Eğer eşitlik diyorsak, başörtüsü yasaklarının -bazı istisnalar dışında- kamuda kaldırılması gerekiyordu. Demokratikleşme paketiyle gelen karar gecikmeli de olsa, eşit yurttaşlık yolunda doğru bir adım. Ama inşallah bu eşitlik anlayışı, önümüzdeki dönemde tersinden bozulmaz, yani bu sefer denge, başı açık olanların aleyhine değişmez...
Eşit yurttaşlık açısından sadece başörtüsü sorunu yok. Alevilere devlet zoru sürüyor. Kimlikleri inkâr edilen Kürtler de, ikinci sınıf yurttaş sayılan gayrimüslimler de eşit yurttaş olamadılar. Ulus-devlet ve Türk milliyetçiliği, Kürtler, Aleviler, Müslümanlar ve gayrimüslimler konusunda bu ülkeye bir deli gömleği giydirdi. Daha yapacak çok şey var...
Bir yolculuk için dün sabah Sabiha Gökçen Havalimanı’na gittik. THY’nin Anadolu Jet kontuarında bir sürpriz:
Başörtülü hostes...
Hali tavrı biraz heyecanlı.
Olabilir, çünkü bir ilk...
İçimden hayırlı olsun demek geçti.
Ama rahatsız edebilirim diye sustum.
Başörtülüler bu ülkede çok uzun yıllar cüzzamlı muamelesi gördü. Kamu hayatında sürekli dışlandılar. Okullara, üniversitelere alınmadılar. Özellikle 28 Şubat döneminde başörtülülere bazı bakımlardan insanlık dışı davranıldı.
Eğer eşitlik diyorsak, başörtüsü yasaklarının -bazı istisnaları dışında- kamuda kaldırılması gerekiyordu.
‘Demokratikleşme paketi’yle gelen bu karar çok gecikmeli de olsa, olumlu bir gelişme, eşit yurttaşlık yolunda doğru bir adım...
Ama inşallah bu eşitlik anlayışı, önümüzdeki dönemde tersinden bozulmaz, yani bir başka haksızlığın kapısı aralanıp, bu sefer denge, başı açık olanların aleyhine değişmez...
‘Demokratikleşme’nin şöyle ya da böyle tartışıldığı bir dönemde eşit yurttaşlık konusunun altını çizmekte yarar var.
Çünkü bu açıdan sadece başörtüsü sorunu yok.
Alevileri sakın unutmayın.
‘Başörtülüler’ eşit yurttaş olma yolunda ilerliyor. Ancak, Aleviler uzun yıllardır oldukları yerde saymaya maalesef devam ediyorlar.
İnançlarını nasıl yaşayacakları konusunda onlara karışan yine ‘ceberrut devlet’imiz. Tıpkı yıllar yılı ‘başörtülüler’e yaptığı gibi Alevilere de buyurmayı elden bırakmıyor.
Cemevi meselesi...
Zorunlu din dersleri...
Nüfus kâğıtlarındaki din hanesi...
Bunun gibi birçok konuda Alevilere devlet zoru uygulaması devam ediyor.
Bütün bu uygulamalar, insan hakları ve özgürlüklerle bağdaşabilir mi?
Elbette hayır.
Bu nedenle de, Aleviler öteden beri Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit yurttaşları değil.
Peki ya Kürtler?
Eşit yurttaşlar mı?
Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren dilleri, kimlikleri sürekli inkâr edilmiş ve devlet politikalarıyla asimile edilmeye çalışılmış olan Kürtler de eşit yurttaş olamadılar.
Bugün de durumları farklı değil.
Evet, Kürt realitesi artık devlet tarafından tanınmış durumda, ama bunun gerekleri henüz tam olarak yerine getirilmiş değil.
Kıyısından köşesinde atılan adımlar, geçmişle mukayese edildiğinde ciddi bir zihniyet değişimine işaret etse de, mevcut durum, en temel insan haklarından anadilde eğitim hakkı dahil, henüz tatmin edici olmaktan uzaktır.
Eşit yurttaşlık deyince, yalnız Aleviler ve Kürtler değil bu ülkede eşitsizliği yaşamakta olanlar.
Müslüman olmayanlar da var.
Türkiye’nin gayrimüslimleri de eşit yurttaş olamadılar henüz.
Ermeniler, Rumlar, Yahudiler hâlâ birçok bakımdan devlet nezdinde eşitsiz durumdalar uzun yıllardır. Dini inançlarını yaşama, mal mülk, eğitim gibi konularda haklı dertleri, eşit yurttaşlar olmaktan uzak tutuyor onları da.
Devlet, sadece uygulamalarıyla değil, ulus-devlet anlayışının damgasını vurduğu aşırı milliyetçi zihniyetiyle de bu ülkenin gayrimüslimlerine ikinci sınıf-yabancı yurttaş muamelesi yapmayı sürdürüyor.
Gayrimüslimler, başta Ermeniler olmak üzere, Türkiye’de tedirgin, ürkek yaşamaya ne yazık ki devam ediyorlar.
Devlet, yine başta Ermeniler olmak üzere, bu ülkede son derece canlı olan gayrimüslimlere dönük düşmanlık konusunda, ders kitapları dahil, henüz bir şey yapmış değil.
Uzun lafın kısası:
Ulus-devlet ve Türk milliyetçiliği, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren Kürtler, Aleviler, Müslümanlar ve gayrimüslimler konusunda bu ülkeye yukarıdan aşağıya bir deli gömleği giydirdi.
Şimdi bu dapdaracık giysi orasından burasından patlıyor.
Ve Türkiye oflaya puflaya, sancılı ve inişli çıkışlı bir değişim yolunda ‘eşit yurttaşlar’ın yaşadığı demokratik bir ülke olmaya doğru gidiyor.
Kolay değil.
Zaman alacak ama engellenemeyecek bir gidişattır bu...
Son söz:
Birinci sınıf demokrasiyle hukukun üstünlüğünün gerektirdiği eşit yurttaşlık sadece başörtüsü yasaklarının kaldırılmasından ve Sünnilik anlayışının devlette ağır basmasından geçmiyor.
Daha yapacak çok şey var.
Unutmayın, ulus-devlet hâlâ birçok olumsuzluğuyla varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Twitter: @HSNCML