Başkanlık sistemi... Cumhurbaşkanlığı sistemi… Erdoğan’la Bahçeli anlaştı, yeni yılda halk oylaması diyorlar. Sıcak bir konu. Köşelerde, kanallarda tartışılıyor. Kimileri, demokrasi açısından neyin nasıl olması gerektiğini iyi niyetle yazıyor, çiziyor. Kimileri de hinoğluhin, neyin nereye gittiğinin gayet iyi farkındalar. Gelişmeleri ellerini ovuşturarak izliyorlar. Bana gelince... Pek öyle heyecan yok. Fazla ilgilenmiyorum. Açıklanan taslağı da okumadım. Başlıklara göz atmak yetiyor. Niye?.. Nedenleri ilk kez özetlemiyorum ama yine satır başlarıyla sıralamakta yarar var.
Bu memlekette iktidar ipleri kimin elinde, Yıldırım’ın mı, Erdoğan’ın mı?
Mevcut anayasada ne yazıyor? Cumhurbaşkanı tarafsızdır! Tarafsız mı? Hayır. Ne diyor bugünkü anayasa? Cumhurbaşkanı ‘partilerüstü’dür. Partilerüstü mü? Hayır. Mevcut anayasada ne yazıyor? Yargı bağımsızdır! Yargı bağımsız mı bu ülkede? Hayır. Anayasa kararına direnin diye mahkemelere çağrı yapan Erdoğan değil mi? Evet o. Neyi buyuruyor bugünkü anayasa? Güçler ayrılığını. Güçler ayrılığı geçerli mi bugün Türkiye’de? Hayır. “Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum” diyen Erdoğan’ın kendisi değil mi bu memlekette? Ta kendisi. Elimizdeki anayasa ne diyor?
‘Yürütme’den sorumlu olan başbakandır diyor. Öyle mi? Elbette hayır. Bu memlekette iktidar ipleri kimin elinde, Yıldırım’ın mı, Erdoğan’ın mı? Cevap vermek bile gereksiz. Bu liste çok daha uzatılabilir. Geçelim. Neyin ne olduğunu herkes biliyor. Acıklı ya da hazin olan şu: Mevcut anayasayı bunca yıldır delik deşik eden Erdoğan gerçeği apaçık orta yerdeyken, bu gerçeği es geçip, büyük büyük laflarla ‘hukuk’tan söz edilebiliyor. Bunca zamandır hukuku guguk yapanlar sahnedeyken, bu çıplak gerçeğe hiç değinilmeden, başkanlık sistemi tartışması yapılabiliyor. Erdoğan’ı sorun etmeden, yani sorunun adını koymadan hukuk mu, demokrasi mi tartışmaları uç verebiliyor. Yazık. Türkiye böylesine bir korku ortamında anayasa değişikliğine gidiyor. Bu ‘korku imparatorluğu’ndan hiç demokrasi çıkar mı? Hayır. Ne mi çıkar? Ancak dikta çıkar. Nokta. Son zamanların en kısa yazısını yazdım, hepinize iyi pazarlar!