Dolar, 16 lira sınırında ama yerinde duramıyor, kıpır kıpır.Her an 20'lere doğru uçmaya hazır...Çünkü, doları tutacak para yok,döviz kasası tamtakır Ankara'da.Ara sıra bazı Arap ülkelerinden yalvar yakar bulunan döviz isedipsiz kuyuda yitip gidiyor.Türkiye'ye acilen,yüksek miktarda döviz borcu lazım.Bulamazsa,yandı gülüm keten helva!Türkiye ekonomisi epeyce zamandır kıyısında dolaştığı cehennem çukuruna yuvarlanacak ve Erdoğan'ın seçim şansı tam anlamıyla sıfırlanacak.Sorular: Erdoğan'ın başta Amerika olmak üzere 29 NATO ülkesine karşı salladığı"veto kartı"nın arkasındaacaba bu döviz arayışı da mı yatıyor?"Bastırın parayı, alın İsveç'le Finlandiya'yı NATO'ya..." mı demek istiyor Erdoğan?Ya da borçlanma kapısı aralansın diyeperde arkasında Başkan Biden'dan torpil istiyor olabilir mi?..
Geçen gün derin hazine deneyimi de olaniktisatçı bir dostla sohbet ederken, biraz da alaylı bir dille şöyle dedi:
Erdoğan'ın Türkiye'yigetirdiği yere bak.Amerika'dan torpilleborç arayan, üstelik yüksek faizle borç arayan bir ülkehaline geldik.
Ankara'da kimi gözlemciler de Amerika'yla, NATO'yla veto pazarlığını dövizden çok PKK'ya bağlıyor.Asker şöyle bastırıyormuş:
PKK'ya karşı hem içeride,hem dışarıda, Suriye'debu kadar mesafe aldık,şimdi bastır Amerika'ya,kucağımıza düştü!Haziran sonunda NATOzirvesi var, o tarihe kadarbağlayın bu konuyu...
Döviz... PKK... Her ikisinin de veto kapışmasında büyük payı var. Ama bu çerçevede başka kritik sorular ve bakış açıları da akla takılıyor.Bunlardan biri Cengiz Çandar'ın:
Yarım yüzyıldan fazladır tarafsız statüde bulunun İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği muazzam bir gelişme. Batı'nın yeni konumunu ve bir Avrupa Birliği projesi olan Yeni Avrupa Güvenlik Mimarisi'ninoluşumunu yansıtıyor.Bu kadar önemli ve 29 NATO üyesiningüçlü desteğini almış bir gelişmeyi Türkiye'nin tek başına karşı durması ve bundan istediği sonuçları elde edebilmesiçok akla uygun gelmiyor.Hemen herkes Erdoğan'ın bir şekilde geri basacağı kanısında. Nasıl 2009'da NATO Genel Sekreteri'ninRasmussen olmasına karşı koyup, sonra geri bastıysa... Nasıl Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail konularında geri bastıysa... Bu sefer de ABD'ye, tüm Batı'ya karşıkoyabileceğine ve Putin'in yedek gücü rolünü oynayabileceğine pek ihtimal veren yok.Ama bu nasıl olacak, Biden ne verecek, -ya da verip vermeyeceği- şimdilik bilinmez bir konu...Erdoğan sonunda çok az bir şey elde etse de,bunu müthiş bir diplomatik kazanım gibi sunmak isteyecek. Muhalefet uyanık olmazsa, bunu pekâlâyapabilir de Erdoğan...Bir de unutulmaması gereken husus şu: Türkiye, 29 NATO üyesini alt edemez, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya girişiniengelleyerek, ertesi gün hayat normal akışında devam edemez. Türkiye, bu işte hiçbir faturaödemeden, sanki hiçbir şey olmamış gibi yola devam edemez...
Peki Amerikası, Avrupası NATO vetosundanvazgeçmeyen Türkiye'ye "ne halin varsa gör"diyebilir mi, Türkiye'yle ipleri koparabilir mi?Bu da kolay değil.Türkiye'nin kıymetli coğrafyası buna engel.Ama bıçak kemiğe dayandıkça, "Türkiye'yi kapının önüne koyma zamanı artık geldi" sesleri kulaklara çalınmaya başladı. (18 Mayıs 2022 tarihli Wall Street Journal gazetesinde "Does Erdogan's Turkey Belong in NATO?" başlıklı ve Joe Liberman, Mark D. Wallece imzalı makale*)Peki, bundan sonra ne olacak sorusunun karşılığı henüz belirsiz. Ama bir nokta kesin:Erdoğan Türkiye'yi cehennem çukurununkıyısına getirmiş durumda... Ülkenin hızla mali ve ekonomik iflasa doğruyol aldığına dair haberler, söylentilerdolaşıyor piyasada...Bunlardan biri şöyle:Türkiye, büyük bölümü Londra bankalarda yatan "altın stoku"nu döviz bulmak içineritmeye mi hazırlanıyor?..
* Joe Lieberman, bir Demokrat; Al Gore 2000'debaşkan seçilse, Amerikan tarihinde Yahudi kökenliilk başkan yardımcısı olacaktı. Mark WallaceCumhuriyetçi. Her ikisi de Turkish Democracy Project'in eş başkanları.