Amerika'da 2016 başkanlık seçimlerinde Rus istihbaratı Trump'ın seçilmesi için devreye girdi mi? Bütün Amerikan istihbarat kuruluşları bu soruya evet diyor. Trump'ın Putin'le buluşmak üzere Helsinki'ye gittiği gün de son haber patladı. Rusya'nın seçimlerine müdahalesini soruşturmakla görevli Özel Savcı Mueller, 12 Rus istihbaratçısı hakkında suç duyurusu yaptı. Zirve sonrasında Putin'le medyanın karşısına çıkan Trump'a özellikle bu soru soruldu. Ama Trump suskunluğu seçti. Soruları geçiştirdi. Putin'i mutlu eden yanıtlar verdi. Amerikan istihbarat örgütlerini töhmet altında bırakan bir dil kullandı. Basın toplantısını ve sonrasını CNN'den ilgiyle izledim. Amerikalı gazeteciler ve yorumcular Başkan Trump'a ateş püskürdü. Trump'ın Putin karşısındaki tutumunu utanç verici bulduklarını hiç saklamadılar. "Trump Putin'e teslim oldu!" sözü birkaç kez kulağıma çalındı. Rusya'nın Kırım'ı işgali konusunda hiç ses etmeyen Trump'ın NATO'ya, Avrupa Birliği'ne, Almanya'ya karşı sergilediği hasmane tavırlarını eleştirdiler. Trump'ın bu tutumunun Batı İttifakı'nın temellerini, 'liberal dünya düzeni'ni dinamitlemek olduğunu söylediler.
Sabah vakti erken internetten New York Times'a girdim, manşet şöyleydi:
Trump, Putin'in yanında yer aldı, 2016 seçimleriyle ilgili olarak Amerikan İstihbaratı'nı sorguladı!
New York Times'daki haber ve yorum başlıklarını okudum:
Trump, Putin'in dalkavuğu! Trump, Putin'in yanında, Amerikan demokrasisinin karşısında! Trump, Putin'in safında yer alırken, kendi ülkesinin kurumlarına ve istihbarat kuruluşlarına saldırıyor. Trump ve Putin Amerika'ya karşı! Bugüne kadar hiçbir Amerikan Başkanı, Amerika'ya düşman bir ülkenin liderini böylesine alkışlamadı. Trump'ın Putin karşısındaki tavrı, Amerika'nın çıkarlarına ve değerlerine ters düşüyor.
New York Times'ın başyazısının başlığı ve bazı satırları şöyle:
Trump neden Amerika adına konuşmadı? Başkan Trump, Vladimir Putin'in ayaklarına kapandı. O Putin ki, Amerika'nın NATO'yla Avrupa Birliği'yle ilişkilerini sabote etmek için, Amerika'nın Orta Doğu'daki nüfuzunu zayıflatmak için elinden geleni yapıyor.
Bir köşe yazısında, Trump Putin'in kuklası sözünü okuyorum. Bir başka köşe yazısında, Amerika'nın Avrupa'yla ilişkisinin ölümüne ve bu ilişkinin temelini oluşturan demokratik değerlere Trump'ın ihanetine dikkat çekiliyor. Yazıda şu cümle de var:
Trump'ın Helsinki'de Putin'i kucaklaması, Avrupa-Amerikan mezarının üstündeki bir zafer dansı olmuştur.
Amerikalı meslektaşlarım öylesine çarpıcı bir bağımsızlık örneği verdiler ki...
Bu satırları neden yazıyorum? Başkan Trump'la nasıl çok daha tehlikeli bir dünyada yaşamaya başladığımızı vurgulamak için yazmıyorum. Bu noktayı çok belirttim. Benim bu yazıdaki derdim, bağımsız ve özgür medya ne demek sorusuyla ilgili. Bu da yeni değil. Ama Amerikalı meslektaşlarım öylesine çarpıcı bir bağımsızlık örneği verdiler ki, bir kez daha yazmak içimden geldi. Kendi ülkesinin başkanı için utanç verici diyebilen... Dalkavuk diyebilen... Kendi ülkesinin başkanının demokratik değerleri çiğnediğini bu kadar açıkça yazabilen... Daha fazlasını olanca açıklığıyla çatır çatır söyleyebilen, iktidarı odaklarını sorgulayabilen... Bütün bunları özgürce, lafı eğip bükmeden yazan, söyleyen gazeteci milletine selam olsun, helal olsun diye yazdım bu yazımı...