1993, 1994 yılları olabilir. Tansu Çiller başbakan. Türkiye dolu dizgin o korkunç 2001 Krizi'ne doğru yol alıyor. Çünkü, ekonomide yapısal sorunlar çözülemiyor, enflasyon canavarını besleyen kara delikler kapatılamıyor Bir gün sohbet sırasında yine bir türlü hız kesmeyen enflasyondan söz açılınca, Çiller'in şöyle dediğini hatırlıyorum:
Enflasyon canavarı, enflasyon canavarı... Tamam da, hiçbiriniz terörle mücadele dolayısıyla askeri harcamaların nasıl arttığını yazmıyorsunuz.
Haksız sayılmazdı zamanın Başbakan'ı. Enflasyon kaynaklarından biri de hızla büyüyen askeri harcamalardı. Evet, enflasyonu yenmek için bir yandan yapısal sorunları çözmek, diğer yandan da savaş değil barış yapmak gerekiyordu. Ama gel gör ki, 1990'lı yılların zayıf koalisyon hükümetleri her iki dersten de sınıfta çaktı. Böylece Türkiye'yi fena halde yoksullaştıran 2001 Krizi patladı. Krizin yarattığı siyasal boşlukta da Erdoğan ve AKP doğdu.
Şimdi Türkiye'ye 1990'ların penceresinden bakmaya çalışalım.
1. Türkiye 1990'lardaki gibi gittikçe derinleşen bir ekonomik kriz yaşıyor. 2. Enflasyon başını kaldırmış gidiyor. 3. Enflasyonla birlikte ekonomi küçülüyor, işsizlik büyüyor, iflaslar yaygınlaşıyor. 4. Reel sektör ve bankacılık fena halde zorda; batık krediler çok büyük bir sorun. 5. Türk lirası dolar karşısında pula dönmüş durumda. 6. Enflasyonla mücadelenin gereği tam yapılmıyor; polisiye tedbirler gibi, iş aleminden tam sayfa gazete ilanları gibi atılan bazı adımlar inandırıcı olmaktan uzak, hatta ciddiyetten yoksun. 7. Enflasyonla mücadelenin bel kemiği olması gereken kamu harcamalarında ise gerçek tasarrufa hala uzak kalan bir ekonomi yönetim var. 7. Bütün bunlarla birlikte Türkiye, tıpkı 1990'lardaki gibi barış değil savaş yapmaya devam ediyor.
Barış değil savaş konusunun altını bir defa daha kalın olarak çizmekte yarar var. Çünkü, bu durum dün olduğu gibi bugün de ekonomide istikrarsızlığı ve yabancı finans kuruluşlarıyla dış yatırımcıların kuşkularını körüklemeye devam ediyor. Bu konuda, şu noktaları soğukkanlı düşünün:
1. Türkiye'nin Katar'da, Sudan'da, Somali'de askeri üsleri var. 2. Türkiye'nin Kuzey Irak'la Kuzey Suriye'de, yani Irak ve Suriye Kürdistanlarında askeri var. 3. Türkiye, zaten askeri operasyonlar yaptığı Suriye Kürdistanı’nda bir yenisine daha hazırlanıyor. 4. Erdoğan, "Bir gece ansızın gelebiliriz" diyerek "Fırat'ın Doğusu"na dönük bir büyük operasyonun sinyallerini veriyor. 5. "Fırat'ın Doğusu"na yapılacak bir askeri operasyonun ise Türkiye'yle Amerika'yı karşı karşıya getireceği bilinmekte... 6. Bu arada Güneydoğu ve Kandil'e yönelik askeri operasyonlar uzun zamandır hiç hız kesmiyor.
Bu yedi nokta da, yazın bir kenara, Türkiye'nin yaşamakta olduğu ekonomik krizi derinleştirir. Uzun lafın kısası: Ekonomik kriz, bu gidişle, dalga dalga gelip memleketimize çarpmaya devam edecek; bunu belirtmek felaket tellallığı değildir.