Akdeniz mavisi güneşin altındagümüşi dalgacıklarla oynaşıyor.Denizden doğru hafif hafif esen yel, kendimi şöyle bir bıraksam, beni bambaşka dünyalara sürükleyecek.Ama olmuyor. İçimdeki o Allah'ın belasıfren mekanizması yine kımıldıyor. "Edebiyat parçalamayı bırak" diye sesleniyor. "Tükenmek bilmeyen acıları yaz" diyor o iç sesim, "Bu memleketin acılarına sakın ola yabancılaşma..."İyi de hep aynı şeyleri yazıyorum.Dolap beygiri gibi dönüp duruyorum.Yazmasam bu sefer huzursuz oluyorum.Kaç gündür Devlet Bahçeli var kafamda.Devlet Bey'e sıkı bir yüklenmekgeliyor içimden...Ama elim bir türlü gitmiyor.Öfke kontrolsüz bir yazı çıkar diyetedirginlik duyuyorum.Kaç kere yazdın, bir defa dahayaz gitsin HC!Ama o zaman da Devlet Bey'in,Bahçeligiller'in istediği oluyor.Siyasette öfke çukuru derinleşiyor,cepheleşme keskinleşiyor.
Akdeniz mavisinin üstünden usul usul esen yel düşüncelerimi dağıtıyor,galiba biraz da yumuşatıyor.Oysa, fena halde öfkeliyim Bahçeli'ye.İzmir'de siyasal cinayete kurban gidenHDP'li Deniz hakkındaki söylemi ve HDP'nin kapatılmasına ilişkin tavrıiçimde büyük bir tepki dalgasıkabartmış durumda.Ama aynı zamanda bir soru işareti kıvrılıyor:Bu son derece olumsuz duygu ve düşünceler öfke kontrolsüz bir yazıya dökülürse,Erdoğan-Bahçeli ikilisinin "kaos planları"na su taşınmış olmaz mı?Evet, bu ihtimal de var.Peki, bu ihtimal var diye sesimizi yükseltmeyecek miyiz?Demokrasi, barış, adalet, hukuk, özgürlükdiye bağırmayacak mıyız?Muhalefete ortak eylem çağrısı yapmayacak mıyız?HDP'nin kapatılmasının barış ve demokrasiyeölümcül bir darbe, bir büyük ahmaklık olacağını haykırmayacak mıyız?Hatta adalet yürüyüşleri yapmayacak mıyız? Muhalefetle birlikte meydanlarıbarış ve demokrasi sloganlarıyla dalgalandırmayacak mıyız?Söyle HC!Öfke kontrolü diye mırıl mırıl seslerlemuhalefet mi yapılır? Demokrasi için mücadele böyle mi olur? Yoksa çaresizlik mi kapıyı çalan?..Bilemiyorum.Türkiye'yi "cehennem çukuru"na iterekkendi "Saray iktidarları"nıkurtarabileceklerini sananları ve onlarınTürkiye'ye yaptıkları kötülükleridehşetle izliyorum.Bu tek adam rejimini milletin oylarıylayapılacak bir "seçim sandığı devrimi" iletarihin çöplüğüne göndermeninen isabetli yol olacağını düşünüyorum. Ama mevcut muhalefet güçleri bunun için ne kadar yeterli?..Siyasal cinayetlerin, kanlı bir kaosun ayak sesleri yakınlaşırken başta CHP olmak üzerene kadar güven veriyor muhalefet?..Bir başka soru:Kendi iktidarlarını kalıcı kılmak isteyen Saray düzeni,barış ve demokrasi güçlerini yutacak mı?..Bir başka deyişle:Yine yenilecek miyiz?..Ne kadar hazin...Bazı sorular yılan gibi kıvrılıyor:
Yoksa iflah olmaz bir memlekette miyaşıyoruz?..Yoksa Türkiye baştan mı yanlış kuruldu,kötü kuruldu?..Yoksa boşa mı kürek çekiyoruz?..
Sevgili Çetin Altan'ın dediği gibi, "Hayal ettiğim Türkiye bu değildi"diyerek mi göç edeceğiz bu dünyadan?Belki de...Bu satırları sonsuza doğru yayılıp gidenAkdeniz mavisinin kıyısında yazıyorum.Denizin üstündeki gümüşi kıpırtılarbeni yaşama sevinci yerine böylesine karanlık düşüncelere itiyor.Yoksa Türkiye değil de ben mi iflah olmaz bir adamım?..Yetti HC, geçiyorum.Yine de iyimser bir çağrıyla noktalamak istiyorum yazımı:Barış, demokrasi ve özgürlük diyenler, hadi gelin elele verelim ve bir seçim sandığı devrimi ile Türkiye'nin önünü açalım!Yapabiliriz!