Amerika'yı yangın yerine çeviren haksızlığı özetleyen bir slogan:Adalet yoksa, barış da yok!Adaletsizliğe isyan eden bir pankart.Ümit Kıvanç'ın Gazete Duvar'daki çarpıcı yazısındaki o satırlar aklıma geliyor:
George Floyd’u yere yatırmış, diziyle boynuna basan, eli cebinde, evet, cebinde!, bir insanı bu şekilde işkence ederek öldürürken en ufak rahatsızlık duymadığı belli olan, aksine, hep aradığı fırsatı bulmuş birine özgü memnuniyeti derisinin bütün gözeneklerinden havaya saçan, öyle ki, o saçılanların pis kokusunu dijital fotoğraftan bile alabildiğimiz o faşist var ya, evet, o ırkçı katil, fotoğrafta özdeşleşeceğin kişi odur, yerdeki zavallı adam değil! Sen Soma’da polisin yere yatırmış olduğu protestocuyu tekmeleyen kirli ruhlu genç adamın, yine yere serilmiş delikanlıyı üç-beş kişi tekmeleyerek öldüren gözü dönmüş katillerin kankasısın. Hakikatle ilişkini öylesine yitirdin ki, baktığın fotoğrafta ruh ikizini nerede arayacağını kestiremiyorsun.
Haklısın Ümit.Bu ülkede gerçekle ilişkisi kaybolup gidenler o kadar çok ki.Gerçeğe yabancılaşanlar o kadar çok ki.Gözlerinin önündeki çırılçıplak gerçeği göremeyenler, bu gerçeğe gözlerini kapatanlar o kadar çok ki.Bu memlekette adaletti, hukuktu bu nedenle yerle bir oluyor. Kan ve gözyaşı bu yüzden oluk gibi akmaya devam ediyor.Ne yazık ki öyle.Yazını bir kez daha okurken, Diyarbakır'da polis kurşunuyla herkesin gözü önünde 2017 yılının Newroz kutlamalarında hayata veda eden o gencecik üniversite öğrencisi Kemal Kurkut gözlerimin önüne geliyor.Gazete Duvar'ın haberi şöyle:
Kemal Kurkut’un davasında 3 yıldır bir ilerleme sağlanamadı. ABD’de polisin ırkçı bir vahşete imza atarak gözaltına alırken boğarak öldürdüğü George Floyd’un ardından üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un Diyarbakır’da öldürüldüğü ana ilişkin fotoğraflar yeniden sosyal medyada paylaşılmaya başlandı.
Binlerce sosyal medya kullanıcısı Kurkut için adalet talep ederken,ağabeyi Ercan Kurkut, ABD’deki vahşet görüntülerine bakınca kardeşini gördüğünü söyledi, "Kendimizi bizim yerimize koyun… Bu ölümler ne zaman son bulacak?" diye sordu, şöyle devam etti: (Gazete Duvar haberi)
Aile olarak mücadele ediyoruz. Sivil toplum kuruluşları, barolar, milletvekillerimiz hep yanımızda yer aldı. ABD’deki vahşetten sonra kardeşim tekrar gündem oldu.Mahkemelerde yaşadıklarımız içler acısı. Katil ve mahkeme heyetinin aynı kapıdan gülümseyerek içeri girmesi, katilin pişkinliği… Öldürdükleri insanın annesi orada oturuyor. Bu pişkinliği nasılyapabiliyorlar. Bu aynı zamanda devletin de pişkinliği. Bizim acılarımızı daha da katmerliyor. İşkence yapıyorlar bize. Kemal’in inancına, diline işkenceyapıyorlar. Oradaki katil sadece bir piyon. Biz devletin işlediği suçun artık açığaçıkarılmasını istiyoruz. Polise eğitim verilmeli, insanlıkeğitimi… Ceylan'lar, Uğur'lar, Roboski'ler… Bu coğrafyanın her zerresinde bir acı var.
Kemal Kurkut için iki yıl önce ben de Acılara doğmak başlıklı bir yazı yazmıştım, şu satırlarla biten: (19 Ekim2018)
Evet, acılar devam ediyor. Ama biz de acılarla aramıza mesafekoymaya devam ediyoruz. Acılara dokunmaktan korkuyoruz. Suskunlaşıyoruz acılar karşısında. Tıpkı askeri darbe dönemlerindeki gibi, tıpkı 12 Eylül'deki gibi... Vicdanlarımız köreliyor. Adalet duygusu terk ediyor bizi. Ne kadar hazin. Özlem Akarsu Çelik'in dediği gibi, (Gazete Duvar) bu coğrafyada doğmak, acılara doğmaktır! Bu acılara yabancılaşmak ise barıştan uzaklaşmakla eş anlamlıdır.
George Floyd için Amerika'da açılan pankarttaki gibi:Adalet yoksa, barış da yok!