AKP’ye dışarıdan bakınca, iki farklı çizgi dikkati çekiyor. Parti içinde, belli belirsiz de olsa iki farklı kanadın uç verdiği söylenebilir. Erdoğan kanadı... Davutoğlu kanadı... İkisi arasındaki farklılık, değişik konularda yaptıkları bazı açıklamalarda kendini ele veriyor. Değişik bakış açıları kamuoyu önünde bazen kabak gibi ortaya çıkınca da, daha çok Davutoğlu’na düşüyor, yeni açıklamalarla vaziyeti kurtarma ya da tevil görevi... Bu arada, bazı Erdoğan tetikçileri son zamanlarda Davutoğlu’nu açıkça hedef almış durumdalar. Yandaş medyada yazılar çıkıyor: Davutoğlu yapamıyor, gitsin! Kim gelsin? Binali Yıldırım. Bir geçiş dönemi sonrasında da damat bey, Berat Albayrak başbakanlık koltuğuna otursun. Öyle mi? Peki ama oğlunun kumar sevdası, Binali Bey’in yolunu kesmiş olabilir mi? Binali Bey bunu kendisine karşı bir komplo olarak görüyor ve Saray tetikçileri de komplocu olarak Davutoğlu kanadına işaret ediyorlar. Kimse inkâr etmiyor. Evde bir kavga var!
Davutoğlu, bazı Erdoğan tetikçilerinin hedefinde: Yapamıyor, gitsin! Kim gelsin? Binali Yıldırım. Sonrasında damat bey başbakan olsun
Mutfakta bir şeyler pişirilmekte olduğuna dair kokular bizim burunlarımıza kadar gelebiliyor. Bu konuda Akif Beki, Hürriyet’teki köşesinde iki yazı yazdı. Birinin başlığı şöyleydi: “AK Parti’de neyin kavgası pişiriliyor?..” İki farklı kanat arasındaki kavga artık saklanamaz hâle gelmiş durumda. Saray medyası, Davutoğlu haberlerini pek öyle görmüyor, büyütmüyor. Uzunca zamandır bu böyle. Abdullah Gül’e yapılan şimdi Ahmet Davutoğlu’na yapılıyor yandaş medyada. Davutoğlu’nun da buna karşı ‘kendi medyası’nı oluşturduğu bilinmekte. Bu çerçevede örnek olarak Karar ve Yeni Yüzyıl gazeteleri gösteriliyor. Bu arada Karar’ın ‘Saray etkisi’yle ilan almakta epeyce zorlandığına dair haberler de dolaşıyor kuliste... Kavga nereye kadar gidebilir? Erdoğan’a karşı isyan... Uzak ihtimal. Peki ya Davutoğlu’nun Erdoğan’ı gemleyecek -ya da dengeleyecek- kadar güçlenmesi... Olabilir diyenler var. Bir soru daha: Erdoğan, istediği anayasa değişikliğiyle başkan baba olduğunda, Davutoğlu’na yol gözükmeyecek mi? Binali Yıldırım-Berat Albayrak senaryoları Saray tarafından devreye sokulmayacak mı? Böyle bir yakın ihtimali Davutoğlu’nun hissetmediği, görmediği herhâlde söylenemez. Pek öyle naif bir siyasetçi değil.
Akşener’li MHP ve CHP’nin oylarının artması, HDP’nin yüzde 10 üzerinde seyretmesiyle Erdoğan Saray’ın duvarları içine itilir mi?
Davutoğlu’nun Saray’a karşı kendi ‘iktidar tabanı’nı, ‘reel politika’nın bir gereği olarak güçlendirmeye çalıştığı çok açık... AKP’de içten içe yürüyen bu ‘kavga’nın hiç kuşkusuz başka tarafları var. Abdullah Gül... Bülent Arınç... Hüseyin Çelik... Sadullah Ergin... Nihat Ergün... Bu isimlerin üstüne Saray tarafından kocaman çarpı işaretleri konulduğu sır değil. Malum olan bir başka gerçek: Erdoğan’ın AKP üzerindeki gücü. İpler bugün için Saray’ın elinde... Erdoğan çok güçlü. Ve bu gücü hoyratça kullanmaya bayılıyor. Böyle olduğu için de Tayyip Erdoğan bu memleketin bir numaralı sorunu olmaya devam ediyor. İstikrar ve demokrasi önündeki en büyük engel olmayı sürdürüyor. Bu gerçeği bilenlerin kafasında da hep aynı soru işaretinin çengeli kıvrılıyor: Erdoğan’dan kurtulmak... Ya da Saray’da etkisiz kılmak... Bu açıdan akla ilk takılan senaryolara gelince: AKP’yi seçim sandığında yeniden yüzde 40’a doğru çekmek... Bunun için Meral Akşener’li MHP’nin yüzde 15’in üzerine çıkması... HDP’nin yüzde 10 barajının üstünde seyretmesi... Ve CHP’nin oyunu yüzde 30’a yükseltmesi... Böyle bir siyasal tabloyla, bir yandan AKP içi kavga kızışır, diğer yandan Erdoğan da Saray’ın duvarları içine itilir diyenler de az değil. Farkındayım, Erdoğan’dan şöyle ya da böyle kurtulmak kolay olmayacak. Ancaak... Erdoğan kaldığı sürece de istikrar ve demokrasi hayal olarak kalacak. Yukarıdaki yazımı noktaladıktan sonra, AKP içi kavgayla ilgili yeni bir haber geldi. Bu habere göre: AKP’de daha önce genel başkana ait olan parti teşkilatıyla ilgili yetkiler, bu kez partinin merkez yönetimine devredildi. Oysa, Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde bu yetkiler genel başkana aitti. Bu yetkilerin şimdi genel başkandan alınıp MKYK’ya devredilmesi, her ne kadar bu kararın altında Davutoğlu’nun imzası olsa da, AKP içi kavganın yeni bir işareti olarak yorumlandı. Eylül 2015’te yapılan son AKP kongresinde istemediği bazı isimlerin parti yönetimine alınması girişimi üzerine danışmanı Binali Yıldırım’ı uyumlu genel başkan adayı olarak sahaya süren Erdoğan’ın son biçimini verdiği bir MKYK’da, Davutoğlu’nun, engel olamayacağı bir yetki devri kararını imzalamak dışında seçenek bulamamış olması hiç de düşük bir ihtimal değil. Davutoğlu’nun “Cumhurbaşkanı’yla MKYK listesini görüştükleri” açıklamasını ve Abdullah Gül’ün, Ali Babacan’ın da alınmadığı bu MKYK için “Partiye emek vermiş çok değerli isimler dışarıda bırakıldı” sözlerini unutmayın. AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Davutoğlu’nun yetkilerine tırpan diye yorumlanan bu kararla ilgili olarak “Herhangi bir kriz yoktur” açıklaması yapsa da, yukarıda özetlemeye çalıştığım AKP içi kavga ya da Erdoğan-Davuoğlu sürtüşmesi biraz daha su yüzüne vurmuş görünüyor.