Bugünlerde ruhum fazlasıyla sıkıntı yüklü. Hep eskilerde dolaşıp, eski defterleri karıştırıp duruyorum kendi başıma... Arşivde karşıma çıktı, Cumhuriyet gazetesinin 34 yıl önceki bir başsayfası. Tarih, 19 Şubat 1983. Yine bir darbe dönemi. Bu seferki askeri bir darbe, 12 Eylül. Cumhuriyet'i 24 Ocak'ta kapatmışlar, 19 Şubat'ta yeniden yayın başlamış. Gazetenin tepesini mahkeme ve hapishane haberleri kaplıyor. En tepedeki haber:
Başyazarımız Nadir Nadi için 5 yıl hapis isteniyor!
Nadir Nadi, başında siyah beresi, parmaklarının arasında sigarası, Yazı İşleri Müdürümüz Okay Gönensin'in koluna girmiş, Selimiye Kışlası'ndaki askeri savcılığın önünde poz vermiş... İstenen hapis cezasının nedeni: Nadir Bey'in 20 yıl önce yine bir askeri darbe döneminde, 27 Mayıs'ta yazdığı eleştirel bir başyazıyı tekrar yayımlamış olmamız... Bir haber daha:
Yazarımız Oktay Akbal'ın 3 ay hapsi kesinleşti!
Oktay Abi'nin bir mahkeme fotoğrafı haberin kenarına eklenmiş. Bunun altında bir başka hapis haberi:
Yalçın Küçük 8 yıl hapse mahkûm oldu ve tutuklandı!
Cumhuriyet'in otuz küsur yıl öncesi ve darbe günleri gözümün önünden bir anda bir film şeridi gibi geçip gidiyor.
Neler yaşadı Cumhuriyet. Ne badireler atlattı, nerelerden geçti geldi bugünlere
Nadir Bey'in başyazısındaki o sözünü, "Bu adam bu dünyaya boşuna mı gelmiş diyecekler" cümlesini anımsıyorum. İçimde hüzün dalgası kabarıyor. Evet, boşuna mı geldik bu dünyaya?.. Bu memleket değişmeyecek mi? Cumhuriyet'in bugünkü birinci sayfasına bakarken yine bu kahredici duyguya kapıldım. Gazetenin manşetinde 80 gündür durmakta olan duyuru:
Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, M. Kemal Güngör, Ahmet Şık. Arkadaşlarımız 80 gündür özgürlüklerinden yoksunlar! 75 gündür iddianame bekliyorlar. Ahmet Şık 19 gündür tutuklu!
CHP milletvekili Utku Çakırözer Silivri'deki gazetecileri ziyaret etmiş. Murat Sabuncu: "Haftada 2 saat dışında kimseyle görüştürülmüyoruz, bizimki ağırlaştırılmış tutukluluk..." Akın Atalay: "Hakkımızdaki suçlamaları dahi henüz bilmiyoruz." Kadri Gürsel: "İddianame bir an önce hazırlanmalı!" Evren'in askeri darbesi öyleydi, Erdoğan'ın sivil darbesi de işte böyle... Değişen ne?.. Evren Paşa'nın darbesinde bugünkü kadar Cumhuriyetçi demir parmaklık arkasına düşmemişti. Yıllar yılı darbe olmasın dedik, bunun için yazdık çizdik. Ama yine oldu. Bu seferki sivil darbe... Nadir Bey'in dediği gibi: Yoksa boşuna mı geldik bu dünyaya?.. İçimde isyan duygusu tetikleniyor. Hayır, boşuna gelmedik. Demokrasi mücadelemiz sürecek. Bu yalın gerçeği, bu dünyaya boşuna gelmediğimizi Başyazarımız Nadir Nadi de gayet iyi biliyordu. Neler yaşadı Cumhuriyet. Ne badireler atlattı, nerelerden geçti geldi bugünlere... Hala ayakta! Ayakta kalmaya devam edecek. Cumhuriyet'i yıkamazsınız. Cumhuriyet'i yıkmaya gücünüz yetmez! Şunu iyi bilin: Cumhuriyet'i de, Türkiye Cumhuriyeti'ni de tarihi yürüyüşünden, laik cumhuriyet, demokrasi, hukuk ve özgürlük yolundan saptıramazsınız, gücünüz yetmez buna...