Kılıçdaroğlu Erdoğan'a demiş ki:
18 yıldır iktidardasınız,hâlâ adaletten hukuktanreformdan söz ediyorsunuz. İnsanın yüzü biraz kızarır.
Haksız mı? Elbette haklı Kılıçdaroğlu.Adalet...Hukuk...Reform...Bu sözcükler Erdoğan'ın ağzına yakışmıyor.İğreti duruyor.İnandırıcı olmuyor.Çünkü memlekette başını nereyeçevirsen adaletsizlik kol geziyor.Hukuk ayaklar altında.Demokrasi çok uzaklarda...Yıllardır öyle.Bakın, Prof. Daron Acemoğlu ne demiş:
Sağlıklı büyümenin şartı demokrasi...Demokrasinin ciddi gerilediğini görüyoruz.Fikir özgürlüğünde de 2007'den itibarenciddi gerileme var. Türkiye şu andaen fazla gazetecinin cezaevinde olduğu ülke...
Adalet, hukuk, demokrasi...Evet, bu sözcükler ağzınıza yakışmıyor.Bakın, HDP 2019 yerel seçimlerindetam 65 belediye kazanmıştı.Neredeyse hepsine el koydunuz.65 belediyenin 48'ine kayyım atandı.6 belediye başkanına da mazbatasıverilmedi. Kısacası, 65 belediyeden 54'ündehalkın oyunu hiçe saydınız.65 belediyeden 54'ünde darbe yaptınız.Şimdi bu "darbe"yi, anlaşılan o ki,İstanbul'la İzmir'e yaymak niyetindesiniz. Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma açtınız.Tunç Soyer'le uğraşıyorsunuz.
Yoksa, geçen yılki yerel seçimlerde yaşadığınız bozgunun intikamı mıdolaşıyor kafanızın içinde?..Evet öyle, adaletti, hukuktu, reformdu sizin ağzınızda iğreti duruyor,evet öyle, sizin ağzınıza hiç yakışmıyor.Neden mi?Aşağıdaki haberi bi zahmet okuyun:
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, 21 Mart 2017'de Diyarbakır'daki Nevruz kutlamasınakatılmak isterken öldürülen23 yaşındaki Kemal Kurkut'undavasında tek sanık olanpolis memurunun beraat etmesine tepki gösterdi:
"Burada tek bir karar var: Kolluk gücünü, daha doğrusudevlet adına suç işleyenleri aklamak.Bu bizim ilk tanık olduğumuzcezasızlık kararı değil maalesef.Bu adliyelerden her zaman adaletsizlik çıkıyor. Kameralarönünde üst tarafı çıplak bir vaziyetteherkesin canlı tanıklığıyla işlenenbir cinayette Kemal Kurkut,öldürüldüğünü ispatlayamadı.Daha önce bir aile yakılaraköldürüldü, sanıklar beraat etti.Roboski'de TSK savaş uçakları 11'i çocuk 33 genci katletti. Dava açılmasına bile gerek duyulmadı.Evin içine panzer girdi,7 ve 8 yaşındaki Muhammed ve Furkan kardeşleri öldürdü,panzeri kullanan kişiye19 bin lira para cezası verdiler. Uğur'u, Ceylan'ı öldürenler ceza almadı. Bu topraklarda Kürdün öldürüldüğü davalardaceza çıkmamıştır.Kemal Kurkut kararı daadaletsizliğin resmidir.
Meral Beştaş haklı, Kemal Kurkutkararı "adaletsizliğin resmi"yse, aşağıdaki sekiz kare de "cinayetin fotoğrafı"dır.
Ve Özlem Akarsu Çelik'in GazeteduvaR'daki 24 Mart 2017tarihli yazısından bazı satırlar:
23 yaşındaki Kemal Kurkut'un21 Mart 2017 günü Diyarbakır'da,Newroz'un kutlanacağı alandaöldürüldüğü anın tek tanığı değildiAbdurrahman Gök.Ancak onun çektiği fotoğraflar,cinayetin inkâr edilemez kanıtıydısekiz kare. O sekiz kare,ana kuzusu, müzik öğrencisi Kemal'in,öyle iddia edildiği gibi,canlı bombaya benzer bir hali yokken, üstü çıplakken polis tarafındanvurulduğunun açık ispatıydı.Tanıkların hiçbiri Diyarbakır Valiliği'ninyaptığı "Canlı bombaydı, vuruldu"açıklamasına karşı çıkmazken... Tüm ajanslar aynı haberi geçerken...Herkes, "Diyarbakır'da Newrozalanına bıçakla girmeye çalışanbir kişi vurularak öldürüldü"haberine inanmışken...DİHABER, Abdurrahman Gök'ün sekizkare fotoğrafını paylaştı ve gerçek ortaya çıktı.Bir gazeteci, çektiği sekiz kare fotoğrafla herkesin karşısına dikildi ve dedi ki:
"Alayı yalan!Gerçek burada. Kemal Kurkut canlı bomba değildi,polis tarafından öldürüldü".
"Newroz gecesi hiç uyuyamadım"diyor gazeteci Abdurrahman.Devam ediyor:
"Çocuk sanki bana baktı…Refleksle ona doğru koşmuştum. Sanki fotoğraf çektiğimi fark etti. Bir an bana baktı.Sabaha kadar çocuğun o bakışınıdüşündüm, suratındaki o ifadeyi. Yavaş yavaş renginin solup yere düştüğünü..."Sesi titriyor, içini çekiyor:"Keşke orada olmasaydım dedim. Keşke bu anı görmeseydim." Şunlar da gazetecinin sözleri:"Fotoğrafları yayımlama, başına iş alırsın dedi yakınlarım.İsminle yayımlama dediler. Ama orada benim dışımdafotoğraf çeken yoktu.Yayımlanınca,benim çektiğim anlaşılacaktı.Her gün evleri basılan,gözaltına alınan,tutuklanan meslektaşlarımı görüyorum.Bunlar benim de başıma gelebilir.Aklıma hepsi geldi."
Devam ediyor gazeteci:
"Ama bu fotoğrafları yayımlamak,hakikate karşı bir borçtur.Ya yapmayacağız bu mesleğiya da gerçek neyse onu yazacağız. Eğer bu mesleği seçmişsek, gerçekleri anlatmaksa derdimiz,vicdanen o çocuğun gözlerini,bağırışını unutamam ben..."
Bu satırlar 24 Mart 2017'de,GazeteduvaR'da, Özlem Akarsu Çelik'inköşesinde çıkmıştı.Ben de 25 Mart 2017'de tarihli T24 yazımda onları alıntılamış,şu cümlesinin de altını çizmiştim:
Bu coğrafyada doğmak,acılara doğmaktır!
Diyarbakır mahkemesinden Salı günüçıkan karar da bu acı gerçeğinbir kez daha doğrulanmasıdır.Hâlâ adaletten, hukuktan dem vurabiliyorsanız, hâlâ bir nebze utanma duygunuz kaldıysa, Ümit Kıvanç'ın GazeteduvaR'daki yazısını okuyabilirsiniz. Ben sadece bir bölümünü köşeme alıyorum:
Hapisteyken, askeriyenin iş makineleriyle duvar yıkarak yürüttüğü operasyonda kolu koparıldıktan, koparılan kolu çöpe atıldıktan, çöpe atılmış kolu köpeğin ağzında bulunduktan sonra, işinden kararnameyle ihraç edildikten sonra, itiraz edip hakkını aradığında yakın mesafeden plastik mermi yağmuruna tutulup işkence edildikten,yerlerde sürüklendikten sonra hak-adalet mücadelesinden vazgeçmeyen Veli Saçılık'ın bankadaki parasına haciz kondu. Ona para aktarılan iki işleme de müdahale edilip eline para geçmesi önlendi. Gerekçe, işten atılmasını protesto ve bu haksız kararın geri alınmasını talep etmek için Ankara'da, Yüksel Caddesi'nde yürüttüğü oturma eylemlerinde polisin yazdığı para cezalarını ödememiş olması. Veli Saçılık şöyle duyurdu:
"Ağaç kökü yesinler" dediler ve uygulamaya geçtiler. Bunun dışında kooperatife gönderilen ödemeye de haciz konuldu. Ağaç kökü yemem için bütün koşullar hazır artık.
Veli Saçılık bunun üzerine vergi dairesine gitti. Karşılaştığı muameleyi şöyle anlattı:
Bu sabah Veraset Harçlar Vergi Dairesine gittim. Banka hesabına haciz kararı Maliye Bakanlığından gelen isim listesi sonucunda gerçekleşmiş. Yani kişiye özel bir uygulama. "Bütün parama el koydunuz, elektrik, su faturasını nasıl ödeyeceğim"soruma "onu bilemeyiz" cevabını aldım.
Bütün bunların yaşandığıTürkiye'de, siz kalkmış hâlâ adaletten, hukuktan,reformdan söz edebiliyorsunuz.Bu sözcükler ağzınızda, bir kez dahatekrarlıyorum, fena halde iğreti duruyor.Kılıçdaroğlu haklı.Biraz olsun utanmıyor musunuz?Hiç mi utanma duygunuz kalmadı?