Sabahın ilk kahvesini Midilli adasını, Paşa Dedem'in memleketini uzaktan seyrederken içiyorum.Güzel geliyor.Harikulade bir sessizlik... Akdeniz mavisi... Sonbaharın ılık esintileri...İçim huzurla doluyor.Bir de şu sisli maviliğin içinde volta atan o savaş gemisi olmasa...Sabahın sessizliğinde iç dünyamın yalnızlığına sığınmış düşünüyorum. Bu olağanüstü güzellikleri paylaşmak varken, iki uzak komşu olmaktan kurtulmak varken, savaş naraları atmak ilkellik değilse nedir?.. Kafkasya'da da savaş naraları kulakları tırmalıyor.Ne kadar hazin.Twitter'a giriyorum.
İstanbul'da kaçak yaşayan, çalışan, minimum 100 bin ermeni var, burada kazandıkları Azarbaycan'a kurşun olarak dönüyor, alayı sınır dışı edilsin.
Erivan'ın tam merkezinefüze düşmeli!
Emin olduğum bir şey varsa o da şu: Yarın sabah İstanbullu Ermeniler dükkanlarını açmaya giderken ayakları geri geri gidecek.
Her yerde savaş, ateş, çatışma isteyen bu adamlar nerede, hangi koşullarda büyüdüler acaba. Bir kere de iki komşunuz arasında savaş değil de barış isteseniz,barışı zorlasanız, barışa aracılık etseniz. Bakın dünya herkes için nasıl güzel oluyor.
Ermeni Azeri çatışmasında, dünyada yalnızca Türkiye savaşa destek verdi. Tüm ülkeler ve uluslararası kuruluşlar ateşkes çağrısı yaparken, Saray ve medyası savaş çığırtkanlığı yapmaya devam ediyor. Savaş felakettir! Savaşa biz de dur diyelim.
Ben de bir tweet atıyorum:
Kafkasya’da savaş değil barış, savaş değil diplomasi, silah değil müzakere masası, ve barış için diyalog...
Sonra da bu tweet'ten dolayı yediğim küfür ve hakaretleri okuyorum:
Ya ya, dedenizin yaptığı gibiAzerbaycan'ı da verelim olsun barış...
Bunu Ermeni arkadaşlarına söyle!
Adınızı Hasan değil Hans yapın daen azından gavurluğunuz belli olsun.
İstanbul hükümeti taraftarları gibiyazmışsın!Barış pıtırcığı...
Deden'den utan!
Ermenistan'ı Türk topraklarındanatalım, barış zaten kendiliğinden olacak.
Hssktr!
Barış, diplomasi, müzakereve diyalog,namlunun ucunda...
Allah hainlerin evine ocağınaateş düşürsün, belki bir nebzekendilerine gelirler.
İnlerine gireceğizinlerine...
Deden gibisinHasan Cemallllllll!
Elbet bir gün hainlerden de hesap sorulur.
İki yıl önce, 2018 yılı başında basılmayan kitabımın sayfaları arasında dolaşıyorum:
İstanbul, 9 Şubat 2018 Galiba yaşamak için ille de acı çekmek gerekiyor her devirde... Nasıl bir memlekette yaşıyoruz.Milliyetçilikle İslamcılığın iç içe geçtiği bir despotluk özgürlüklerin üstünden silindir gibi geçiyor. Elimizden bir şey gelmiyor.Afrin harekâtına karşı çıktığın için, barış dediğin için vatan hainliğiyle, milleti arkadanbıçaklamakla suçlanabiliyor, hatta kendini demir parmaklık arkasında bulabiliyorsun. Oya Baydar geçen gün T24’te güzel yazdı, "Yaşasın ölüm diye bağırmadığımız için suçluyuz" başlığıyla... Bugünler geçer,yarınlara savaş naraları değil barış türküleri kalır.
Bizler, yaşasın ölüm diye bağırmayı reddettiğimiz için tarih önünde suçluolmayacağız!