Kiminle, hangi güçle savaşıyorsan, barış da onunla yapılır. Bir başka deyişle: Barış, düşmanlar arasında yapılır. Acılar çekilir. Kan ve gözyaşı akar. Sonra öyle bir nokta gelir ki, yetti artık çığlıkları her yanı kaplamaya, etkili olmaya başlar. Bu noktanın adı ‘barışın olgunlaşması’dır. Barış yeterince olgunlaşmışsa, yani silahla alınacak başka bir mesafe kalmamışsa, parmaklar tetikten çekilir, masaya oturulur ve barış koşulları tartışılır. Oslo süreci budur. Ankara-İmralı-Kandil arasında kurulan diyalog üçgeni budur. 2013-2015 arasındaki son çözüm süreci de budur. Şimdi yine ‘savaş’a döndük. Ne yazık ki öyle. Kan ve gözyaşı. Cami avluları, taziye evleri yine dolup taşıyor. Oysa, barış çoktan olgunlaştı. Yeterince acı çekildi. Yeterince insan öldü. Şimdi yeniden masaya dönme zamanı...
İki taraf da birbirini ‘savaş’la yenemez, ne devlet, ne de PKK!
İki taraf da birbirini ‘savaş’la yenemez. Ne devlet, ne de PKK! Silahın kullanım süresi çoktan doldu. Bu gerçeği iki taraf da biliyor. “PKK muhatap değildir” demek çıkmaz yoldur. “PKK’yı temizler, sorunu çözerim” demek çıkmaz yoldur. PKK ile Kürt sorununu, PKK ile Kürtleri ve PKK ile Kürt siyasal hareketini birbirinden ayıramazsınız. PKK artık hem dağda, hem şehirde. Çoktan beri öyle. Bu ‘PKK realitesi’ni terörist-terör örgütü parantezine alarak, PKK’yı ve şehirdeki ‘barikat’ları açıklamanız mümkün değildir. Açıkladığınızı sanırsınız ama sorun devam eder, derinleşir. Gerçeklerden kopuk kitabi izahlar, istihbari raporlar önünüzü daha da karanlığa boğar. Yıllardır yaşanıyor bu. Kandil’i bitirdiğinizi sanırsanız. Bir başka Kandil çıkar sahneye... Suriçi’ni, Cizre’yi bitirdiğinizi sanırsınız, ama bir bakarsınız bir başka Suriçi, bir başka Cizre sahneye çıkmış barikatlarıyla... Sorun, ‘Kürt sorunu’dur. Kürtlerin ‘eşit vatandaşlığı’dır. Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” zihniyeti, Türkiye’nin çıkmazını derinleştirir, derinleştiriyor. Bu zihniyetle devlet yarın bir başka PKK’yı, bir başka Kandil’i, bir başka ‘barikat gençliği’ni karşısında bulur. Erdoğan’ın “Kürt sorunu yok!” zihniyeti aşılmadan, Türkiye’de barışın olgunlaşması uzak ihtimalidir.
Suriçi’ni bitirdiğinizi sanırsınız, ama bir bakarsınız bir başka Sur sahneye çıkmış barikatlarıyla...
Tekrarlamakta yarar var. Çözüm namlunun ucunda değil! Silahın kullanım süresi doldu. Silah artık çıkmaz yoldur. Çıkmazdan kurtulmak istiyorsak, ilk adım, parmakları tetikten çekip masaya oturmaktır. Kuşatma yarılmak isteniyorsa, buna içeriden başlayacağız. İçeride, silahlar susup Kürt sorunu barışçı çözüm rayına oturunca, demokrasi ve hukuk yolu açılınca, dışarıdaki kuşatma da yarılmaya başlar.