Hayretle izliyorum. Gerçekten öyle. Oturup ciddi ciddi konuşuyorlar. Aralarında bazen tartışma bile çıkıyor. Başkanlık sisteminden söz ediyorlar. Yeni bir anayasa diyorlar. Üstelik, en demokratik tarafından bir anayasa diyebiliyorlar. Şaka gibi! Gülünç oluyorlar. Hiçbir inandırıcılıkları yok. Farkında değiller. Allah aşkına, mevcut anayasa delik deşik değil mi? Anayasanın en başında yer alan tarafsızlık yemini bizzat Cumhurbaşkanı’nın kendisi tarafından çiğnenmedi mi Çiğnenmiyor mu? Erdoğan değil mi, parti lideri gibi hareket eden? Erdoğan değil mi, başbakan yetkilerini de kullanan? Erdoğan değil mi, yüzde 49.5 oyla gelen bir başbakanı, Davutoğlu’nu bir Saray darbesi ile tasfiye eden? Elbette öyle.
Mevcut anayasa delik deşik değil mi? Anayasanın en başında yer alan tarafsızlık yemini bizzat Erdoğan'ın kendisi tarafından çiğnenmedi mi?
Erdoğan en başta kendi yeminine sadık kalmadı. TBMM kürsüsünden milletin önünde ettiği yemini ayaklar altına aldı. Yine anayasanın temel direği olan yargı bağımsızlığını çiğnemedi mi? Demokrasinin olmazsa olmaz ilkesi güçler ayrılığını hiçe saymadı? Savcılara talimat vermedi mi, Can Dündar’ı tutuklayın diye? Mahkum edin diye? Mahkemelere çağrı yapmadı mı, Anayasa Mahkemesi kararına direnin diye? Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymuyorum diye açıklama yapan o değil mi?; Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı, Merkez Bankası Başkanı’nı, TÜSİAD Başkanı’nı hain ilan eden o değil mi? Rejimi fiilen değiştirdiğini, anayasayı ‘bekleme odası’na aldığını kendi ağzıyla söyleyen o değil mi?
Soruyorum şimdi: Erdoğan’ın eline dünyanın en demokratik anayasasını verseniz n’olacak ki? Onun tek derdi var: Despotluk! Onun tek derdi var: Dikta!
Şimdi listeyi uzatmak istemiyorum. Bilen biliyor. Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak, mevcut anayasayı delik deşik etti. Etmeye de devam ediyor. Demokrasiyi demokrasi yapan temel ilkeleri ayaklarının altına paspas yaptı. Yapmaya devam ediyor. Soruyorum şimdi: Erdoğan’ın eline dünyanın en demokratik anayasasını verseniz n’olacak ki? Bir mucize olsa ve kağıt üstünde dünyanın en demokratik başkanlık sisteminin yazıldığı bir anayasa yapılsa, ne değişir ki? Soruyorum, çünkü Saray’daki Sultan’ın derdi, demokrasi ve hukukun üstünlüğü değil ki. Onun tek derdi var: Despotluk! Onun tek derdi var: Dikta! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aşağıdaki sözlerine ben de imzamı atıyorum.
Türkiye’de bir dikta yönetimi var! Halkın yüzde 49.5 oyunu almış meşru bir hükümetin başbakanı istifa ettiriliyorsa, bunun neresi demokrasi? Davutoğlu direnmedi. Hakkını biz savunuyoruz. O makamını bırakarak bedel ödedi. Direnmedi. Demokrasinin gereğini yapmadı. Kendisine oy veren vatandaşların haklarına sahip çıkmadı. Ama onların hakkını savunmak herkesin görevi. Benim de görevim. Demokrasiyi her savunanın, bedel ödediği bir dünya var. Bu ülkede Deniz Gezmiş’ler, başbakanlar asılarak bedel ödediler. Faili meçhul cinayetler bedel değil midir? Demokrasi mücadelesi veriyoruz. Demokrasi mücadelesinin bedel ödenmeden başarı kazandığı hiçbir ülke yoktur. Türkiye’yi bir kişinin iki dudağı arasına asla teslim etmeyeceğiz. Demokrasi mücadelesi veren bir Türkiye Cumhuriyeti var. Türkiye’de demokrasi mücadelesi kolay verilmemiştir. Acı vardır. Gözyaşı vardır. İdamlar vardır. Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin demokraside kat ettiği mesafeyi, bir kişinin iki dudağı arasına hapsetmeye kalkarsanız... Bir kişi milletvekili listelerini yaparsa... Bir kişi yargıya talimat verir ve istediği kararı çıkarırsa... Bir kişi medya özgürlüğünü kısıtlarsa... Bir kişi Türkiye’nin kaderiyle oynarsa... Bir kişi Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürükleyip uygar dünyadan koparırsa... Bu kolay olmaz. Kan dökülmeden bunu yapamazsınız, kan dökülmeden bu iş olmaz! Söylediğim budur.