MHP koalisyonu dahi gündeme çıkar. Bu ihtimaller, hiç kuşkum yok, Erdoğan’ın korkulu rüyasıdır, giderek kâbusa da dönüşebilir. Bir başka deyişle: 2015 yazından başlayarak Erdoğan da Çankaya Köşkü’nde kendisini, tıpkı Özal ve Demirel gibi, partisi AKP elden gitmiş ve yalnızlaşmış bir cumhurbaşkanı olabilir. Bu ihtimal yabana atılmasın. Böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi, AKP’de, hem tavanında hem tabanında yüzlerin bir anda Abdullah Gül’e dönmesine yol açar.
Gül, Erdoğan’a bayrak açmasından yana olan bazı ‘Erdoğan karşıtları’nı çileden çıkaracak kadar ihtiyatlı
Bu arada unutmayın. Daha bugün bile,“Erdoğan’dan sonra AKP’nin başına kim gelsin?” anketlerinde Gül’ün adı açık ara en tepede çıkmaktadır. Bu malum. Öyle ama Erdoğan Gül’ü istemedi. Erdoğan’la Gül, hayata, Türkiye’ye ve dünyaya farklı bakıyorlar. Gül demokrat, Erdoğan değil. Gül hukuka saygılı, Erdoğan değil. Gül farklı hayat tarzlarına saygılı, Erdoğan değil. Gül’ün yüzü Batı’ya, AB’ye dönük, Erdoğan’ınki değil. Gül’ün siyasal kariyerinde bir demokrasi ve hukuk okulu olarak Avrupa Konseyi deneyimi var, Erdoğan’ın yok. Gül’ün üslubu ılımlı, Erdoğan’ın sert. Gül kutuplaşmadan kaygılı, Erdoğan değil. Zaten hep limoni olan Hayrünnisa Hanım-Emine Hanım ilişkilerine de yansıyan görüş ayrılıkları, Erdoğan’ın 2007’de Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’nı gönülsüzce -ya da eski deyişle kerhen- kabul etmesine neden olmuştu. Bu arada not etmekte yarar var. Askeri vesayet, AB’den müzakere tarihi, Kıbrıs ve Kürt açılımları gibi Türkiye’nin yaşamsal konularında -özellikle 2007 öncesinde- Gül’ün Erdoğan’a göre daha cesur ve atak davrandığına dair ilginç örnekler vardır. Sözü uzatmak, ayrıntıya girmek gereksiz. Kısacası: Erdoğan, bugün Gül’ü istemedi. Yarın ne olur? Anlaşılan, Gül şimdi sırasını bekleyecek. O sıra gelir mi? Uzak ihtimal değil. Ama önce 2015 genel seçimleri...