Televizyonda Başbakan Davutoğlu’nu izliyorum, Mardin’de hükümetin bölgeye dönük ‘eylem planı’nı açıklıyor. Google’a giriyorum. Eski yazılar karşımda. 1990’ların başından itibaren Güneydoğu için kaç tane plan, paket açılmış, bakıyorum. 2002 yılı sonuna kadar tam 17 adet paket açıklanmış. Ama hep dağ fare doğurmuş. Zamanla da inandırıcılık tükenmiş, hatta Güneydoğu paketleri alay konusu olmaya başlamış... 2008 yılı Mayıs ayında Erdoğan hükümeti de seçim öncesi bir paket açıklamış: 5 yıllık 15 milyar dolarlık GAP Eylem Planı... Yine değişen bir şey olmamış: Çözüm de gelmemiş, barış da gelmemiş, oy da... Bu sefer farklı olabilir mi? Hayır. Kürt sorunu konusunda Saray’a, siyasal iktidara, devlete hakim olan anlayış değişmediği sürece ne kadar paket açılsa, değişen bir şey olmayacaktır. Yazın bir kenara. Bu kafayla ne çözüm gelir, ne çatışmalı ortam biter, ne de AKP umduğu kadar oy toplar seçim sandığında... Peki, bu kafa değişir mi? Ankara’daki bu zihniyet değişir mi? Hiç sanmıyorum.
Rüya değil, hayal görüyorsun; insan rüyadan uyanır...
Başbakan Davutoğlu’nun açıklamaları ileriye dönük herhangi bir iyimserlik de, heyecan da vermiyor. Hatta bir geriye gidiş söz konusu, artık İmralı, Kandil, HDP muhataptan sayılmıyor. Kulak veriyorum Davutoğlu’na, malum klişeler: Millet-devlet bütünleşmesiymiş... Yaraları sarmakmış... Bölge ekonomisini güçlendirmekmiş... Kamu düzenini sağlamakmış... Önce güvenlik, sonra reformmuş... Milli birlik ve kardeşlik projesiymiş... Vatandaşla doğrudan istişare mekanizmasıymış... Kulaklar, bütün bu sıradanlaşmış klişeleri yıllar boyu ne çok duydu. Geçiyorum hepsini, hiçbiri heyecan vermiyor. Davutoğlu’nun açıklamalarında tek bir nokta önemli, en sonuncu madde. Başbakan özetle diyor ki: 1. Artık masa Ankara’da kurulacak. 2. Kandil, PKK silahları gömmediği sürece muhatap alınmayacak. 3. İmralı muhatap alınmayacak. 4. HDP muhatap alınmayacak. 5. Vatandaşla doğrudan istişare heyetleri kurulacak, çözüm süreci böyle bir istişare mekanizması çerçevesinde Ankara’da yürütülecek. İşte bana, Allah akıl fikir versin dedirten bu beş noktadır. Evet öyle. Öcalan’ı görmezlikten geleceksin... Kandil’i, PKK’yı pas geçeceksin... 5-6 milyon oy almış, Meclis’te 60 milletvekili olan HDP’yi dışlayacaksın... Sonra da çözüm, barış diyeceksin. Rüya değil, hayal görüyorsun. Vahim olan bu. İnsan rüyadan uyanır. Hayal kurmak ise çok daha tehlikelidir. Çünkü gerçeklikten koparsın. Eylem planı konusunda dün Kürt siyasal hareketinden bir dostla sohbet ederken şöyle dedi: “Bir şey yapar gözükmek istiyorlar. Seçim yatırımı yine... Ama bir gerçek var. Devletin vermeye değil, duymaya hazır oldukları ile, Kürtlerin istedikleri arasındaki makas çok açık... Sorun, çok büyük bir buzdağı... İklim ve zamanın, önce bu buzdağını bizim kırabileceğimiz boyuta indirmesi gerekiyor. Kırk yılı silahlı geçmiş yüz yıllık bir sorun başka türlü çözülemez.” Evet, Kürt sorunu çok derine gidiyor. Çözüm için zaman, sabır, irade gerekiyor. Zamanı torbaya sokmadan masa başında diyalog kurmak gerekiyor. Ancak gel gör ki, Ankara’daki mevcut zihniyetle, kafayla çözüm ve barış yolu kısalmıyor, uzuyor. Demek ki, daha bu topraklar acı ve trajediye yeterince doymamış... Allah akıl fikir versin! Başka ne diyebilirim ki?..