Ne kadar aydınları karalamaya çalışsan da... Onlar demokrasiyi savunacaklar. Hukuku savunacaklar. Özgürlükleri savunacaklar. Yılmayacaklar. Ne kadar gazetecilerin üzerine yürüsen de... Onları işlerinden etsen de... Mahkeme kapılarına göndersen de... Hapse atsan da... Değişen bir şey olmayacak. Gazeteci milleti yine demokrasinin yanında duracak. Hukukun yanında duracak. Özgürlüklerin yanında duracak. Gazeteciliğin bağımsızlık ve özgürlüğünü savunmaya devam edecek gazeteci milleti... Aydınlar gibi, sanatçılar gibi, yazarlar gibi gazeteciler de yılmayacak. “Haddinizi bilin, haddinizi!” diyenleri biz çok gördük. Asıl haddini aşanlar biz değil, sizleriniz. Evet, demokrasilerde herkes haddini bilecek. Herkes yerini bilecek. Herkes herkesin yerine saygı gösterecek. Herkes herkesin hayat tarzına saygılı olacak. Herkes herkesin hakkına hukukuna saygılı olacak. Herkes herkesin özgürlüğünü, farklılığını, inancını, kimliğini tanıyacak.
Demokrasiler böyledir. Hukukun üstünlüğü geçerlidir demokrasilerde. Kim olursa olsun, demokratik hukuk devletinin ilkeleriyle bağlıdır. Çerçeve budur demokrasilerde. Herkes istediği gibi yazar. İstediği gibi çizer. İçinden geldiği gibi yaratıcılığını sergiler.
'Haddinizi bilin, haddinizi!' diyenleri biz çok gördük. Haddini aşanlar biz değil sizsiniz, kendini ‘muktedir’ sananlar
İstediği gibi gazetesini yapar, (dünkü CUMHURİYET örneğinde olduğu gibi). Haberini yayınlar. Köşesinde yorumunu yapar. Budur özgürlük. Onlara karışamazsın. Onlara haddini bildirmek senin işin değildir. Onları işinden etmek, onları mahkeme kapılarına göndermek, onları hapse atmak, demokrasilerde yoktur. Sadece dikta rejimlerinde vardır. Bu hâller sadece otoriter rejimlere mahsustur. 200 yazar, aydın ve sanatçının geçen gün yaptıkları ‘Acil Çağrı’ başlıklı metindeki şu satırların altı kalın olarak çizilmelidir:
Ülkemiz bir süreden beri temel hukuk sınırlarını çiğneyen olağandışı bir rejimle idare edilmektedir. Hukuk sistemine ‘paralel yapı’ ile mücadele gerekçesiyle yapılan müdahalelerle yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmış, iktidarın denetlenmesi imkânsızlaştırılmış, hukuk kurallarını hiçe sayan Saray’ın yönlendirdiği yeni bir vesayet rejimi oluşturulmuştur. Yüzde 10 barajı ve diğer antidemokratik mevzuatla adil ve özgür bir seçimin engellenmiş olması yetmezmiş gibi, Cumhurbaşkanı’nın Anayasaya rağmen inatla seçim faaliyeti yürütmesi, durumu daha da sorunlu hâle getirmektedir.
Günün birinde aklınız başına gelecek. O günler de uzak değil
Evet, asıl haddini aşanlar, biz değil sizsiniz, kendini ‘muktedir’ sananlar… Şunu iyi bilin: Demokrasi adına, hukuk adına, özgürlük adına sizlere haddini bildirecek olanlar yine bizleriz. Günün birinde aklınız başına gelecek. O günler de uzak değil.