CEFTUS, yani Türkiye Çalışmaları Enstitüsü Londra merkezli bir kuruluş. 2011’de kurulur kurulmaz Westminster Talks adlı konferanslar dizisi ile faaliyete geçmişti. Westminster’deki tarihi parlamento binasındaki ilk konferansı Cengiz Çandar vermişti. Arkasından da benim yaptığım konuşma ile yol almıştı Westminster Talks. CEFTUS’un pandemi nedeniyle dijital ortamda başlattığı ilk konferans da Cengiz Çandar’a nasip oldu. Cengiz'in konferansının konusu “Biden Amerika’sı, Erdoğan Türkiye’si”ydi.Biden döneminin Türkiye’ye nasıl bir etki yapacağı, dünyanın dört köşesinden ve çok farklı ülkelerden katılan üç yüze yakın izleyiciyle iki saat boyunca tartışıldı. Cengiz, bir süredir Stockholm Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Enstitüsü ve İsveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü adlı düşünce kurumunda uzman olarak çalışıyor. Cengiz Çandar konuşmasına şöyle girdi:
Benden "Türkiye’nin jeopolitik önemi", ya da "Amerikan başkanlık seçimi kampanyalarında edilen sözler Başkan seçildikten sonra geçerli olmaz" gibisinden bugünlerde sağda solda sık işitilmeye başlanan alışılagelmiş, basmakalıp sözler beklemeyin.
Biden otokrat demiştiErdoğan için... Arkasından Biden’ın daha aday adayı iken 16 Aralık 2019’de New York Times editörleriyle yaptığı söyleşide, Erdoğan için sarfettiği sözlerini kelimesi kelimesiyle okuyarak hatırlattı. Biden’ın kaseti Türkiye’de dokuz ay sonra, Ağustos’ta dolaşıma sokulmuştu. Erdoğan’ı otokrat olarak niteleyen Biden şöyle demişti tam olarak:
Ona [Erdoğan’a] yönelik olarak bugünkünden çok daha farklı bir tavır takınmamız gerektiği kanısındayım. Muhalefeti desteklediğimizi açıkça ortaya koymalıyız. Erdoğan’a karşı koyarak onu yenilgiye uğratmaları için muhalefet liderlerini güçlendirmeliyiz. Bir darbeyle değil. [Erdoğan] Bedel ödemelidir. Belirli silahları ona satıp satmayacağımıza gelince... Madem [Rus yapımı S-400’ler] hava savunma sistemleri var, bunun maliyetini ödemelidir. Bu konuda çok kaygılıyım. Çok kaygılıyım. Ama hâlâ görüşüm o ki, benim yapmış olduğu gibi, mevcut muhalefet liderleriyle daha doğrudan ilişki kurarak, onları güçlendirmeliyiz ki, ona karşı koyup yenilgiye uğratmayı başarabilsinler. Bir darbeyle değil. Seçim süreciyle...İstanbul’da [son yerel seçimlerde] berhava oldu. Partisi berhava oldu. Peki, şimdi ne yapmalıyız?Kollarımızı kavuşturup ona yol mu vermeliyiz? Yapacağım en son şey budur. [Trump’ın Suriye Kürtlerine müdahale için Erdoğan’a yeşil ışık yakmasını ima ederek] Kürtlere ilişkin yapacağı en son şey kesinlikle budur. Kürtler konusunda kendileriyle birkaç kez görüşmem oldu ve o sırada Kürtleri ezmeye kalkışmadılar… Türkiye’nin Rusya’ya yaslanmaya ihtiyacı yoktur. [Yine Trump politikasını ve bu konuda kendi yaklaşım farkını ima ederek] Anlamaları gereken şu: Onlarla bugüne kadar oynadığımız gibi oynamayacağız. Evet, gerçekten çok kaygılıyım. Oradaki havaalanlarına erişimimiz konusunda da çok kaygılıyım. Dolayısıyla bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek, [Erdoğan’ın] bölgedeki faaliyetlerinden ötürü onu nasıl tecrit edeceğimizi görüşmemiz ve bu yönde çok çalışmamız gerekiyor.
Saray sözcüsünden Biden'a:"Süzme cahil, kibirli, iki yüzlü..."Cengiz, Biden’ın sözlerinin Türkiye’de oluşturduğu tepkiye değinirken, Tayyip Erdoğan çevresinin Ağustos ayında Trump’ın seçim kazanacağından emin olduğu için, Biden’a çok ağır sözlerle karşılık vermekte beis görmediklerini belirtti. Ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ınBiden için “süzme cahil, kibirli, iki yüzlü” gibi sıfatlar kullandığını, Erdoğan’ın benzer bir tepkide bulunduğunu hatırlattı ve ekledi:
Eğer Kalın, Biden’ın 20 Ocak 2021’de Beyaz Saray’a Amerika Başkanı sıfatıyla oturacağını kestirebilseydi, tepki verirken herhalde bu sözcükleri seçmezdi.
Türkiye-ABD ilişkilerini yoluna koymak sanıldığından zor olacak. Cengiz, Biden’ın Başkan seçilebileceğini sezdikten sonra Erdoğan ve çevresinin Washington’a adam göndererek lobi yapmaya, Biden Başkanlığı döneminde ilişkileri tekrar rayına oturtmaya çalıştıklarına işaret etti.Cengiz Çandar’a göre, Biden döneminde Türkiye-ABD ilişkilerini yoluna koymak sanıldığından zor olacak. Cengiz, bunun nedenini her iki ülkenin dönem itibarıyla farklı konum ve süreçlerle yüz yüze bulunmalarına bağladı. Biden Amerika’sının Trump’ın yerle bir ettiği her şeyi tekrar ayağa kaldırmaya gayret edeceğini,bunun bir anlamda gerek ülke içinde, gerekse uluslararası politikada Amerika’nın doğrulmasına, ayağa kalmaya çalışmasına işaret ettiğinin altını çizdi. Türkiye ise tam ters yönde, gerileme ve çöküntü içinde. En başta da ekonomi öyle. Enflasyon çift hanede. İşsizlik resmi rakamlara göre yüzde 13. Cengiz Çandar, resmi rakamlara kimsenin inanmadığını, bu verileri birkaç misli olarak düşünmek gerektiğinin üzerinde durdu.Economist Intelligence Unit’in son raporunda 2021 için büyüme oranının yüzde 3,3 olarak tahmin edildiğini, bunun Türkiye için yetersiz olduğunu, üstelik bu oranın bile fazlaca iyimser olduğunu ifade etti. Aynı rapor, AB ortalamasını yüzde 4,7 olarak tahmin ediyor. Ama en önemlisi, döviz rezervlerinin tükenmiş olması. Lirayı dolar karşısında korumak için devletin kasası boşaltılmış vaziyette. Döviz rezervleri ekside. 128 milyar dolar çarçur edilerek harcandı ve rezerv 50 milyar dolar ekside.
Bahçeli'nin rehinesi...Ekonomik ve siyasi iflas...Cengiz Çandar bunu “Türkiye’nin iflâsın eşiğine gelmesi” olarak görüyor. Ekonominin yanısıra “siyasi iflâs”ın üzerinde de durdu. Erdoğan’ın, organize suç örgütü liderlerini, mafya şeflerini yücelten aşırı milliyetçi Bahçeli’nin “rehinesi” durumuna geldiğini, onunla ittifakı uğruna, partisinin üç kurucusundan biri ve kendi danışmanı olanBülent Arınç’ı kurban verdiğini ve reform vaadlerinden geri bastığını vurguladı. Bu durum, Cengiz’e göre, Erdoğan’ın çok zayıfladığını gösteriyor. Birçok çevrede Erdoğan’ın “pragmatizminin sınırsızlığı”ndan dem vurulmasının artık bir anlamı kalmadığını, Erdoğan’ın o çok vurgulanan pragmatizminin manevra alanının geniş olmasıyla mümkün olabildiğini, oysa manevra alanının bugün artık çok daraldığını, aşırı milliyetçi çevreler tarafından kıstırıldığını dikkate getirdi.
Amerika'yla kriz ihtimallerineaçık bir dış politika...Türkiye’nin ekonomik ve siyasi iflâsın eşiğindeyken, ilginç biçimde Libya’dan Güney Kafkasya’ya, Doğu Akdeniz’den Suriye ve Irak’a, Katar üzerinden Körfez’e, Somali ilişkisiyle Kızıldeniz ağzına kadar bir alanda bölgesel, hatta orta düzeyde küresel bir güç olarak sahneye çıktığını, bunu “militarize diplomasi” ve “revizyonist”, kimine göre “saldırgan dış politika” ile mümkün kıldığını anlattı.Türkiye’nin son derece kırılgan bir ekonomiyle böyle bir konumu sürdürebilir kılmasının zorluğu bir yana, söz konusu dış politika, Amerika ile kriz ihtimallerini de barındırıyor. Biden döneminde Amerika’nın AB ile ilişkilerinin canlandırılacağını, Transatlantik bağlarının tamir edileceğini, Çin ve Rusya gibi otokratik ülkelere karşı müttefiklerle işbirliğinin esas alınacağını, ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Tony Blinken’ıngörüşlerini ayrıntılı biçimde alıntılarla sundu Cengiz. Ona göre, "Biden dönemi dış politikasının ruhu" ile Erdoğan Türkiye’sinin dış politika tavrının arasında belirgin bir “uyuşmazlık” söz konusu.
Biden'la Erdoğan, Suriye ve Kürtler:Uzlaşma ihtimali çok zayıf...Biden Amerika’sı ile Erdoğan Türkiye’si arasında Suriye’de Kürtlere takınılacak tavır konusunda bir uzlaşma ihtimali çok zayıf. Biden’ın bu konudaki yaklaşımı ve her biri Obama döneminde Türkiye ile defalarca görüşmelerde bulunmuş, Türkiye ve “Kürt dosyası”nı gayet iyi bilen Biden takımının deneyimi göz önüne alınırsa, Suriye ve Kürt konusu ABD ile Türkiye arasında ciddi bir kriz potansiyeline sahip.
S-400'ler konusu...Biden yönetiminin Türkiye’yi test edeceği ilk ve en ziyadesiyle üstünde durduğu konuya gelince: S-400’ler... Cengiz Çandar, Türkiye’ye 2,5 milyar dolara patlamış olan S-400’lerden Washington’u kazanmak uğruna vazgeçildiğini varsaysak bile bunun Rusya ile çok büyük sorunlara yol açacağını öne sürdü veşunları söyledi:
S-400’ler Rusya için her şeyden önce siyasi bir konu. Türkiye ile ABD’nin arasını açmaya ve NATO’da çatlak yaratmaya yaradığı için önem ve değer taşıyor. Şayet Türkiye, S-400’lerden yan çizerse, Rusya, Erdoğan’a Kafkasya’dan Libya’ya, Suriye’ye kadar bir çok alanda çok ağır bir maliyet çıkartarak,ABD ile yakınlaşmaktan caydırabilir.
Halkbank konusu can alıcı...Cengiz Çandar’ın Türkiye-ABDilişkilerinin Biden döneminde nasıl seyredeceğine ilişkin en can alıcı vurguları, Suriye Kürtleri ve S-400’ler gibi ciddi görüş ayrılıklarının ötesinde, Halkbank ve Türkiye ekonomisinin başına örülmesi muhtemel çorap konusunda oldu. Bu konuda Türkiye’de es geçilen ABD’nin en saygın ve nüfuzlu iki gazetesinin,New York Times’ın 29 Ekim tarihli uzun haber-yorum yazısındanve Wall Street Journal’ın 17 Kasım’da “Türkiye’nin Bankacılık Sorunları” başlıklı başyazısından bölümler okudu. Biden Amerika’sı ile Erdoğan Türkiye’sinin, belki de Erdoğan’ın geleceği, New York Times’ın Amerikan Başkanlık seçimlerinden sadece 5 gün önce, WSJ’nin ise üç hafta sonraki başyazısının satırlarında gizli.NYT, Trump’ın Erdoğan’ın isteklerini yerine getirerek, Halkbank dosyasına ilişkin olarak Adalet Bakanları aracılığıyla büyük baskı uyguladığını ayrıntılı biçimde yansıttığı yazıda, bu konuda Erdoğan ile Biden arasındaki görüşmelere de yer veriyor:
Türkiye’nin lobi kampanyası Trump görevi devralmadan önce başlamıştı. Ağustos 2016’da Başkan Yardımcısı Biden’ın Türkiye’ye yaptığı tek günlük gezide, kendisine eşlik eden danışmanlarından birinin verdiği bilgiye göre, Türk Cumhurbaşkanı, Biden’ı baş başa özel bir konuşma için bir ağacın altına çekti. Erdoğan, Halkbank soruşturmasının, rakibi Fethullah Gülen tarafından düzenlenmiş “büyük bir komplo” olduğunu söyledi. Söz konusu konuşmanın özetini New York Times’a Biden’ın danışmanının aktardığına göre, Erdoğan’ın anlatımına bakılırsa, Fethullah Gülen, [Biden’ın Türkiye ziyaretinden] bir ay önce gerçekleşmiş olan başarısızdarbe girişimini Pennsylvania’dan düzenlemişti.Erdoğan, o görüşmede Biden’dan, o sırada New York Güney Bölgesi Savcısı olan Preet Bharara’nın görevden alınmasını istedi. Sözü edilen savcılık makamı, Halkbank soruşturmasının başlangıç aşamasındaydı ve Rıza Zarrab hakkında İran’a yönelik yaptırımlarıboşa çıkarma planının başını çektiği gerekçesiyle iddianameyi hazırlamıştı bile. Biden’ın danışmanın verdiği bilgiye göre, Erdoğan, Obama yönetiminden, Manhattan’da Zarrab davasına bakan yargıcın görevden el çektirilmesini de talep etti. Ayrıca, Zarrab’ın serbest bırakılmasını ve Türkiye’ye dönmesine izin verilmesini de istedi. Biden’ın danışmanın anlattığına bakılırsa,Erdoğan, eğer ABD, Türkiye ile ilişkilerini gerçekten düzeltmek istiyorsa, bunda samimiyse, Halkbank davası kapatılması gerektiğini söyledi.Türkiye’den ayrılmadan önce gazetecilere konuşan Biden, Gülen iadesi de dahil olmak üzere, Erdoğan’ın taleplerine ilişkin olarak ABD’nin ne yapabileceği ve yapması gerektiğini açıkça ortaya koydu. Erdoğan’ın yanı başında, “Eğer Başkan (Obama) bu konuya bizzat kendisi el atarsa, olacak olan kuvvetler ayrılığını ihlalden görevinden azledilmesi olacaktır” dedi.Türk Cumhurbaşkanı ısrarından vazgeçmedi. Obama ve Biden’ın danışmanlarının verdikleri bilgiye göre, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için New York’a geldiğinde Halkbank konusunu Biden'la görüşmesinde bir kez daha gündeme getirdi ve Obama’nın Ocak 2017’de görevini terketmesinden önce de bu konuyu kendisiyle iki kez telefonda görüştü.Preet Bharara, bir mülakatında, Halkbank soruşturması konusunda ne Beyaz Saray’dan, ne de Adalet Bakanlığı’ndan kendisine hiçbir telkinde bulunulmadığını açıkladı.
Wall Street Journal'dan Halkbank davası ve Türkiye'nin banka sorunları...Cengiz Çandar konuşmasında, Biden’ın Başkan seçildiği anlaşıldıktan ama Trump’ın seçim sonuçlarını kabullenmemekte direndiği sırada, 17 Kasım tarihli Wall Street Journal'ın başyazısına da dikkati çekti. "Türkiye’nin Banka Sorunları” başlığını taşıyan, “Erdoğan, Halkbank’a yönelik suçlamalardan vazgeçilmesi için Biden’a yönelecek” alt başlıklı WSJ başyazısından şu satırları okudu:
Erdoğan, bildirildiğine göre, Trump’a davadan vazgeçilmesi ve ilgili kişilerin davadan muaf tutulması için bastırdı. Ama federal savcılar, Ekim 2019’da Halkbank’ı “dolandırıcılık, kara para aklamak ve yaptırımlara karşı koymak” ile suçladılar. 2021 ya da 2022’da hüküm verilebilir ve arada Erdoğan’ın Biden’e bu konuyla ilgili bastırması muhtemel. Yeni Başkan’ın Amerikan mahkemelerinin bağımsız olduğunu açıkça ortaya koyacağına güveniyoruz. Eğer ABD, Halkbank’ı kara para aklamak için kullanıldığı iddia edilen miktar ile cezalandırırsa, ki bu 20 milyar dolar, bu bankanın sonu anlamına gelebilir…
Yaptırımlar konusunda Trump harekete geçmedi, Biden geçebilir.Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği üzerinde Halkbank dosyasının Biden dönemindeDamokles’in Kılıcı gibi sallanacağı anlaşılıyor. Peki, ilişkileri olumlu bir raya oturtmanın bir yolu yok mu?Wall Street Journal başyazısının son bölümündeki şu satırlar iyimserliğe pek yer bırakmıyor:
Erdoğan’ın artan ölçüdeki yanlış ve saldırgan dış politikası yarar sağlamayacak. Avrupa Birliği ile daha güçlü ekonomik bağlar,ülkenin geleceği bakımından kritik önemde ama bunu hayal edebilmek pek güç. Ankara, geçtiğimiz yaz Doğu Akdeniz’de ihtilaflı deniz alanlarına ilişkin iddialarıyla AB üyeleri Yunanistan ve Kıbrıs ile neredeyse bir savaş çıkartmayı provoke etti. Rusya’dan S-400 füze sistemi satın almış olduğu için, ülke (Türkiye),Amerika’ya Hasmane Faaliyetlere Yaptırımlarla Karşı Koymak Yasası (CAATSA)gereğince cezalandırılabilirdi. Trump harekete geçmedi. Biden geçebilir.Bütün bunlar yatırımcıları böylesine ne yapacağı kestirilemez bir ülkeye ilişkin olarak kuşkuya sevk ediyor. Erdoğan, ‘acı reçeteyi içmek’ ve ekonomiyi ileriye götürmek sözünü vermişti,ama bunu şüpheyle karşılamak için çok sayıda neden var.
2021 ve 2022'de çöküş olabilir mi?..Cengiz Çandar, konuşmasında bu alıntıları yaptıktan sonra, mevcut gidişata bakarak, 2021 ve 2022’de Türkiye’nin ekonominin yol açacağı büyük bir çöküşle karşı karşıya kalabileceği tehlikesine değindi. Biden’ın, sadece, Amerikan yargısına karışmaması, yani Trump’ın yaptığını yapmaması durumunda, bu sonucun kendiliğinden ortaya çıkabileceğinin üzerinde önemle durdu.Cengiz, bazılarını oldukça yakından tanıdığı Biden ekibinin her şeye rağmen, “Türkiye’yi Rusya’ya hediye etmemek” ve ilişkileri mümkün olabildiğince düzeltmek amacı güderek, bir süre ciddi gayret göstereceğini belirtmeyi de ihmal etmedi.
Erdoğan’dan pek öyleümitli değiller Cengiz Çandar'ın söyledikleri şöyle özetlenebilir:Biden ve ekibi, Demokrat Parti’nin "idealist" değil, "realist" kanadına mensup. Türkiye’yle Erdoğan ekibini gayet iyi tanıyorlar. Ellerinden geleni yapmaya çalışacaklar. Ama Washington’dan sızan bilgilerden anlaşılan o ki,bu Biden ekibi özellikle Obama yönetiminin son dönemlerinde,Erdoğan ve adamlarından bezmiş ve yorgun düşmüş...Biden ekibi, realpolitik gereği, Türkiye ile ilişkileri toparlamak için gayret göstermeye niyetli olsalar da, Erdoğan’dan pek öyle ümitli gözükmüyorlar.