Gazeteciliğe 1969'da adım attım,52 yıl geçmiş.Hep severek yaptım bu güzel mesleği.Her alanında çalıştım.Çıraklıktan geldim, haber de kovaladım, mutfağında da çalıştım, her düzeyde yöneticilik de yaptım, yorum da yazdım.Köşe yazarlığını popomun üstünde oturarak değil, haberin içinde koşturarak,genellikle "ben oradaydım" diyerekheyecanla yapmaya çalıştım.Yıllar yılı Türkiye siyasetini izledim, yakın markajda tutmaya gayret ettim.İnkar edemem, güzel zamanlar yaşadım gazetecilikte...Yarım asır içinde artılarım da oldu,eksilerim de, sevaplarım da oldu,günahlarım da...Hepsini belirtmeye ve yazmaya çalıştım,kendimi elimden geldiği kadarözeleştiri süzgecinden geçirerek...Bir noktayı özellikle vurgulamak isterim:Güç odaklarından bağımsız, özgür gazeteciliği hemen her zamanön planda tuttum.Bu ilke hem geleneksel gazetecilik,yani basın için, hem de medya için geçerlidir.Ama bu kutsal ilkeyi dün de, bugün dehayata geçiremedik. Basın da, medya da bağımsız ve özgür olamadı.Güç odakları sürekli kanca attı gazetelere, televizyonlara.
Devletin, siyasetin, askerin, iş aleminin eli basının, medyanın içinden hiç eksik olmadı.Özellikle siyaset kendi kirini medyaya da taşıdı.Türkiye'de demokrasi, hukuk ve özgürlüğünboğulmasında medya yıllar boyu özel bir roloynadı. Bu açıdan, medya patronları ve yöneteci ve yazarlarıyla medya elitidemokrasi tarihine çok kötü sayfalar yazdı.Bu sayfalarda, seçilmiş otoritelere karşı askeri darbeleri, Türkiye'nin geleneksel "asker-sivil oligarşi"sinigönüllü-gönülsüz destekleyen medya örnekleriziyadesiyle yer alır.İstisnalar elbette vardı.Güç odaklarına direnen, hukuk ve özgürlükbayrağını yüksek tutmaya çalışanlar hiç eksik olmadı.Bu arada belirtmek de yarar var.İkinci sınıf demokrasi dönemlerindeher şeye rağmen cumhurbaşkanlığı, parlamento ve hükümet, yargı, siyasal partiler, genelkurmay, iş dünyası gibi farklı güç odakları vardı.Bir başka deyişle:İktidar ipleri tek bir yerde toplanmamıştı.Bu yüzden, medya patronlarıyla "gazeteci milleti"nin belli bir "manevra alanı" mevcuttu.Bu alanda bağımsızlık ve özgürlük havaları eserdi.Bugün bu havadan eser kalmadı.Uzun yıllardır bağımsız ve özgür medyadantam anlamıyla yoksun bir ülkede yaşamaktayız.Tüm iktidar ipleri tek bir yerdetoplandığı için öyle.Tek bir yerde, Saray'da toplandığı için öyle.Tek Adam'ın elinde toplandığı için öyle.Tüm medya, tek tük istisnaları dışında,Saray medyası artık.Tüm medya Saray'ın ağzına bakıyor.Tek Adam'ın ağzına bakıyor.Bu yüzden de bugün, tek kelimeyle, rezil bir medyamız var."Saray siyaseti"yle medyanın iç içe girdiğibu rezillik, "Sedat Peker videoları"ylaher geçen gün bir çamur deryası halindegözlerimizin önünde seriliyor. Seksenine merdiven dayamış bir gazeteciolarak, bugünkü kadar rezil bir siyaset vemedya düzeni hatırlamıyorum.Bu düzenden utanç duyuyorum,iğreniyorum.Bu düzeni ayrıntıya girerek yazmak da, bazı rezil örneklerin altını çizmek de gelmiyor içimden.Yazarsam, örnekler verirsem, çamur bana da bulaşır hissi kımıldıyor içimde...Biliyorum, bu ülkede hiç de kolay olmayacak bu rezil dönemi aşmak, demokrasi, hukuk ve özgürlük rejimini kurmak.Tüm olumsuzluklara rağmen geleceğe dönük iyimserliğimi koruyorum.