Mısır'da, 1950'li yıllarda bir Kürtçe radyo yayına başlar. Kahire'deki Türkiye Büyükelçisi, Başkan Nasır'ı ziyaret eder, Ankara'nın rahatsızlığını iletir. Başkan Nasır alaylı bir dille der ki: "Bundan niye rahatsızlık duyuyorsunuz, Türkiye'de Kürt yok ki!" Evet, bir zamanlar Türkiye'de Kürt yoktu. Kürtçe diye bir dil yoktu. Kamuya açık yerlerde Kürtçe konuşmak yasaktı. İlkokulda Kürtçe konuşan çocuk tokadı yerdi. Kürdistan sözcüğü ağza alınmazdı. Bunlardan dolayı soluğu mahkemede alırdın, hapsi boylardın. Soğuk savaş sonrası, 1990'lardan itibaren bunlar gevşemeye başladı. Demirel son başbakanlık döneminde 'Kürt realitesi'ni tanımaktan söz etti. Cumhurbaşkanı Özal, Irak'lı Kürt liderler Barzani ve Talabani'yle diyalog kanallarını açtı, onları Ankara'ya davet etti. Ama 1990'ların başlarında Kürdistan sözcüğü yine ağza alınmazdı.
Bu politikalar sadece kan ve gözyaşı getirdi
Hatta Kuzey Irak diyenlere de, yanlış çağrışımlara neden olmaması için "Irak'ın kuzeyi"nin tercih edilmesi söylenirdi. O yıllarda Kürdistan, Irak'ta federasyon, hatta özerklik, Türkiye'nin kırmızı çizgileri arasındaydı. Ama Irak'ta Kürtler 1990'larda kendi kendilerini fiilen yönetmeye başlamışlardı. 2003'te Saddam Hüseyin devrildi. Irak'ta federasyon kuruldu. Ankara'nın kırmızı çizgileri uçtu. Kuzeydeki federatif parçanın adı, Irak Bölgesel Kürdistan Yönetimi oldu. 2000'li yıllarda Ankara'nın ağzından en çok Irak Kürt Yönetimi adı duyulurdu. Barzani, devlet başkanı muamelesi görmeye başlamıştı. Türkiye gecikmeli de olsa Erbil'de başkonsolosluk açtı. Talabani, Irak Cumhurbaşkanı oldu. Kürdistan yönetimiyle ekonomik ve ticari ilişkiler patladı. Artık Kuzey Irak da, Irak'ın kuzeyi de unutulmuştu. Irak Kürtleriyle de, Suriye Kürtleriyle de barış geçerliydi. Türkiye'de Ankara, İmralı, Kandil arasında diyalog üçgeni kurulmuş, çözüm süreci işliyordu. Barışa umut bağlanan bir dönem yaşanıyordu. Güzel günlerdi. Şimdi o günlerin yerinde yeller esiyor. Geçmişin hayaletleri yeniden sahne almış durumda. Her tarafta savaş tamtamları çalıyor, top tüfek sesleri duyuluyor. Ne yazık. Bu yazıyı bana yazdıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen günkü bir sözü oldu:
Kuzey Irak yerel yönetimi!
Anlaşılan o ki, Erdoğan'ın -ya da devletin söylemi- değişmiş, yirmi yıl öncesine gidilmişti. Irak Kürt yönetimi ya da Irak Bölgesel Kürdistan yönetimi, hatta Kürt sözcüğü bırakılmış, bunun yerine Kuzey Irak yerel yönetimi kullanılmaya başlamıştı Ankara'da. Bir başka deyişle: Devlet, 'Kürt realitesi'ne eski zamanlardaki gibi gözünü kapatıyor, Kürtlere sadece sopa sallıyordu. Oysa geçmişte yaşandı bunlar. Ve bu politikalar sadece kan ve gözyaşı getirdi. Çıkmazı derinleştirdi. Geçmişten niye ders alamıyoruz. Hep aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemenin ahmaklık olduğunu ne zaman öğreneceğiz?..