Ali Babacan'ın Diyarbakır konuşmasıyla ilgiliydi dünkü yazım.DEVA liderinin "Kürt sorunu"na ilişkin görüşlerini karanlıkta bir umut ışığı diye nitelemiştim.Çünkü, Erdoğan'a karşı bir demokrasi ittifakı kurulabilecekse, Babacan'ın cesur Diyarbakır çıkışı olumlu bir adımdı. Sevgili Nazar Büyüm yazımla ilgili olarak bir mail atmış.Köşeme aynen alıyorum.
Sevgili Hasan,Bugün Babacan'ın konuşmasında 'demokrasi ittifakı' için bir umut ışığı bulduğunu yazmışsın. Son zamanlarda birkaç kez Kürt sorununda '80'lerden bu yana ne tür iniş-çıkışlar, ne tür yalpalamalar olduğunu, örnekler veriyor, anlatıyorsun. Öyle bir dönem ki yaşadığımız,sayıp döktüğün tüm o zikzaklara karşın, en küçük bir mum umut ışığı oluveriyor... Buna muhtacız. Ne acıklı!Sana -bildiğini bildiğim- bir Shakespeare sone'si gönderiyorum.Üstat bu sone'yi 400 küsur yıl öncesinden bütün çağlar için yazmış,hâlâ doğru, hâlâ geçerli. Her kelimesindeki acıyı, yeisi bugün de hissediyor, yaşıyoruz. Ne var ki, son kuplede söylediği gibi, kavgayı, mücadeleyi bırakmak demekolacağından, çekip gitmiyor, gidemiyoruz.
İyilikler, Nazar Büyüm.
Sevgili Nazar;Umuda yolculuk hiç bitmez;sonu hüsranla bitse bile...
William Shakespeare66. Sone
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beniDeğmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,Ezilmiş, hor görülmüş, el emeği, göz nuru.Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e.Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim amaSeni yalnız komak var, o koyuyor adama.
Türkçesi: Can Yücel