Despot’un iki dudağının arasındaki bir ülkede yaşıyoruz artık. Çıt yok! Neredeyse kabullendik bu aşağılanmayı, bu zilleti. Ne yazık. Koskoca bir hapishaneye dönüşüyor memleket. Çıt yok! Muhalif sesler, farklı sesler, eleştirel sesler bir bir susturuluyor. Çıt yok! Tek sesli, tek inançlı, tek renkli bir toplum yolunda büyük adımlar atılıyor. Çıt yok! Demokrasi küfür düzeni sayılıyor. Çıt yok! Hukukun üstünlüğüydü, insan haklarıydı, özgürlüklerdi, kadın-erkek eşitliğiydi, laiklikti, bütün bu değerler her gün yerle bir ediliyor. Çıt yok! Despot’un iki dudağının arasındaki bir ülkede yaşıyoruz.
‘Gazeteci milleti’ne seslenmek istiyorum: Despot korkusuna teslim mi olacağız? Hayır diye haykırmalıyız...
Görmedim, duymadım, bilmiyorum diyerek ‘üç maymun’u oynuyoruz, etliye sütlüye hiç karışmadan... Yuh olsun böyle hayata! Yeni Hayat ve Yarına Bakış gazetelerinin internet siteleri susturuldu, mahkeme onayladı. Gerekçe bildirilmediği için de itiraz edilemiyor. Tebliğ edildi: CanErzincan TV en geç bu ayın ortasında kapatılacak. Sırada başka gazetelerin, internet sitelerinin bulunduğu da bilinmekte. Her şey sussun, meydan tamamen Despot’la hempalarına kalsın isteniyor. Bu arada yargı paketi yıldırım hızıyla geçti Meclis'ten. Despot’un iki dudağının arasındaki yargı dönemi ardına kadar açılıyor. Çıt yok! Despot’un dünyası için kara para aklama kapısı da bir gece yarısı operasyonuyla açılmış durumda. Çıt yok! Her türlü herzeyi yiyor, sonra da “Bana mı sordunuz ulan!” diyebiliyor, büyük bir fütursuzlukla. Ama yine çıt yok! Baskı altındaki gazeteyle, hapse atılan gazeteciyle dayanışma, terör propagandası sayılıyor. Çıt yok! Kendi toprakların, kendi vatandaşların savaş uçaklarıyla bombalanıyor. Çıt yok! Ve Despot’la hempaları her daim saldırı hâlindeler. Ne hukuk tanıyorlar, ne özgürlük. Kendileri gibi düşünmeyenleri alçaklıkla, ahlaksızlıkla, şerefsizlikle, satılmışlık ve hainlikle suçluyorlar. Çıt yok!
Yeni Hayat ve Yarına Bakış gazetelerinin internet siteleri susturuldu. CanErzincan TV de kapatılacak. Meydan tamamen Despot’la hempalarına kalsın isteniyor
Gazeteci milleti’ne seslenmek istiyorum. Böylesine bir aşağılanmayı kabullenecek miyiz? Böylesine bir zilleti içimize sindirecek miyiz? Despot’un iki dudağı arasındaki bir hayat tarzı kaderimiz mi olacak? Despot korkusuna teslim mi olacağız? Hayır diye haykırmalıyız. Gerçekleri haberleştirmeliyiz, yazmalıyız. Dünya her gün yeniden kurulur! New York Times gazetesinin New York’taki ana binasının girişinde asılıdır bu söz. ‘Gazete’yi iyi anlatır, ‘gazeteci milleti’nin hissiyatını iyi tarif eder. Öyledir. Biz gazeteciler her gün yazı işlerinde, kendi deyişimizle ‘mutfak’ta oturur, haberlerle, yorumlarla, çizgilerle, fotoğraflarla dünyayı yeniden kurarız. O mutfak bizim ‘mahremiyet’imizdir. Başkaları girsin istemeyiz. Biz bize kalmayı severiz, dünyayı her gün yeniden kurarken... Gerçek demokrasilerin bel kemiğini oluşturan ifade özgürlüğü bu ‘mahremiyet’e saygıdan geçer. Demokrasileri demokrasi yapan medya bağımsızlığı ancak böyle mümkün olur. Ama bizde artık böyle değil. Tek tük istisnalar dışında medyadaki tüm kaleler Despot tarafından düşürülmüş durumda. Şimdi yeni fetihler bekleniyor. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünü küfür düzeni sayan kapkaranlık bir zihniyet, toplum ve devlet hayatının her yerini ele geçiriyor. Çıt yok! Despot’a yüzde yüz biat düzeni her alanda her geçen gün sistemli bir şekilde oturtuluyor. Çıt yok. Gazeteciyi Saray soytarısı yapan bir medya düzeninin tamamlanmasına ramak kaldı. Çıt yok. Yuh olsun!