Seçime giderken iki sıcak konu: Çözüm süreci ne olacak? HDP barajı aşacak mı? Bu iki soru önemli. Erdoğan’ın yakın geleceğini ve Türkiye’de barışla istikrarı yakından ilgilendirdikleri için öyle. Erdoğan’ın tek başına anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde edebilmesinin iki koşula bağlı olduğu söylenebilir. Biri, seçim öncesi çözüm sürecinin rayında gitmesi. Öteki, HDP’nin baraja takılması. HDP eğer baraja takılırsa, Erdoğan’ın gönlünde yatan o 400 AKP milletvekili sandıktan çıkabilir. Bu ihtimal var mı? HDP barajı geçemezse var tabii. Bu yüzden de, böyle bir ihtimalden tedirgin olan ya da ürkenlerin, baraj sorununda oylarıyla HDP’ye destek çıkmaları gerekiyor. Bu arada akılda tutulması gereken bir başka nokta: Baraja takılması için HDP’ye dönük olarak tezgâhlanabilecek provokasyon tuzakları... Bu açıdan İzmir’de, Ege Üniversitesi’nde, Ülkü Ocakları’ndan bir öğrenci liderinin, Fırat Çakıroğlu’nun bıçaklanarak hayatını kaybetmiş olması, üstünde dikkatle durulması ve elbette lanetlenmesi gereken acı bir olaydır. Şu da eklenebilir: HDP eğer önümüzdeki dönemde yanlış yapmaz, Erdoğan’ın kurabileceği ‘tuzaklar’dan da sakınırsa, yüzde 10 barajını rahatça geçebilir, hatta yüzde 15’i bile yakalayabilir. Bazı ciddi araştırmalar ve nabız yoklamaları böyle diyor. Ama bugünkü yazımın konusu bu değil. Satır başlarıyla ‘çözüm süreci’ne değinmek istiyorum.
Çözüm süreci ne olacak? HDP barajı aşacak mı? Erdoğan’ın geleceği ve Türkiye'de barışla istikrar için bu iki soru önemli
Birincisi İki yıldır dağlardan silah sesi ve ölüm haberi gelmiyor. Seçim öncesi bunun bozulması uzak ihtimal. Ateşkes topluma mal olmuş durumda. Bunun bozulmasını ilgili taraflarla birlikte aklı başında hiç kimse istemiyor.
İkincisi Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde iplerin kopması istenmiyor. Seçime giderken ipin kopması özellikle Tayyip Erdoğan’ın işine gelmiyor. Bu bakımdan Öcalan’ın hissiyatının da farklı olduğu söylenemez. İnişli çıkışlı da olsa, işlemekte olan diyalog sürecinin devam etmesini -ve elbette geliştirilmesini- Öcalan’ın önemsediği konusunda kuşku yok. Önemsiyor, çünkü Türkiye’de devlet ilk kez kendisine karşı bir isyan hareketiyle liderini muhatap almış durumda. Ayrıca, bir seçime giderken iplerin kopması HDP’nin de hayrına olmaz.
Üçüncüsü İpler kopmaz ama gerilir, bazen de kopacakmış gibi fena halde gerilebilir. Şu sıralar vaziyet galiba böyle. Erdoğan, Öcalan’dan önce bir açıklama bekliyor, silahların ebediyen sustuğuna dair. Öcalan da, kendisi tarafından hazırlanmış ve Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde gidip gelmiş 10 maddelik çözüme ilişkin temel ilkeleri içeren bir mutabakat metni Erdoğan’ca kabul ve ilan edilmeden böyle bir açıklamaya yanaşmıyor. Bu tıkanıklık aşılabilir mi?..
HDP baraja takılırsa 400 AKP milletvekili sandıktan çıkabilir. Bu ihtimalden ürkenlerin, HDP’ye oylarıyla destek çıkmaları gerekiyor
Dördüncüsü Tayyip Erdoğan, hayati bir seçime giderken, Öcalan’ın elinden çıkmış bu 10 maddelik ilke metnine evet der mi? Açıklayabilir mi? Düşünün: Öcalan’la devlet arasında müzakerenin resmiyet kazandığı... İmralı’da hazırlanmakta olan büyük bir salonda tarafların karşılıklı olarak oturacakları ve bunun bir fotoğrafla tespit edileceği... Gelişmeleri ve tarafları yakın markajda tutacak bir ‘gözlemci heyeti’nin eş zamanlı olarak faaliyete geçeceği... Yüzde 10 barajını bir yana bırakan, ana dilde eğitimle güçlü yerinden yönetime kapı açan, eşit bir vatandaşlık tanımıyla, buna uygun kurumsal düzenlemeleri vs. öngören yeni bir demokratik anayasa sözünün de verildiği böyle bir 10 maddelik metin, Erdoğan tarafından seçime giderken onaylanır mı?..
Beşincisi Evet, onaylanır ve açıklanır mı Erdoğan tarafından? Kolay görünmüyor. Çünkü, ‘Türklerle Kürtlerin eşit vatandaşlığı’nı öngören ve bunun hayata geçirileceğine dair söz veren 10 maddelik ilkeler metni yüzünden Tayyip Erdoğan seçim meydanlarında cehennem ateşine tutulabilir. Erdoğan bunu göze alabilir mi? Kolay değil. Kolay olsa, Erdoğan’la Öcalan arasında bunalan Hakan Fidan MİT Müsteşarlığı’ndan istifa yolunu seçmeyebilirdi.
Altıncısı Bu durumda ne olur? İp kopmaz ama koptu kopacak bir halde bırakılabilir. Kandil’den de, Ankara’dan da, ‘çözüm süreci’nin kesintiye uğramasından dolayı karşı tarafı suçlayan sert açıklamalar birbirini izleyebilir. İp kopmaz, silahlar yeniden patlamaz, iki yıllık ateşkes hâli devam eder. Ve böyle bir gergin ortamda 7 Haziran seçimlerine doğru yol alınır.
Gergin ortamın sandıkta Erdoğan’a değil HDP’ye yarayacağı söylenebilir. Ama bu ortam HDP’yi tuzağa da çekebilir
Yedincisi Gergin ortamın seçim sandığında Erdoğan’a değil, daha çok HDP’ye yarayacağı söylenebilir. Ama bu gergin ortam bazı ‘provokasyonlar’la HDP’yi tuzağa da çekebilir. Böyle bir tuzaktan sakınamayan, yanlışlar yapabilen bir HDP ise oy kaybedebilir.
Sekizincisi Öcalan, kendi eliyle hazırlamış olduğu 10 maddelik çerçeve metin Erdoğan tarafından kabul ve ilan edilmeden, Erdoğan’ın talep ettiği açıklamayı yapar mı? Bu da yakın ihtimal değil galiba.
‘Çözüm süreci’nde bugün gelinmiş olan nokta benim penceremden böyle görünmekte...