Kitaplığımın tozlu rafları arasında dolaşırken rastladım:
Tanıdıklarım,Hüseyin Cahit Yalçın (*)
Hüseyin Cahit Yalçın 1896 Mülkiye mezunu bir gazetecidir.1908'de İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla Tanin gazetesini kurar.Başlangıçta tam destek verdiği İttihat ve Terakki'yi özellikle Balkan Savaşı sonrasında eleştirmeye başlar.Kitabın Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa bölümlerini okudum. Bu arada Hüseyin Cahit Yalçın'ı ben de tanımıştım.1950 yılı olmalı.Beş altı yaşındaydım.İstanbul'da, Şişli semtinde bahçe içinde bir eve gitmiştik babamla. Hüseyin Cahit Bey'in kocaman sarkık gıgısına dokunup onu güldürdüğümü anımsıyorum.
Daha sonraki yıllarda Hüseyin Cahit Yalçın'ı siyasal yazılarından dolayı Demokrat Parti hapse mahkûm etmişti.Babam Ahmet Cemal beni bu kez Ankara'da, Numune Hastanesi'nde hapis cezasını çekmekte olan Hüseyin Cahit Bey'i ziyarete götürmüştü.Hatıralar dipsiz kuyu gibi... Kitabın Enver Paşa'yla ilgili satırlarını okurken kendi kendime gülmeye başladım.
Enver Bey, Harbiye Nazırı oldu.Çok sevindim.Bu, gençliğin, yeniliğin ve terakkiruhunun mühim bir zaferi idi.Bir iki gün geçmeden, Tanin'in telefonu öttü.Enver'di.Azıcık seni görmek isterim, diyordu.Gittim.- Tanin'de askerliğe dair birhavadis var, bunu kim yazdı? diye sorduve gazeteyi uzattı.Küçük, ehemmiyetsiz bir fıkra idi.- Bilmiyorum, dedim, muhbirlerden birinin havadisi olacak.- Onu anla da bana söyle.- Kabil değil, meslek sırrıdır.Muhbirimizi ve havadisi nereden aldığını söyleyemem.Güldü:- Ama Tanin'i kapatırız!, dedi.- Sen sağol, dedim.Ve Tanin'i iki gün kapadı. (sayfa 23)
Evet, bu satırları okuyunca kendi kendime gülmeye başladım.Hiç değişmiyor.İttihat Terakki'den Cumhuriyet'e, çok partili dönemin askeri darbelerine ve bugüne bir çizgi çekin bazı şeyler gerçekten hiç değişmedi, değişmiyor.Cumhuriyet'teki genel yayın yönetmeliği yıllarımda 12 Eylül'ün "asker paşaları"ndan gelen telefonlar ve yazılı emirlerle gazetenin kapatılmasına ben de bizzat tanık olmuştum.Gayet iyi hatırlıyorum.Gazete santralından "Birinci Ordu arıyor, Sıkıyönetim Komutanlığı arıyor" sesini duyunca derhal gerilirdim.Can sıkıcı, hazin günlerdi.
İttihat Terakki'den bugüne değişen tek şey nedir sorusuna gelince...Bir zamanlar asker paşalar vardı.Askeri darbe dönemlerinde gazeteleri onlar kapatır, gazetecileri onlar hapse atardı.Bugün artık asker paşalar yok.Ama sivil paşalar var.En son Halk TV, TELE 1 örneklerindeolduğu gibi televizyonları onlar kapatıyor.Beğenmedikleri gazetelerin ilanlarını onlar kesiyor.Sosyal medyanın fişini onlar çekiyor."Gazeteci milleti"ni onlar hapse atıyor.Evet, Enver Paşa'dan, İttihat Terakki'den bu yana değişen tek bir şey var:Bir zamanlar ceberrut devleti daha çok asker paşalar temsil ederdi.Bugün ise "sivil paşalar"ın elinde "ceberrut devlet"in dizginleri...Soruyorum:Sivil paşalar ne zaman gidecek?Demokrasi, hukuk, özgürlükne zaman kapımızı çalacak?..
* Tanıdıklarım, Hüseyin Cahit Yalçın, Yapı Kredi Yayınları, 2001.