HDP’nin kazandığı belediyelere kayyım atanması... Bunun adı ‘darbe’dir. Hiç kuşkunuz olmasın. Millet iradesine, halkın oyuna darbedir! Yerel yönetimlere dönük olması olayın darbe niteliğini ortadan kaldırmaz. 27 Mayıs darbeydi. Çünkü millet iradesini hiçe saymıştı. Seçilmiş iktidar devrilmişti. 12 Mart da, 12 Eylül de darbeydi. Çünkü seçilmişler iktidardan silah zoruyla indirilmişti. 28 Şubat da ‘post modern’ darbeydi. Çünkü seçimle gelmiş hükümeti alaşağı etmişti. HDP’li belediyelere kayyım tayin edilmesi de bunlardan farklı değildir. Hiç kuşkunuz olmasın. Darbenin dik alasıdır! Çünkü seçimle gelen, halkın oyuyla gelen HDP’li belediyelere teker teker el konulmakta... Yazık, gerçekten çok yazık. Demokrasi fikrine ölümcül bir darbe daha indirilmiş durumda. Yerel yönetimler, bir ülkede demokrasinin ete kemiğe bürünmesidir. Güçlü yerel yönetimler demokrasiyi daha ileriye taşır, güçlendirir. Fransa’nın cumhurbaşkanlarından Mitterrand, 1980’lerin başında iktidar koltuğuna otururken şöyle demiştir: “Bir zamanlar Fransa’nın birliğini korumak için güçlü merkeziyetçilik şarttı. Ama artık birliğimizi korumanın yolu ‘ademi-merkeziyetçilik’ten, güçlü yerel yönetimlerden geçmektedir.”
Bu yolla PKK yenilmez. Bu yolla dağın yolu kesilmez. Bu yolla Kürtler kazanılmaz
Türkiye bu ‘reform’u yapamadı. Bölünme korkusu yerel yönetim reformunun yapılmasını sürekli engelledi bu memlekette. Neredeyse bütün iktidarlar, hükümet programlarına, Avrupa Birliği’ne uyumun da gerektirdiği yerel yönetim reformunu koydular ama gerçekleştiremediler. Asker ‘hayır’ dedi, durdular! Şimdi Erdoğan iktidarı da ‘asker’den farklı değil. Terör diye, bölünme diye halkın oyuyla gelmiş belediye yönetimlerini görevden alıyor. Bir başka deyişle: Darbe yapıyor! Çünkü seçimle gelen seçimle gitmiyor. Devlet zoruyla gidiyor. Böylece Kürtler kendilerini biraz daha dışlanmış hissediyor. Kürtler böylece devletten iyice uzaklaşıyor, soğuyor. Çünkü verdiği oyun hiçe sayıldığını, çöpe atıldığını görüyor. Öte yandan sıra HDP’li milletvekillerine geliyor, onların hapse atılmalarına... Daha sonra da HDP’nin kapatılmasına... Demek Türkiye böylece bölünmekten, parçalanmaktan kurtulacak. Demek terörle mücadele böylece başarı kazanacak. Öyle mi sanıyorsunuz?.. Demek, bunca yılın kan ve gözyaşından hiç ders çıkaramadınız. Demek, yaşanmış olan büyük acılar sizi hala olgunlaştıramadı. Yazıklar olsun! Bu yolla PKK yenilmez. Bu yolla dağın yolu kesilmez. Bu yolla Kürtler kazanılmaz. Tersine bu yolla, Kürt sorunu bugüne kadar olduğu gibi derinleşir. Çünkü bu yolla bölünmenin yollarına taşlar döşenir. Bu yolla Türkiye ‘cehennem çukuru’na yuvarlanır. Bu yolla Türkiye bir iç savaş yangınında bulur kendini... Allah akıl fikir versin! 15 Temmuz Allah’ın belası bir darbe girişimiydi. Halk karşı durdu, yenildi. Halkla birlikte neredeyse herkes darbeye karşı seçilmiş iktidarın, AKP hükümetinin, Erdoğan’ın yanında durdu. Çok da iyi oldu. Çünkü burada korunan ilke, seçimle gelenin seçimle gitmesiydi. Darbeyle, tankla topla değil. 15 Temmuz’dan birkaç gün sonra bu noktayı özellikle vurgularken, bir de uyarı yapmıştım: 15 Temmuz’dan kurtulduk, şimdi de bir ‘sivil darbe’ye, ‘Erdoğan darbesi’ne yakalanmayalım! Ama ne yazık ki gidiş bu istikamette... Allah Türkiye’ye kolaylık versin! HERKESİN KURBAN BAYRAMI KUTLU OLSUN