Melih Cevdet Anday der ki:
Yalnızlıktır denizin tek yasası.
Denizdeki bu yapayalnızlık hissini hep sevdim.Söğüt taraflarında Taşlıca Adası civarı. Kayalıklarda, bodur ağaçların arasında keçiler dolaşıyor.Güneşin altında Akdeniz mavisinin parlaklığı gözümü alıyor. Akdeniz mavisi değişken... İnsanın aklını başından alıyor bazen. Hele gökyüzüyle birleştiği vakit o kadar güzelleşiyor ki...Güneş arkamızda alçalmaya başladı. Yıldızlar çıkıyor.Gökyüzünde sürekli hareket halinde yıldızlar... Sabahattin Kudret Aksal’ın o şiiri:
Adam oturmuş denize karşı Elinde oltası yıldız tutar.
Güneş kor yığını halinde batıyor. Düşünüyorum.Bu olağanüstü güzellikte savaştan, çatışmadan bahsetmek...Ne büyük bir ahmaklıktır.Barışı değil savaşı, hayatı değil ölümü kutsamak ahmaklığın ta kendisidir, ta kendisi...Bu güzellikleri paylaşmak yerine savaş naraları atmak kadar büyük ahmaklık, aptallık olur mu?..
Eyy Türk ve Yunan siyasetçileri!Herhangi bir ayrım yapmadan hepinize sesleniyorum.Akdeniz maviliğinin derinliklerinden sesimi sizlere duyurmaya çalışıyorumAklınızı ekmek peynirle mi yediniz?..Bu güzellikleri paylaşmak yerine çatışmak, savaşmak olur mu?Alnınızda ahmak damgasıyla mı geçmek istiyorsunuz tarihe?..Şimdi bana hikaye anlatmayı bırakın.Ne kadar haklı olduğunuzu dinlemek istemiyorum.Yarım asrı aşan gazetecilik hayatımda bu martavalları çok dinledim."Benim milliyetçiliğim seninkine beş basar, on basar" teranelerinde ben de bir zamanlar taraf olmuştum.Ama artık yeter!Yazıktır, günahtır savaşı, ölümü kutsamak.Şu günlerde Akdeniz'in maviliklerinde dolaşıyorum.Huzur bulmaya çalışıyorum.Ama arasıra internete girince, medyanın manşetlerinde kol gezen savaş naralarından ürküyorum. Çatışma dahil herşeye hazırız!
Sabrımızı taşırma!
Sıfır noktasındayız, bıçak sırtında!
Sinir harbi!
Eyy Türk ve Yunan siyasetçileri!İki uzak komşu olarak yaşamanın ne büyük bir aptallık olduğunu yaşanan tüm acılardan sonra hala anlayamadız mı?Hala en büyük milliyetçi siz misiniz?Sizden büyük milliyetçi yok mu?Tekrar ediyorum:Kimse kalkıp kendisinin ne kadar haklı olduğunu anlatmasın.Elli iki yıllık gazetecilik hayatımda ne çok dinledim bunları, hatta taraf oldum.
Kıbrıs... Ege... Kıta sahanlığı... Hava sahası... Deniz hukuku...
Ne kadar çok yazdım bu konularda. Konuştum, konferanslara katıldım.Ne çok mülakat, röportaj yaptım Türk ve Yunan siyasetçileriyle, devlet adamlarıyla.Yunanlı meslektaşlarımla Atina'ydı, İstanbul'du, Brüksel'di, New York'tu toplanıp birbirimize bağırıp çağırıp, milliyetçi nutuklar çekerdik.Herkes kendi tarafının haklılığını nafile bir gayretle savunmaya çalışırdı.Sonra da geceleri kafayı çeker birlikte eğlenirdik.Şimdi o günleri anınca, aklıma elbette rahmetli kardeşim Mehmet Ali Birand, sevgili İblis geldi.Hayat ne de çabuk geçip gidiyor.Yıllar ve yıllar önceydi.New York'ta bir grup gazeteci, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar'la sohbet ediyorduk.Kendisine Kıbrıs meselesiyle ilgili bir soru yöneltince, bana şöyle bir bakmış,"Türk müsün, Yunanlı mısın?" diye sorup, "Ne kadar sıkıcı bir konu..." diye devam etmişti.Haklıydı.Ama o kadar yıl geçti, değişen bir şey yok.Biz hâlâ savaş naralarının eşliğinde milliyetçilikleri yarıştırıyoruz.Kılıç şakırtılarıyla savaş çağrıları yapıyoruz, ne kadar haklı olduğumuzu anlatmaya çalışıyoruz medya manşetlerinde.Ne kadar hazin, ne kadar acıklı!
Eyy Türk ve Yunan siyasetçileri!Türk ve Yunan halklarını rahat bırakın.Bırakan bizleri, Ege'nin, Akdeniz'in bu güzelliklerini paylaşalım. Ve savaşı değil barışı kutsayalım! Ölümü değil hayatı kutsayalım!
Tersi ahmaklıktır.Alnınıza ahmak damgası yiyerek mi tarihi geçmek istiyorsunuz?..Çare, oturup bir masanın etrafına konuşmaktır medeni insanlar olarak...
Yukarıdaki yazı, iki yıl önce, 13 Ağustos 2020'de, mavi yolculuk sırasında yazıldı. Şu günlerde yine Mavi Yolculuk'tayım. Ege'den yine savaş tamtamlarının uğursuz sesleri yükseliyor. İki yıl önceki yazımı, Ege'nin bir "barış gölü" olması dileğiyle yeniden yayımlıyorum.
Hasan Cemal kimdir? Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara’da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986’da Sedat Simavi Ödülü’nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013’ten beri T24’te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. Bir dönem Bilgi Üniversitesi’nde “Medya ve Politika” dersleri veren Hasan Cemal’in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: - Tank Sesiyle Uyanmak (1986) - Demokrasi Korkusu (1986) - Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) - Özal Hikâyesi (1989) - Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999) - Kürtler (2004) - Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005) - Türkiye'nin Asker Sorunu (2010) - Barışa Emanet Olun (2011) - 1915: Ermeni Soykırımı (2012) - Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014) - Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014) - Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018) - Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var. |