Demek, Adalet Yürüyüşü sözde! Demek, hapisteki Demirtaş terörist! Demek, gözaltındaki insan hakları temsilcileri darbe tezgâhcısı! Peki, siz nesiniz o zaman? Bu kadar hak hukuk tanımayana ne denir? Yargıya bu kadar aleni karışana hangi sıfat takılır? Yargı bağımsızlığını bu kadar yerle bir eden hangi sıfata layıktır? Bugün aklı başında kimse size demokrat sıfatı takmıyor. Sizin için özgürlük yanlısı demiyor. Hak hukuk taraftarı demiyor. Aklı başında hiçkimse, sizi çoktandır adalet sözcüğüyle yan yana getirmiyor. Siz artık demokrasiyi de, hukuku da, özgürlüğü de, adaleti de temsil etmiyorsunuz bu memlekette. Şunu iyi bilin. 15 Temmuz'a karşı çıkmış olmak, bu korkunç darbe teşebbüsüne karşı durmuş olmak demokratlığın tek kriteri değildir. Bu noktayı 15 Temmuz'un ertesi günü de vurgulamıştım. Bu kanlı darbe girişimi karşısında, ben de yanınızda durmuştum. İlk saatlerden itibaren DARBEYE HAYIR tweetleri atmış, T24'te yazı yazmıştım. Evet, 15 Temmuz lanetlenmesi gereken, karşı durulması gereken bir darbe girişimiydi. Ama demokratlık bununla sınırlı kalamazdı. Demokratlığın tek kriteri değildi, 15 Temmuz'a karşı durmak. Çünkü yalnız 15 Temmuz yoktu. Bir de 20 Temmuz darbesi vardı. Bugün de derinleşerek devam eden bu darbe, 15 Temmuz'u Allah'ın bir lütfu olarak gören zihniyetin ürünüdür. Eğer gerçekten demokrasi ve hukuk diyorsak, o zaman '20 Temmuz darbesi'ne de karşı çıkmak zorundayız. Kemal Kılıçdaroğlu Ankara'dan İstanbul'a bunun için yürüdü. Erdoğan'ın tanımadığı, sözde dediği adalet için yürüdü. Demokrasi için yürüdü. Hukuk için yürüdü. Özgürlük için yürüdü. Darbeye hayır dediği için yürüdü. Diktaya hayır dediği için yürüdü. Yürüdükçe büyüdü, yürüdükçe çoğaldı. Şunu iyi bilin! Adalet yürüyüşü sözde değildir. Gerçektir. Selahattin Demirtaş terörist değildir. Gerçek bir demokrattır. Halkının haklarını savunan, 6 milyon oyu olan bir partinin, HDP'nin hapisteki eş genel başkanıdır. Büyükada'da gözaltına alınan insan hakları temsilcileri de darbe tezgâhçısı değildir.
15 Temmuz'a karşı çıkmış olmak, bu korkunç darbe teşebbüsüne karşı durmuş olmak demokratlığın tek kriteri değildir
Onlar, bu memlekette yıllardır fütursuzca çiğnenen insan haklarının yanında yer alan vicdan sahibi, yürekli insanlardır. Şunu iyi bilin. Bu ülkede adalet için, hukuk ve özgürlük için, insan hakları için her zaman direnecek insanlar olacak. En umutsuz zamanlarda bile direniş bayrağını yüksekte tutacak insanlar olacak. Kaldı ki bugün umutsuz da değiliz, karamsar da. Önce 16 Nisan, şimdi Adalet Yürüyüşü bu memlekette hukuk ve özgürlüğü savunanların gücünü ele güne gösterdi. Bu dünyanın despotlara kalmayacağının altını bugün saat 18'deki Maltepe mitingi de bir kez daha kalın olarak çizecek. Bu gibi durumlarda, Peru'lu büyük romancı Mario Vargas Llosa’nın şu sözleri aklımdan çıkmaz:
Yazarın içinde bulunduğu durum her zaman başkaldırıdır. Şeytanın avukatlığını yapmaktır. Toplumda hayır diyerek yaşamaktır. Başkaldırmaktır. Farklı düşünme hakkını tanınmasını talep ederek yaşamaktır. Dogmanın, sansürün ve keyfiliğin, ilerleme ve insan onurunun ölümcül düşmanları olduklarını göstererek yaşamaktır.
İyi pazarlar, iyi mitingler!