İstanbul, 20 Ocak 2021Günlüğümün başına sabah erken oturdum.Hava çok soğuk. Gri, kurşuni kar manzaraları... Rüzgar arada bir yerdeki karları savururken,ıhlamur ağacının son yaprakları da düşüyor.İçimde bir hüzün yumağı...
Nasıl bir memlekette yaşıyoruz?Bu kadar adaletsizlik olur mu?Hukuk hiç bu kadar çiğnenir mi?Cengiz Çandar hakkındadün yakalama kararı çıktı mahkemeden,dört yıl önce attığı bir "tweet"ten.Cengo'nun tepkisini okuyorum:
Dava, 2017'de İŞİD ile savaşırkenhayatını kaybetmiş bir genç kız içinyazdığım iki cümlelik tweet ile ilgili. 30 Mayıs 2017 tarihli tweetim aynen şöyle:
Kırmızı Fularlı Kız, Gezi'nin içimizi ısıtan en güzel gülüşlü meleği. Rakka önünde toprağa düşüp yıldızlara yükselerek içimizi yine yaktı.
Sanal ortamda yer alanbu iki cümle için iki yıl sonrasoruşturma yürütülüyor ve 2020 yılınınTemmuz ayında, "suçu ve suçluyu övmek" iddiasıyla dava açılmasınakarar verilirken, benim "bulunamadığım için" ifadem alınamıyor, şimdi de ifademinalınabilmesi içinhakkımda "yakalama kararı"çıkartılıyor. Bütün bunlar ne yazık kiTürkiye'de adalet mekanizmasının içine düşürüldüğü bu hazin durumuörtmek için yeterli olmayacak."
Bu satırları yazarken,bir tweete takılıyor gözüm, değerli meslektaşımMelis Alphan'la ilgili.
Öyle günler yaşıyoruz ki, gazeteci milletisadece mahkeme kapılarında, hapishanelerde değiller, aynı zamanda siyasetçilerle birliktesokakta saldırıya uğruyor, tehdit ediliyorlar.
Orhan Uğuroğlu, Selçuk ÖzdağTaha Akyol, Elif Çakır, Yıldıray Oğur, Ayşenur Arslan,İzzet Tınmaz, Murat Uçkaç,Kıymet Sarıyıldız, Afşin Hatipoğlu. (Utku Çakırözer)
T24'deki yazıma bakıyorum.Hitler Almanyası...İçim daralıyor.
Muhalif sesleri yok etmek için,muhalefeti sindirmek içingazetecilere ve siyasetçilere dönük"sokak saldırıları"nı hareketlendirmekhayra alamet değildir, 1930'lar Hitler Almanyası'na benzer uğursuz görüntülerdir.
Vakit öğleyi buldu.Arada bir Amerika haberlerine göz atıyorum. Akşam yeni Başkan Joe Biden'ın yemin töreni var.Washington bölünmüşlüğün tüm izlerini taşıyor. DC sanki askeri işgal altında. Her tarafta milli muhafızlar, sanki bir darbe sonrasının hazin manzaraları... Başkan Biden "Amerika'nın birliği"nisağlayabilecek mi? Derinlere giden ırkçılık, demokrasi düşmanlığı gibihastalıkları tedavi edebilecek mi?Amerika'ya büyük kötülükler yapanTrump'ın ya da Trumpizm'in izlerinisilebilecek mi? Amerika'da demokrasi diyenlerinkafasını Trumpizm ne kadar derine gidiyor sorusu devamlı oymakta...
Bu satırları yazarken Washington'danbir haber düştü T24'e.
Biden'ın Dışişleri Bakanı adayı Blinken: "Türkiye sözde stratejik ortak!"
ABD'nin yeni başkanı Joe Biden'ın Dışişleri Bakanı adayı olarak gösterdiğiAntony Blinken, Türkiye için "sözde stratejik ortak" ifadesini kullandı ve Türkiye'nin "bir NATO müttefiki gibidavranmadığını" söyledi.Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki açıklamalarında Blinken, "Sözde stratejik ortağımızın, stratejik rekabet içinde olduğumuzRusya ile aynı çizgide olması kabul edilemez" dedi."Türkiye bir müttefik ama birçok açıdan müttefik gibidavranmıyor" diyen Blinken, "Bu bizim için büyük bir sınav, durumun farkındayız" dedi.Blinken, mevcut Dışişleri BakanıPompeo'nun Aralık ayında açıkladığı yaptırımların etkisine bakıp,duruma göre Türkiye'ye daha fazla yaptırım uygulayıp uygulamayacaklarına karar vereceğini" söyledi.ABD, Türkiye'ye Rus yapımı S-400 hava savunma sistemi alımı nedeniyle ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamında yaptırımuygulama kararı vermişti.
Anlaşılan o ki, Biden dönemi ile birlikteTürk-Amerikan ilişkileri zorlanacak.
Kaç gündür muhalefet konusunda da birkaç satır yazmak istiyorum "demokrasi notları"nda, ama bir türlü olmuyor.Çerçevesi iki sorudan oluşan bir muhalefet yazısı:
Muhalefet, yeni bir umut inşa edebilir mi,halkın nezdinde güven uyandırabilir mi?Muhalefet, seçimlerde yalnız başkanlığı değil,parlamentoda da anayasayıdeğiştirecek çoğunluğuelde edebilir mi?
Hiç de kolay olmayan sorular.Ama karşılıkları bulunmadanErdoğan'a kapıyı göstermek olanaksız.
Öğleden sonra saat dördü geçiyor,CNN International'den bir son dakika:
Trump White House'u terk ediyor.Biden, Blair House'dan kiliseye doğru yola çıkmak üzere...Trump ve eşi bahçedeki helikoptere yürüyorlar.Trump, Biden'ı kutlamadan, adını ağzına bile almadan Washington'dan ayrılıyor.
Son bir not düşüyorum günlüğüme:
Trump, Amerikan başkanlık tarihine adını kara değil kapkara harflerle yazdırdı,utanç verici sayfalar ekledi. Nokta!
Akşam saatlerinde ABD'nin 46. Başkanı Joe Biden'ı dinliyorum.Sürekli olarak demokrasi ve birlikvurgusu yapıyor, umut sözcüğününaltını çiziyor.
Ne diyorsa, Trump'tan sonra çok iyi geliyor.
Bugün demokrasi kazandı.Bugün tarihi bir gün, bugün umudun günü...Bugün demokrasi davamızı kutluyoruz.Demokrasi çok kıymetlidir,çok kırılgandır.Demokrasinin üstüne titremeliyiz.Bütün Amerika'nın, hepinizin Başkan'ı olacağım.Beyaz ırkçılığı, terörizmi yendik.Halkımızı birleştirmeliyiz,ulusumuzu birleştirmeliyiz.Birlik olduğumuz zamanbaşaramayacağımız iş yoktur.Bir araya gelmemiz lazım,birlik olmamız lazım.Yoksa barış olmaz, ilerleme olmaz.Birbirimizi dinlemeye başlamalıyız.Birbirimize saygı göstermeliyiz.Yalanı yenmeliyiz,gerçeğe sahip çıkmalıyız.Anlaşmazlıklar, fikir ayrılıklarıbölünmemize neden olmamalı. Bugün bölünmenin zamanı değil.Liberallere karşı muhafazakârlar,şehirde yaşanlara karşı kırsaldayaşayanlar, birbirimizle empati kurmalıyız. Birlik olabilirsek ülkemizdaha güçlü olacaktır.
Trump'tan sonra mükemmel bir konuşma.Dileriz, Biden Amerikası'yla birlikteAvrupa'ya, dünyaya doğru bir barış ve demokrasi dalgası kabarmaya başlar.
Başkan Biden'ın yemin töreni derken Cimbom'un Denizli maçını doğru dürüstizleyemedim. Bu satırları noktalarken, gözüm skor tabelasına ilişti, Denizli'ye 6 çekmişiz. Beşiktaş yenilgisinden sonra iyi geldi.